-K A R A R- Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında yapılan tek satıcılık sözleşmesi uyarınca davalının ürettiği malların Türkiye genelinde sadece müvekkili tarafından pazarlanacağını, ancak davalının başka şirketlere de doğrudan mal sattığının tesbit edildiğini ileri sürerek sözleşmenin 9 uncu maddesinde gösterilen 25.000,-USD tutarındaki cezai şartın fiili ödeme tarihindeki kurdan çevrilerek tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili davacının birden çok üretici ile tek satıcılık sözleşmesi akdettiğini, toplam satışın % 9,215’inin müvekkilinden alınacağının hükme bağlandığını ancak davacının bu oranda alım yapmadığını, sözleşme uyarınca müvekkili tarafından belirlenen satış rakamlarını davacının kabul etmediğini, davacının amacının müvekkilinin ticari hayatını sonlandırmak olduğunu iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan ek bilirkişi raporuna göre, asıl dava, davalı birleşen davada davacı eylemlerinin haksız rekabet olup olmadığı ve manevi tazminat istemine, birleşen davanın ise, tek satıcılık sözleşmesinin devam edip etmediği maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....
ürünlerin Türkiye'de satıldığı, davalının da bu yolla Türkiye'ye ithal edilen ürünleri faturalı olarak alıp sattığı, davalıya tek satıcılık sözleşmesinin bir yükümlülük getirmediği, bu nedenle de davalının Türkiye'ye serbest yollarla ithal edilen bir ürünü satmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir....
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir....
Şti aracılığı ile satışının yapılacağının kararlaştırıldığı ve bu şekilde davacıya tek satıcılık verildiği tespit edilmiş ise de; 3 yıl süre ile yapılan bu sözleşmenin sona ermesinden sonra tek satıcılık hakkı veren bir sözleşme akdedilmediği anlaşılmıştır....
Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2. maddesinde “Üretici firmaya İsviçre ülkesi ile ilgili ve bu sözleşme kapsamındaki ürünlerle ilgili bir sipariş, çalışma teklifi ulaşacak olursa, öncelikle alıcıyı tek satıcıya yönlendirecektir. Bu yönlendirme yapılmayıp da, bizzat satış ve pazarlama yapılacak olursa, bu satışın tek satıcı tarafından yapıldığı kabul edilecek ve üretici firma tarafından işbu sözleşmede belirtilen oran ve miktarlarda tek satıcıya, tek satıcılık payı ödenecektir.” hükmü yer almaktadır. Bu arada, anılan sözleşme kapsamında İşviçre’deki satışlar için taraflar arasında bir takım e-posta yazışmaları olduğu da görülmektedir. Nitekim 17.05.2013 tarihine kadar davacının edimini yerine getirmediği hususunda davalı tarafından çekilmiş bir ihtara da rastlanmamaktadır....
Dava konusu somut olayda yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklı doğmuş/ileride doğacak alacak için, davalı malik taşınmazını güvence olarak göstermekle, yetkili satıcılık sözleşmesinin tarafı olmasa da, alacakla ilgili doğan uyuşmazların çözümü için sözleşmede belirlenen hükümlerin uygulanacağını kabul etmiş olduğu, yetkili satıcılık sözleşmesinin 17. maddesi ve 09.12.2014 tarihli resmi senedin koşullar başlıklı 1.maddesi gereğince davacının ticari defter ve kayıtları münhasır ve kesin delil olarak kabul edileceğinin kararlaştırıldığı, davacının 2015- 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutuldukları, davacı şirketin 22/04/2019 takip tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu ... Mobilya - ...'dan 464.070,86....
- K A R A R - Davacı vekili, yanlar arasında tek satıcılık sözleşmesi akdedildiğini, davalı yanın faturaya konu borcunu ödememesi nedeniyle aleyhine takip başlatıldığını itiraz sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptali takibin devamı ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi akdedilmediğini ve müvekkilinin faturaya konu malları almadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuş ve %40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir....
Davalı vekili, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, bölge satıcılık sözleşmesinin davalı ile davacının hakim ortak olduğu ... ... Ltd. Şti. arasında yapıldığını, anılan şirket üzerinden satıştan vazgeçilmesi sonrasında davacı şirket ile ticaret yapılması üzerine davacının anılan şirketin borçlarına karşılık çekler ve ipotekleri verdiğini, her iki şirket arasındaki organik bağ nedeniyle hakim ortakların yine kendilerine ait davacı şirket üzerinden satış yapılması isteminde bulunması nedeniyle davalıdan alınan ürünlerin davacı şirkete fatura edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapıldığı iddia edilen distribütörlük sözleşmesinin ispatlanması gerektiği, yazılı olarak böyle bir sözleşme olmadığı, davalı ile ... Ltd....
Sayılı ilamında; "Tek satıcılık sözleşmesi; üretici ile tek satıcı arasındaki ilişkileri düzenleyen, üreticinin mallarını belirli bir bölgede tekel şeklinde satmak üzere tek satıcıya göndermeyi üstlendiği, tek satıcının da kendisine gönderilen malların sürümünü artırmak için kendi adına ve hesabına faaliyette bulunduğu, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran isimsiz bir sözleşmedir.Belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesinin TMK'nun 23. maddesi ve TMK'nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına uymak suretiyle taraflarca tek taraflı irade beyanıyla ve herhangi bir sebebe dayanmak zorunda olmaksızın ileriye dönük olarak feshi mümkündür. Bu yola olağan fesih yolu denilmektedir. Olağan fesih hakkının nasıl kullanılacağı ve ihbar süresinin nasıl belirleneceği kanunda düzenlenmediğinden, bu konuda sözleşmede de bir hüküm yoksa, süre hakim tarafından belirlenecektir....