Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şti. tarafından da 1997 yılından beri tek yetkili satıcılık belgesi verildiğini, ancak 2011 yılı için bu belgenin verilmediğini, bu konuda müvekkiline haklı ve geçerli bir neden gösterilmediğini, müvekkilinin büyük zararlara uğradığını, müvekkilinin çabaları sonucu oluşan pazardan halen davalıların yararlandığını belirterek portföy akçası bedeli için şimdilik 750,000 USD, TTK'nun 134. maddesi gereğince şimdilik 200,000 USD ve 2011 yılının ilk 8 ayı maddi kaybı için şimdilik 450,000 USD'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... Ltd. Şti. vekili, ibraz edilen sözleşmelerde İrlanda mahkemelerinin yetkili kılındığını, müvekkilinin sözleşmelerde taraf olmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında tek yetkili satıcılık ilişkisi bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı ......

    - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalının Ankara Bölgesi bayiliği ve yetkili satıcılığını yaptığını ancak, son zamanlarda müvekkilinin mal siparişlerinin davalı tarafından kabul edilmediğini, bu durumun nedenini araştıran müvekkilinin davalının bir başka firmaya Ankara Bölgesi Tek Satıcılık yetkisi verdiğini öğrendiğini, müvekkilinin aktin ihtarsız olarak tek taraflı feshi nedeniyle ekonomik yıkımla karşı karşıya kaldığını ve büyük gelir kaybına uğradığını yaptığı yatırımların atıl bir hale geldiğini, müvekkiline en azından (3) yıllık feshi ihbar süresi tanınması gerektiğini belirterek müvekkilinin yaptığı yatırımlar ve ileriye dönük uğranılan kâr kaybı zararı olmak üzere şimdilik 5.100.000.000.TL'nın avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Davalı vekili, taraflar arasında ne tek satıcılık ne de ana bayilik sözleşmesi bulunmadığını, yalnızca taraflar arasında alım satım akti yapıldığını, bu alım satım akdinin bayilik kazandırıcı mahiyette olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Davalı vekili, taraflar arasında yazılı veya sözlü bayilik ilişkisi olmadığını, davacı şirkete tek satıcılık hakkı verilmediğini, denkleştirme tazminatının talep edilebilmesi için gereken şartların bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve uyulan bozma ilamına göre taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğu, bu ilişkinin davacının kusuru olmadan davalı tarafça sona erdirildiği, davacının denkleştirme tazminatına hak kazandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği tazminat miktarının hesaplandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 20.000TL’ye dava, 57.573,07 TL’ye ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

          ürünlerin Türkiye'de satıldığı, davalının da bu yolla Türkiye'ye ithal edilen ürünleri faturalı olarak alıp sattığı, davalıya tek satıcılık sözleşmesinin bir yükümlülük getirmediği, bu nedenle de davalının Türkiye'ye serbest yollarla ithal edilen bir ürünü satmasının haksız rekabet teşkil etmeyeceği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir....

            -K A R A R- Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında yapılan tek satıcılık sözleşmesi uyarınca davalının ürettiği malların Türkiye genelinde sadece müvekkili tarafından pazarlanacağını, ancak davalının başka şirketlere de doğrudan mal sattığının tesbit edildiğini ileri sürerek sözleşmenin 9 uncu maddesinde gösterilen 25.000,-USD tutarındaki cezai şartın fiili ödeme tarihindeki kurdan çevrilerek tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili davacının birden çok üretici ile tek satıcılık sözleşmesi akdettiğini, toplam satışın % 9,215’inin müvekkilinden alınacağının hükme bağlandığını ancak davacının bu oranda alım yapmadığını, sözleşme uyarınca müvekkili tarafından belirlenen satış rakamlarını davacının kabul etmediğini, davacının amacının müvekkilinin ticari hayatını sonlandırmak olduğunu iddia ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

              Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve alınan ek bilirkişi raporuna göre, asıl dava, davalı birleşen davada davacı eylemlerinin haksız rekabet olup olmadığı ve manevi tazminat istemine, birleşen davanın ise, tek satıcılık sözleşmesinin devam edip etmediği maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

                Bölge Adliye Mahkemesince; tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesince, davalı vekili tarafından mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf nedeni yapılsa da mahkemece birleşen tazminat davasının red nedeni olarak taraflar arasındaki sözleşmede davacıya tek satıcılık hakkı verilmediğinin belirtildiği bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde münhasır delil sözleşmesi bulunduğunun gözetilmediği yönündeki itirazın da HMK'nın 193/2 maddesine göre taraflardan birinin ispat hakkını imkansız kılan veya fevkalede güçleştiren delil sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle yerinde olmadığı, bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmediğine dair istinaf itirazının da mahkemece tarafların itirazları doğrultusunda ek raporlar alınarak ve alınan bilirkişi raporlarında yapılan tespitler ile tüm dosya kapsamındaki deliller birlikte...

                  HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir....

                    Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.2. maddesinde “Üretici firmaya İsviçre ülkesi ile ilgili ve bu sözleşme kapsamındaki ürünlerle ilgili bir sipariş, çalışma teklifi ulaşacak olursa, öncelikle alıcıyı tek satıcıya yönlendirecektir. Bu yönlendirme yapılmayıp da, bizzat satış ve pazarlama yapılacak olursa, bu satışın tek satıcı tarafından yapıldığı kabul edilecek ve üretici firma tarafından işbu sözleşmede belirtilen oran ve miktarlarda tek satıcıya, tek satıcılık payı ödenecektir.” hükmü yer almaktadır. Bu arada, anılan sözleşme kapsamında İşviçre’deki satışlar için taraflar arasında bir takım e-posta yazışmaları olduğu da görülmektedir. Nitekim 17.05.2013 tarihine kadar davacının edimini yerine getirmediği hususunda davalı tarafından çekilmiş bir ihtara da rastlanmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu