Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası koşulları oluşmuştur. Hâl böyleyken, yoksulluk nafakası isteminin reddine hükmetmek davacı kadın aleyhine yoksulluk nafakası yönünden kesin hüküm oluşturacaktır. Bir an için ileride koşulların değişmesi durumunda, davacı kadının tekrar yoksulluk nafakası isteyebileceği düşünülse dahi bu kez de zamanaşımı (TMK m. 178) sorunu gündeme gelecek ve sonuçta davacı kadının hakkı ağır şekilde zarar görmüş olacaktır. Bu durumda, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hukuka uygundur. Diğer yandan, yoksulluk nafakasının ödenmesine davalının cezaevinden tahliye edileceği tarihten itibaren hükmedilmesi, somut olayın özelliği ve hakkaniyet kurallarına (TMK m. 4) göre isabetli olmuştur....

    Aile Mahkemesi'nin 2004/1024 Esas ve 2005/576 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine aylık 125,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk 2003 doğumlu Hayati lehine aylık 75.00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk nafakasının 425,00 TL'ye; iştirak nafakasının 375 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Hayati için 75.00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 325,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş ve yoksulluk nafakası talebine ilişkin herhangi bir karar verilmemiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve kadın yararına manevi tazminata hükmedilmiş, kadının yoksulluk nafakası talebi ise reddedilmiştir. Kadının istinaf itirazı üzerine bölge adliye mahkemesince itirazın esastan reddine karar verilmiştir. Karar davacı kadın tarafından yoksulluk nafakasının reddi sebebiyle temyiz edilmiştir....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada davacı kadının asgari ücretle çalışdığı ve yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesiyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş,istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince kadının SGK kaydına göre toplu işten çıkarma nedeniyle işten ayrılmak zorunda bırakıldığı, sürekli ve düzenli gelir getirici bir işi ve malvarlığı bulunmadığı, bu hali ile yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile kadının yoksulluk...

          Yerel Mahkeme bozma ilamına iştirak nafakası yönünden uymuş; yoksulluk nafakası yönünden ise istek yokluğundan yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vererek ilk kararında direnmiştir. (Uyulan kısım taraflarca temyiz edilmemiştir.) Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; davacı-davalı G... C… …'nin yoksulluk nafakası talebinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Türk Medeni Kanunu 174.maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için davacının yoksulluk nafakası isteği olması şarttır ancak bu isteğin mutlaka dava dilekçesinde bulunması gerekmez yargılama aşamasında da yoksulluk nafakası isteğini dile getirebilir. Somut olayda; davacı vekili 25.02.2008 günlü oturumda önceki beyanlarını tekrar ederek; davacı-davalı kadının hiçbir yerden geliri olmadığı ve davalı-davacı kocanın ailesine maddi yönden destek olmadığı gerekçesiyle nafakaların (ÜFE) oranında artırılmasını istemiş ve bu beyanını imzası ile tasdik etmiştir....

            ve yoksulluk nafakasının reddine karar verilmiş, sair itirazlar esastan reddedilmiştir....

              Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; kendisi için tedbir nafakası talep etmiş, mahkemece hükmün 2 numaralı bendinde davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde ise yoksulluk nafakası olarak sürdürülmesi şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece talep yoksulluk nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre tedbir nafakası mahiyetindedir. Mahkemece; nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın ayrı yaşama nedenine dayalı bir tedbir nafakası davası olarak nitelendirilmeyip, yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....

                Davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası istemi olmadığı halde, ilk inceleme sırasında bu hususun gözden kaçtığı anlaşılmakla, davacı-karşı davalı erkeğin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 27.11.2014 tarih ve 2014/13269 esas ve 2014/24087 karar sayılı bozma ilamının 2 nolu bendinin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Davalı-karşı davacı kadının 22.4.2014 tarihli temyiz dilekçesindeki yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarının esasının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                  HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı-k. davacı kadının iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarına yönelik istinaf talebinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, istinaf istemi kabul edilen yönden yeniden esas hakkında karar verileceğinden ilk derece mahkemesinin kararının iştirak ve yoksulluk nafakasına yönelik B-4 ve 5 nolu hüküm fıkralarının iştirak ve yoksulluk nafakasına ilişkin kısımlarının KALDIRILMASINA, ve HMK'nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) 2.maddesi uyarınca bu konuda yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına Buna göre;; a-)Davalı davacı kadın için boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere TMK 175 maddesi uyarınca aylık 750 TL yoksulluk nafakası takdiri ile davacı davalı erkekten alınarak davalı davacı kadına verilmesine, b-)Velayeti anneye verilen müşterek çocuklar 2008 doğumlu İshak ile 2013 doğumlu Ömer Taha için, boşanma kararının kesinleştiği tarihte başlamak kaydı ile, ayrı ayrı aylık 750'şer TL iştirak...

                  Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez, iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır." hükmünü içermektedir. Somut olayda davalı kadın, davacının katılmadığı, davacı vekilinin ise ön incelemenin yokluğunda yapılmasına muvafakat ettiğine ilişkin mazeret dilekçesi gönderdiği, ön inceleme duruşmasında yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davalı kadının maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası istemleri hakkında karar verilmesi doğrudur. Hal böyleyken, bölge adliye mahkemesince istinaf istemi doğrultusunda maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakasına ilişkin yönlerden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu