DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü şikayetidir. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, takip dosyasında davacı borçlunun 03/08/2021 tarihli borca itiraz dilekçesinin bulunduğu anlaşılmakla, davacının usulsüz tebligata ilişkin başvuru süresi öğrenme tarihi olarak da bildirilen 03/08/2021 olup, şikayet süresindedir....
Sözü edilen tebligatın usulsüzlüğü de iddia edilmediğine göre artık haczi 05/08/2021 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir ki, 05/09/2021 tarihli haczedilmezlik şikayeti öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonradır. Bu durumda, meskeniyet şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Sonuç olarak dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Meskeniyet şikayeti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1. maddesinde; “İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir” hükmü yer almaktadır....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Meskeniyet şikayeti yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1. maddesinde; “İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir” hükmü yer almaktadır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile örnek 7 ödeme emri tebligatının şikayetçiye, tebligat zarfı üzerine konulan şerhte "muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu” yazılmak suretiyle tebliğ imkansızlığı nedeniyle TK'nın 21/2. maddesi gereğince bağlı bulunduğu mahalle muhtarına tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı" şerhiyle 12.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, daha önce bu adrese herhangi bir ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığına ilişkin dosya içerisinde tebliğ mazbatası bulunmadığı, borçluya daha önce bilinen adresine veya mevcut olmaması halinde mernis adresine çıkartılan ve bila tebliğ iade edilen bir tebligat mevcut olmaksızın doğrudan TK'nın 21/2. maddesi gereğince yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, takip dosyası içeriğinden borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini belirttiği 02.10.2020 tarihinden önce usulsüz tebliğden haberdar olduğuna ilişkin herhangi bir belge ve bilgi de mevcut...
Somut olayda mahkemece şikayetin süreden reddine karar verilmişse de; davacı borçlunun dava dilekçesinde ödeme emri tebliğ mazbatasının usulsüzlüğü iddiası yanında aynı zamanda 103 tebligatının usulsüzlüğü iddiası ve 10/03/2022 tarihli memur muamelesine şikayet ile hacizlerin kaldırılması isteminde de bulunduğu ve 103 davetiyesinin davacıya 22/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ mazbatasının uyap evrak işlem kütüğüne göre de 07/03/2022 tarihinde okunduğu anlaşılmakla 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ şikayeti ile 10/03/2022 tarihli memur muamelesine ilişkin şikayetlerin süresinde olduğu sabittir....
Davacı adına icra emrinin tebliğinde muhatabın nerede olduğunun araştırılmadığı, beyan eden komşunun isim ve imzasının bulunmadığı gözetildiğinde davacı adına yapılan icra emri tebliği, TK ve Tebligatın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğe aykırıdır. Davacı adına mernis adresine 103 davetiyesi tebliğe çıkartıldığı, tebligatın taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, daha sonra TK 21/2'ye göre 103 davetiyesinin 18/06/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşıldığından davacı icra dosyasından 18/06/2019 tarihi itibariyle haberdardır. Tebliğ usulsüzlüğü şikayeti ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içinde yapılması gerekir....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, davacı tüzel kişinin ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın T.K'nun 21/1 maddesine göre yapılmış olması nedeniyle tebliğ memurunun Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31.maddesindeki koşulları araştırmasına gerek olmamasına, zira muhatabın adreste bulunmaması halinde bunun nedeninin araştırılmasının ve tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesinin gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği gereği böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının tebliğ usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağına, elektronik tebligat zorunluluğunun tebliğ tarihi itibariyle bulunmamasına, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 2....
İcra Müdürlüğünün 2020/3658 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı T2 tarafından borçlu davacı T1 ve dava dışı borçlu Umut Gürsoy aleyhine 08.07.2020 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 14.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davacının 04.09.2020 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğu, icra müdürlüğünce verilen karar ile ödeme emrinin 14.07.2020 tarihinde tebliğ edilmesi gerekçesi ile davacı borçlunun borca itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir....
şikayeti yönünden inceleme yapılarak, borçluya satış ilanı tebligatının usulüne uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi'nce icra emri tebliği tarihinin 21/01/2016 olduğu, alacaklı vekilinin 23/01/2017 tarihinde satış talebinde bulunduğu dikkate alındığında, İİK'nun 150/e maddesi gereğince takibin düştüğü ve düşen takipte satış yapılamayacağından bahisle şikayetin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesince satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü gerekçesi ile ihalenin feshi karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek gerekçe yönünden hüküm düzeltilmesi suretiyle ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak yazılı gerekçe ile ihalenin feshine karar verildiği, hüküm alacaklı tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır....