Bu nedenle davacının kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği, takdir edilen kıymetin düşük olduğu, satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü iddiasının açılan davada dinlenilmesi ve irdelenmesi zorunludur. Satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü iddiası ancak taşınmazın en az muhammen bedel kadar ya da üzerinde ihale edilmesi ve açılan davada ayrıca kıymet takdir raporu tebliğinin usulsüzlüğü ve kıymet takdirine itiraz olmaması halinde dinlenilmeyeceğinden mahkemece zarar unsurunun oluşmadığı gerekçesi ile satış ilanı tebliğinin usulsüzlüğü iddiasının değerlendirilmemesi yerinde olmamıştır....
Temyiz Sebepleri Borçlu temyiz dilekçesinde; dava ve istinaf dilekçelerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ilamsız takipte, ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ve mükerrer takip yapıldığı iddiasına dayalı borca itiraza ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK'nın 16., 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 12.,13., 21., 35. maddesi ve sair ilgili yasal mevzuat 3....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayeti ile borca itiraz davasına ilişkindir....
Somut olayda, alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 04.12.2008 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise İİK. nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal 5 günlük süreden sonra 05.02.2009 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvurusunda, yurt dışında ikamet ettiğini sadece yaz aylarında Türkiye'de kaldığından kendilerine tebligat yapılmadığını, takibi 03.02.2009 tarihinde haricen öğrendiklerini belirterek imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır. Başvuru bu hali ile ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte imzaya itiraz niteliğindedir....
Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 07.09.2005 tarihinde yapılan ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir, icra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK. 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunmadığından borçlunun temerrüdü de gerçekleşmiştir. Mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 06.04.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
iptalinin gerektiğini, dayanak senetteki imzayı ve borcu inkar ettiklerini belirterek ödeme emri tebliğ işleminin iptaline, ödeme emri tebliğ tarihinin 25.03.2019 olarak düzeltilmesine, yapılan itirazın kabulüne, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Dava dosyasının incelenmesinden dava dilekçesinin 11.04.2014 tarihinde ceza evinde davalının bizzat kendisine, 09.01.2015 tarihinde de vasisine usulüne uygun tebliğ edildiği görülmektedir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihlerde öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü yedi gün içerisinde icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından icra müdürlüğünce 06.08.2013 tarihinde yapılan tebligat geçerli hale gelmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Maddesinde açıkça kambiyo senedindeki davacıya imzaya ve borca itiraz ettiği belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilerek tespit edilen ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü imza ve borca itirazın süresinde olduğu ve ayrıca hacizlerin kaldırılması isteminde bulunulmuştur. O halde mahkemece davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü sair itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
O halde; mahkemece, şikayete konu tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddesine uygun olarak yapılmış olduğundan ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığından, şikayetçi borçlunun 16.04.2014 tarihli tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetinin reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü ve tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı alacaklı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının tebligatın usulsüzlüğü hakkındaki beyanlarının soyut nitelikte olup tebligatların ne şekilde usulüne uygun olmadıkları hakkında inandırıcı ve maddi hiçbir belge ve inandırıcı somut bilgi ortaya koyamadığını, şikayetin süresinde açılmadığını ancak davacının süresinde açılmayan şikayet hakkında en ufak bir beyanda bulunmayarak aslında şikayetin yasal süresinde yapılmadığını zımnen kabul ettiğini belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık, davacı adına olan taşınmaz üzerindeki haczin İİK.nın 82/12 maddesi uyarınca haline münasip ev olup olmadığının tespitine ilişkin meskeniyet şikayeti niteliğindedir. Mersin 7....