WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin 29/01/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 17/03/2020 tarihinde dosyaya itirazlarını bildirdiği görülmüştür. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16/1. maddesidir. Bu yöndeki şikayetin ise, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması gerekmektedir....

Borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebligatının "Tebliğ evrakı şirket yetkilisi ... imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 23/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinde ...şirket yetkilisi olmadığından tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12, 13 maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 20 ve 21. Maddelerine aykırı olması nedeni ile usulsüz olduğu görülmektedir. Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçi borçlunun bildirdiği tarih esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....

    DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;İstanbul 24. İcra Müdürlüğü'nün 2019/9615 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takipte, ödeme Emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek Şikayetin Kabulü ile usulsüz tebligat nedeni ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca öğrenme tarihinin 03.04.2019 tarihi olarak kabulüne ve Usulsüz tebligat sebebiyle öğrenme tarihinden önceki işlemlerin hükümsüzlüğüne ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 14/06/2019 gün 2019/626 E. 2019/587 K sayılı kararla " Usulsüz tebligat şikayetinin KABULÜ ile davacıya çıkan ödeme emri tebliğ tarihinin 03/04/2019 olarak TESPİTİNE, davacının 03/04/2019 tarihinden sonra, icra dosyasına yapmış olduğu itirazı var ise icra müdürlüğünce dikkate alınmasına," karar verilmiştir....

    üzerinden 10 yıl geçmekle beraber yenileme zamanaşımına uğradığını, dava konusu takip dosyası da 10 yıldan daha uzun süre önce açıldığını, yenilemenin 2021 yılında yapıldığını, dolayısıyla takip yenileme zamanaşımına uğradığını, ancak ilk derece mahkemesince bu husus değerlendirilmeden eksik ve hatalı hüküm kurulduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından müvekkilinin "tebliğ üzerine takibe de itiraz etmediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, ancak zamanda dava dilekçesinde de arz edilmiş olduğu üzere, takip dosyası usulsüz tebligat ile kesinleştirildiğini, usulsüz tebligat şikayeti belli bir zamana bağlı olmadığını, Ankara 28....

    dosyada gönderilen tebligatlar davacı müvekkilleri için yok hükmünde olduğunu, bir diğer ifadeyle anlatmak gerekirse; davacı müvekkillerine tebligat yapılmadığından ve haberdar da olunmadığından müvekkilleri adına yapılan itiraz taraflarınca henüz tebligat gönderilmeden yapılmış bir itiraz gibi olduğunu, ve bu itirazdan sonra müvekkillerine bir başka ödeme emri ihtiva eden tebligat da gönderilmediğinden sadece icra dosyasına itiraz etmekle yetinmesi gereken müvekkillerinden "bir de icra hukuk mahkemesine usülsüz tebliğ şikayetinde" bulunulmasını beklemenin hatalı olduğunu, aksi halde tüm icra takiplerine önce itiraz edip "dosyada belki usulsüz tebligat da olduğunu , bir de usulsüz tebliğ şikayetinde bulunayım" davranışı beklemek esas kabul edilir ki ilamsız takiplerin niteliği ve sonuçları dikkate alındığında bu sorumluluk vatandaşa yüklenemeyeceğini, bu esasen usul ekonomisi ilkesine de aykırı olduğunu, borçlunun yapması gereken tek şey süresinde icra dosyasına itiraz etmekten ibaret...

    Vekil tarafından dosyaya vekaletname sunulduktan sonra tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile kıymet taktirine itirazda bulunulmamıştır. İhalenin feshi talebi ile ilgili dilekçede kıymet taktiri tebligatının usulsüzlüğü ileri sürülmemiştir. O halde icra müdürlüğünce yapılan kıymet taktiri kesinleşmiştir. Taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satılmıştır. İİK nun 134/8 maddesine göre İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur.Yine maddenin 2. Fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunamaz. Düzenlemesi bulunmaktadır. İstinaf incelemesi talep edilen olayda davacı mevcut yolsuzluk nedeni ile kendi haklarının muhtel olduğunu ispatlayamamıştır....

    Maddesi gereğince 7 günlük yasal süreye tabi olup, bu süre haczin şikayetçiye tebliği ile, tebliğ edilmemesi halinde öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, somut olayda da borçlu şikayetçinin tebligat usulsüzlüğü şikayetinde bulunmadığı 103 davetiyesinin 07/07/2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen yasal 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 18/07/2022 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin süreden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı borçlu istinaf dilekçesinde 103 davetiyesinin usulsüzlüğünü ileri sürmüş ise de HMK'nın 357.maddesi uyarınca, yargılama sırasında ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

    T2 olduğunu,icra dosyasından, boşanma davası için verilen yetki belgesine dayanılarak vekile tebligat çıkarılamayacağını ifade etmektedir. O halde ilk derece mahkemesince boşanma davasına ilişkin dosyanın getirtilerek kendisine 103 davetiyesi tebliğ edilen Av.Lale Türkoğlu'nun vekaletname veya yetki belgesi sunup sunmadığı, yetki belgesi sunması halinde bu kez yetki belgesinin hangi hususları kapsadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Ancak davacı vekili davacının taşınmazın haczinden bilirkişinin konuta gelmesi ile haberdar olduğunu ifade etmektedir. İcra dosyasının tetkikinde keşfin 10.12.2020 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Bu durumda taşınmazın haczinden 10.12.2020 tarihinde haberdar olunmuş olup İİK nun 16. Maddesinde belirtilen yedi günlük şikayet süresi geçirilmiştir. Davacının icra emri tebligat usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına ilişkin bir şikayeti yoktur....

    Somut olayda, şikayetçi 3. kişi Fatma Boyraz’a 06.02.2017 tarihinde 103 davet kağıdı tebliğ edilmiş ve buna yönelik olarak usulsüz tebligat şikayeti ileri sürülmemiştir. Şikayetçi vekili her ne kadar takipten 13.06.2017 tarihinde haberdar olduklarını belirtip 14.06.2017 tarihinde mahkemeye başvurmuş ise de, şikayetçi taraf 06.02.2017 tarihinde tebliğ edilen 103 davet kağıdı üzerine takipten haberdar olmuş ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 14.06.2017 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurmuştur.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen İİK. 16/1. Maddesi gereğince 7 günlük süre içinde davanın açılmadığı anlaşılmakla davacının şikayetinin reddine dair kararın doğru olduğu anlaşılmıştır....

    Hukuk Dairesinin 23/03/2017 tarih, 2017/503 E. 2017/602 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için aynı Kanunun 10/2. maddesi gereğince muhatabın bilinen en son adresinin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinin gerçekleşmesinin gerektiğini, Tebligat Kanunu’nun 23/1- 8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkânsızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

    UYAP Entegrasyonu