İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Ödeme emrinin davacı borçluya 01.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 04.04.2019 tarihinde icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi vererek bu tarihte tebliğ işlemini öğrendiğinden yasal 5 günlük süre geçirildikten sonra 09.07.2019 tarihinde açılan davanın süre aşımından reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile tebligatın usulsüzlüğü ve kambiyo hukukuna ilişkin şikayetinin reddine, verildiği anlaşılmıştır....
Ancak, davalı 28.12.2009 tarihinde ödeme emrinin usulüne uygun olmadığını iddia ederek mahkemece verilen ilk kararı temyiz etmiş olmakla davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki, bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 20.6.2009 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.nun 30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödeme de bulunmadığından borçlunun temerrüdü gerçekleşmiştir. Mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerekirken, istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Hâkim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddiayı tahkik etmelidir. Somut olayda, şikayetçi borçlu ... adına gönderilen kıymet takdir raporu tebligatının incelenmesinde, “muhatabın o anda evde olmaması sebebiyle muhatap yerine muhatapla aynı konutta beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden oğlu ... tebliğ edildi” şerhiyle 30.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Buna göre, tebliğ işlemi şeklen usulüne uygun olsa da, şikayetçi borçlu şikayet ve istinaf dilekçesinde, tebligatı alan oğlu ... ile birlikte aynı konutta yaşamadıklarını ileri sürdüğüne göre, mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir....
DAVA KONUSU : USULSÜZ TEBLİĞ ŞİKAYETİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ilk adresi Yenişehir Mah. Özgür Sok. No:20/5 Ataşehir/İstanbul iken bu adresini Orta Mahallesi, Atayolu Cad. No:8/45 Tuzla İstanbul adresine taşıdığını, müvekkil adına ilk tebligatın eski adresine gönderildiğini, bila gelmesi üzerine yeni adresine TK 35'e göre tebliğ yapıldığını, müvekkilin son adreste faal olmasına rağmen tebligattan haberdar olmamalarının mümkün olmadığını, yapılan tebligatın usulüne aykırı olduğunu belirterek, ödeme emri tebliğ tarihinin 13/02/2020 tarihi olarak kabul edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 21/02/2020 gün, 2020/134 E, 2020/195 K sayılı kararla "Şikayetin REDDİNE" " karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin ilk adresi "Yenişehir Mah. Özgür Sok....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Şikayete konu icra takip dosyalarında borçlu şirkete yapılan ödeme emri tebliğlerine ilişkin tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur.Bu nedenle ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ancak borçlu tarafından ileri sürülebilecek bir husus olup,borçlu tarafından usulüne uygun bir şekilde ileri sürülmedikçe ne icra müdürlüğü tarafından ne de icra mahkemesi tarafından resen nazara alınıp incelenemez....
Dosyanın tetkikinde şikayetçi borçluya satış ilanını ilk olarak bilinen adresine (aynı zamanda mernis adresi) gönderildiği, bu tebligatın adresin boş olduğu gerekçesiyle iade edildiği, bunun üzerine aynı adrese (mernis adresine) TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapıldığı, bu tebliğ mazbatasının incelenmesinde mazbatada yer alması gereken zorunlu unsurların yer aldığı, şikayetçinin iade gelen tebligat yönünden o tarihte adreste oturduğu, adresin boş olmadığı yönünde bir iddiasının bulunmadığı, bu haliyle satış ilanı tebliğ işleminin usule uygun olduğu anlaşılmıştır. Satış ilanı tebliği usule uygun olduğuna göre kıymet takdiri tebliğinin usulsüzlüğü iddiası yönünden, öğrenme tarihi olan satış ilanı tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde şikayette bulunulması gerekmekte olup, şikayetçinin bu yönde bir şikayeti bulunmadığı anlaşıldığından, kıymet takdiri tebliğinin usulsüzlüğü ve kıymet takdirine itirazlar fesih sebebi olarak ileri sürelemeyecektir....
olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, davacı borçlunun takipten ve ödeme emri tebliğ işlemlerinden 14/06/2022 tarihinde haberdar olduğundan bu öğrenme tarihine göre de İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 22/06/2022 tarihinde tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmakla vaki şikayetin bu nedenle süreden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile süreden reddine karar verilmesi hatalı ise de sonuçta şikayet süreden reddedildiğinden sonucu doğru karara yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. 18/03/2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1. maddesinde; ''İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle...
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 58. maddesi uyarınca ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. HMK'nın "hükmün kapsamı" başlığını taşıyan 297/2 maddesinde, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüştür. Buna göre, dava dilekçesinde öne sürülen taleplerin ve dava nedenlerinin her birinin ayrı ayrı tartışılarak, bunlar hakkında hangi sonuca ulaşıldığı ve verilen kararın ne olduğu hükümde birer birer açıklanıp gösterilmelidir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece kendiliğinden nazara alınmalıdır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı hakkında yaptıkları takibin kesinleştiğini, ödeme emrinin davacının bankaya bildirdiği adreste tebliğ edildiğini, haciz edilen taşınırların Tübitak ve Ekonomi Bakanlığı tarafından verilen destek ve teşvik kapsamında olduğuna ilişkin delil bulunmadığını, davacının sunduğu fatura içeriklerinden taşınırların haczinin caiz olup olmadığının anlaşılamadığı, şikayetin süresinde yapılmadığını, müvekkilinin davalı olarak hasım gösterilmesinin usule uygun olmadığını belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Örnek 10 ödeme emrinin davacıya 14.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, haczin 28.06.2018 tarihinde yapıldığı, Tübitak ve TC....
Borçluya gönderilen 13 (51) örnek ihtarlı ödeme emri 11.03.2014 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiş ise de Tebligat Kanununun 21.maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun bulunmamaktadır. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş ise de; dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya 14.07.2014 tarihinde “aynı iş yerinde birlikte daimi çalışan evrak almaya ve imza atmaya ehil ve yetkili Muharrem Kocabacak imzasına tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından .....11.03.2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz....