Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahallesi 29 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 26.04.2012 olan değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parseli olup olmadığı, imar parseli ise düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediği, düşülmüş ise oranının belediye imar ve tapu müdürlüklerinden, 3-Dava konusu taşınmazın geldisi olan 29 ada 3 parselin ifrazla 15, 16 ve 17 parsellere ayrıldığı, 15 parsel sayılı taşınmazdan ise 1095 m² sinin yola terk işlemi yapıldığı anlaşılmakla bu yola terk işleminin nedeni ilgili tapu müdürlüğünden sorularak dayanak belgelerinin istenilmesinden, 4-Dava konusu ......

    Tüketici Mahkemesi'nce, davacı dava dilekçesinde tarafına tapu devrinin yapıldığını ancak devredilen bölümün sözleşmede belirlenen yer olmadığını bundan dolayı sözleşmenin feshini ve ödediği bedellerin iadesini talep ettiği sözleşmenin feshi durumunda davacı üzerinde yer alan tapunun davalıya iadesi gerektiği aidesi gereken taşınmazın Yalova İlinde bulunduğu, taşınmazın aynına ilişkin davalara taşınmazın bulunduğu yer mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetksizlik kararı verilmiştir. Yalova 3. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi'nce, dava konusu ihtilafın ve davacı talebinin taraflar arasında düzenlenen devremülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olduğu, davanın hukuki niteliği gereği kesin yetki kuralı teşkil etmeyen ve süresi içerisinde ileri sürülmeyen yetki itirazı üzerine mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir....

      Belediyesi tarafından yapılan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini, 1251 parsel sayılı taşınmazın kadastral sınırları içerisine de 4885 ada 1 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğunu, böylece ihdasen Hazine adına kayıtlı parselin yapılan imar uygulaması neticesinde bu alanda imar parseli oluşturulmayarak Hazinenin zarara uğratıldığını ileri sürerek, 4885 ada 1 parselin 1251 sayılı kadastral parsele isabet eden kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına tescil ve tapu kayıtlarının eski hale iadesi, olmazsa tazminat isteklerinde bulunmuş, 24.6.2009 tarihli dilekçesiyle dava konusu taşınmazın Çukurova Belediyesi sınırları içerisinde kalması nedeniyle anılan belediyenin davaya dahil edilmesini istemiştir. Davalı şahıs, bir savunma getirmemiş, diğer davalı ve dahili davalı ... vekilleri ise davanın reddini savunmuşlardır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında düzenlenen devre mülk sözleşmesinin iptali, ödenen bedelin iadesi ve senetlerin iadesi istemine ilişkin olarak açılan davada ... 4. Tüketici ve ... 3....

          e verildiği hususunun alınan genel kurul kararı gereğince davalı kooperatifçe de benimsendiği, borç ödenmediğine göre taşınmazın iadesi için gerekli koşul oluşmadığından davacı yanın tapu iptal tescil isteminde bulunamayacağı ancak 3537 parsel 31 nolu taşınmazın çap kayıtlarına göre kat irtifakının davacıların miras bırakanı adına kurulduğu, davacıların murisi ...'...

            Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalı İdare tarafından kiralanmasının uygun olmadığı ve bu hususta idareye ......

              Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Taşınmazın devrine ilişkin, TMK'nun 705, BK'nun 213 (TBK'nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK'nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder....

                İcra Müdürlüğünün 2008/5674 esas sayılı icra dosyasında yapılan takipte haciz konulduğunu ve icra yolu ile satıldığını ancak takip borçlusu olan ... ile müvekkilinin farklı kişiler olduğunu, icra dosyasında tebligat yapılan adreslerin müvekkiline ait olmadığından müvekkilinin durumdan haberdar olmadığını, icra müdürünün ağır kusurundan kaynaklanan bu satış sonrası müvekkiline ait olan taşınmazın iyi niyetli üçüncü kişilerin eline geçtiğini, taşınmazın aynen iadesi mümkün olmadığından ve yaşanan mağduriyet icra müdürünün kusurundan kaynaklandığından idare aleyhine tazminat davası açmalarının gerektiğini belirterek taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ile, tespit edilen değerin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiştir....

                  Bu nedenle, mahkemece verilen hüküm boşanma, maddi tazminat, manevi tazminat ziynet eşyalarının iadesi, harç ve vekalet ücreti yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu durum gözetilmeden boşanma, maddi tazminat, manevi tazminat, ziynet eşyalarının iadesi, harç ve vekalet ücretine hükmedilerek kesinleşen konularda yeniden hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438-7)....

                    Uyuşmazlıkta, her ne kadar davacıların hissedarı olduğu taşınmazın imar planında "özel sağlık alanına" dönüştürülmesi nedeniyle taşınmazın kamulaştırılması zorunluluğu bulunmadığından davacının hak mahrumiyetine yol açacak biçimde mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, davacılar tarafından ilk açılan dava sonucunda hükmedilen tazminat bedeli olarak alınan paranın iadesi karşılığında taşınmazın davalı idare yerine davacılar adına kayıt ve tescilinin istenebileceği ve bu yerine getirilmez ise adli yargıda dava açılabileceği tabiidir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Davacıların temyiz isteminin reddine, 2....

                      UYAP Entegrasyonu