"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay Bozma ilamında özetle; "taraflara tanık ve varsa diğer delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, mahallinde, yöreyi iyi bilen, tarafsız ve olabildiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılarak, dava konusu taşınmaz bölümünün zeminde fiilen kamu malı niteliğinde yol olup olmadığı, kamu malı niteliğinde yol olmadığı saptandığı takdirde davacı yanın bu bölüm üzerinde kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar 20 yılı aşkın süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunup bulunmadığı ve davacı yanın taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin sürdürülüş biçimi sorulup saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Çekişmeli taşınmaz, senette yazılı olduğu gibi susuz tarla vasfındadır. Yine, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, satış tarihinden sonra davalı tarafın çekişmeli taşınmazda hiç zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 23.08.1976 tarihli noter senedi metninde, satışa konu taşınmazların zilyetliğinin davacı köy tüzel kişiliğine devredildiği açıklanmaktadır. Bu nedenlerle, çekişmeli taşınmazın noter senedi ile davacı köy tüzel kişiliğine satılıp zilyetliğinin devredildiğinin ve davalı tarafın taşınmaz üzerinde artık korunmaya değer bir hakkı kalmadığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır....
Somut olayda, murisin sağlığında zilyetliğin devredilmediğine ve davacı ...’nin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, kayınbabası olan muris Mustafa’nın ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, davacı ...’nin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir. Hal böyle olunca; davacı tarafından kanıtlanmayan davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 17.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın tamamının mı yoksa 640 m2'lik bölümünün mü satıldığı, taşınmazın zilyetliğinin davalı tarafa hangi tarihte devredildiği, davalı taraf yararına Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkindir. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas tescil dosyası ile ilgili olarak 06.06.1981 tarihinde yapılan keşifteki beyanlar, taşınmazın zilyetliğinin devredilmediği yönünde tek başına geçerli bir delil olarak kabul edilemez. Davalı taraf yararına Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında yapılan araştırma yetersiz bulunmaktadır....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... 21.03.2017 tarihli duruşma beyanında "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... da 21.03.2017 tarihli duruşma da "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... da 21.03.2017 tarihli duruşmada "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... da 21.03.2017 tarihli duruşma da "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 219 ada 44 sayılı parsel üzerinde davacının zilyetliğinin bulunduğundan söz etmemişlerdir. Kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olarak bir yerin edinilmesi için davacının ya da kişinin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla olması yanında 20 yıllık kazanma süresinin de dolmuş olması gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile davacının taşınmaz üzerinde herhangi bir zilyetliğinin bulunmadığı belirlenmiştir. Durum keşif tutanağı kapsamıyla sabittir. O halde, Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 219 ada 44 sayılı parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
Asliye Ceza mahkemesine açılan davada... hakkında cezalandırma kararı verildiği, davacının bu zaman zarfında emlak vergilerini ödemeye devam ettiği, zaman zaman yurtdışına gidip geldiği, en son davalının taşınmazı kullanmaya başladığını öğrenince iş bu davayı açtıklarını, davalının taşınmaz zilyetliğine yönelik müdahalesinin sona erdirilmesini, zilyetliğinin davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir....