Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

hayvan otlatmak suretiyle zilyetliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır....

    Davalı Hazine yanında fer'i müdahale talebinde bulunan ... vekili dilekçesi ile dava konusu taşınmazın müvekkili ... tarafından 1572 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte 1998 yılında satın alınıp ve zilyetliğinin müvekkiline devredildiğini, dava konusu taşınmazın mahkeme kararı ile ... adına tescilinin gerçekleştiğini, dava konusu parsel ile 1572 sayılı parsele bitişik parsellerde müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu, ..... tarafından bir proje ile inşa işleminin yapıldığını, kesinleşmiş yargı kararı ile Hazineye tesciline karar verilen dava konusu taşınmaz ile 1572 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak mezkur taşınmazların müvekkili tarafından 19/02/2009 tarihinden itibaren haksız şekilde işgal edildiğinden bahisle müvekkili adına ecrimisil tahakkuk ettirildiğini, dava konusu taşınmaz ile 1572 parsel sayılı taşınmazın müvekkil ile anılan şirket adına satın alınması için İstanbul Defterdarlığına birçok kez başvuruda bulunduklarını ve başvurular sebebiyle idare tarafından ihale süreci...

      Hal böyle olunca, Mahkemece yeniden keşif günü belirlenerek masrafı davalı tarafça karşılandığında taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, davetiye ve diğer giderleri yatırılarak katılımlarının sağlanması halinde tanıklar taşınmaz başında dinlenerek davacıyla davalının zilyetliğinin başlangıcı, süresi ve zilyetliğinin sürdürülüş şekli, her iki tarafın taşınmazları arasındaki ortak sınırın neresi olduğu, davacı taraf senet deliline dayanmaktan vazgeçtiğini ileri sürdüğüne göre taşınmazdaki zilyetliğinin neye dayalı olduğu, kadastro tespit tarihine kadar en az 20 yıl süreyle zilyet olup olmadığı hususları sorulup saptanmalı, ondan sonra ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki taşınmazın zilyetliğinin tespiti davasının reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 18.09.2013 gün ve 576/447 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....

          Dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tespiti 02.8.2010 tarihinde yapılmıştır. Davacı her ne kadar, dava dilekçesinde zilyetliğinin tespitten önce 1991 yılında başladığını iddia etmiş ise de davacının çekişmeli taşınmazdaki zilyetliğinin 13.12.2010 tarihinden yani kadastro tespit gününden sonra başladığı dava dilekçesine ekli olarak sunduğu vergi kaydı ve 13.12.2010 tarihli adi senet örneği ile keşif tutanağındaki davacı tanıklarının beyanlarından anlaşılmaktadır. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Kullanım kadastrosuna karşı açılacak zilyetlik şerhine ilişkin davalarda taşınmaz üzerindeki zilyetliğin tespit gününden öncesine dayanması zorunludur. Kadastro tespit tarihinden sonraki el değiştirmeler yönünden ancak idareye başvurularak güncelleme yapılması talep edilebilir....

            e verdiği yolunda beyanda bulunmuş iseler de taşınmazın zilyetliğinin devredildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı gibi, taşınmazın muris ... tarafından ölümüne kadar kullanıldığı, murisin ölümünden sonra davalı ... tarafından kullanılmaya başlandığı sabittir. Tapusuz taşınmazların devri menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetliğin devri zorunludur. Somut olayda, murisin sağlığında zilyetlik devredilmediğine ve davalı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, muris ...'in ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyedliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, davalı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir. Diğer taraftan kadastro tespitinden sonra davalı ...'in çekişmeli taşınmazı kayden oğlu ...'a sattığı, kayıt maliki ..'ın diğer davalı ...'...

              Diğer yandan, tutanak bilirkişişi ... ... 2014 tarihli keşifte, buralarda geline nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmesinin adetten olduğunu, dolayısıyla davalıya da nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmiş olabileceğini, davacı ...’e de nişan hediyesi olarak Sindilli mevkisinden taşınmaz verildiğini ifade etmiş olup, mahallinde yapılan keşifte dava konusu 138 ada 10 parselin Sindilli mevkisinde yer aldığının belirtildiği, komşu 138 ada 6 parselin murisin oğlu davacı ..., komşu 138 ada 7 parselin ise murisin oğlu davacı ... adına tespit ve tescil edildiği dosya arasına getirtilen tutanak suretlerinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazların muris ......

                Temyiz Nedenleri Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davalının zilyetliğinin söz konusu olmadığını, bu bölüm üzerinde müvekkillerinin zilyetliğinin geçmişten bugüne devam ettiğini, kadastro çalışmaları esnasında müvekkillerinin başka yerde yaşıyor olmalarından faydalanan davalının çekişmeli bölümü kendisine ait komşu parsele eklettiğini, bu hususun dinlenen tüm kişilerce doğrulandığını ve Mahkemece dinlenen kişilerin beyanlarına aykırı şekilde ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/1256 Esas, 2021/1748 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2....

                  Keşifte mahalli bilirkişi, zilyetlik tanıkları ve 01.01.1990 tarihli senet tanıklarına davacının zilyetliğinin hangi tarihte başladığı hususu maddi olgulara dayalı olarak açıklattırılmalı, davacı dayanağı 01.01.1990 tarihli senet yöntemince uygulanmalı, tespit tarihi itibarı ile taşınmaz üzerinde davacının zilyet olup olmadığı tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli; davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespit tarihinden sonra başladığı sonucuna varıldığı takdirde zilyetliğe hukuken değer verilip verilmeyeceği tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, zilyetliğin başlangıcına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Bu durumda; çekişmeli taşınmaz üzerinde halen gerek davacının gerekse başka bir kişinin zilyetliğinin bulunmadığı, ekilip biçilmediği, tarla olarak kullanılmadığı, ortada ekonomik amaca uygun bir zilyetliğin olmadığı, sadece taşınmaz üzerine hayvanlarını yaymak veya otlarını yedirmek ile gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluştuğu hususunun kabul edilemeyeceği göz önüne alınarak mahkemece davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerekirken aksine düşünceler ile kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır. Sonuç:Yukarıda açıklanan nedenler ile davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 12/10/2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu