hayvan otlatmak suretiyle zilyetliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır....
Hal böyle olunca, Mahkemece yeniden keşif günü belirlenerek masrafı davalı tarafça karşılandığında taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, davetiye ve diğer giderleri yatırılarak katılımlarının sağlanması halinde tanıklar taşınmaz başında dinlenerek davacıyla davalının zilyetliğinin başlangıcı, süresi ve zilyetliğinin sürdürülüş şekli, her iki tarafın taşınmazları arasındaki ortak sınırın neresi olduğu, davacı taraf senet deliline dayanmaktan vazgeçtiğini ileri sürdüğüne göre taşınmazdaki zilyetliğinin neye dayalı olduğu, kadastro tespit tarihine kadar en az 20 yıl süreyle zilyet olup olmadığı hususları sorulup saptanmalı, ondan sonra ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacının, anılan dosyada yapılan kapsam belirlemesinin doğru ve tarafları bağlayıcı olduğu yolundaki iddiası yasaya uygun bulunmamaktadır. 5- Taşınmaz üzerindeki davalı zilyetliğinin niteliği: Davacı, çekişmeli taşınmaz üzerindeki davalı taraf zilyetliğinin kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu, malik sıfatıyla kullanmanın söz konusu olmadığını iddia etmişse de bu yönde inandırıcı delil ibraz edemediği gibi, davalının arazi üzerindeki zilyetliğinin kendisine teb’an ve kiracılık ilişkisine dayalı olduğunu isbat da edememiştir. 6- Taşınmaz üzerindeki uzun süreli davalı taraf zilyetliğinin kaydın hukuki kıymetini kaybı için yeterli olup olmadığı: Arazi başında dinlenen zilyet tanıkları taşınmazın atalarından intikalen davalıya ait olup kendini bildiğinden beri davalı tarafça aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla kullanıldığını, davalının davacıya icar verdiğini duymadığını bildirmiştir....
Tüm dosya kapsamının hep birlikte değerlendirilmesi neticesinde; dava konusu taşınmazın evveliyatında tarafların murisleri Hüseyin Meteris tarafından kullanıldığı, ölümü üzerine taşınmaz zilyetliğinin murisin bir kısım mirasçıları tarafından sürdürüldüğü, dosya kapsamı, mahalli bilirkişi ve taraf beyanları dikkate alındığında Hüseyin Meteris mirasçıları arasında bütün mirasçıların pay alacağı şekilde bir fiili taksimin yapılmadığı, davacıların diğer mirasçılardan talep ettikleri yerleri satın almadıkları, sürdürülen zilyetliğin miras hakkına dayalı olduğu, mirasçılardan bir kaçının tereke malları üzerinde devam eden zilyetliğinin diğer mirasçılar adına da devam ettirilmiş sayılacağı, kendi adlarına zilyetlik tespiti hakkı vermeyeceği kanaatine varılmakla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki zilyetliğin tespiti ve ecrimisil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacılar vekili 18/06/1997 havale tarihli dilekçesi ile; ...,... Ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile yine dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği 2.500m2 miktarındaki taşınmaz ile içersindeki evin muris ......
e verdiği yolunda beyanda bulunmuş iseler de taşınmazın zilyetliğinin devredildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı gibi, taşınmazın muris ... tarafından ölümüne kadar kullanıldığı, murisin ölümünden sonra davalı ... tarafından kullanılmaya başlandığı sabittir. Tapusuz taşınmazların devri menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetliğin devri zorunludur. Somut olayda, murisin sağlığında zilyetlik devredilmediğine ve davalı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, muris ...'in ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyedliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, davalı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir. Diğer taraftan kadastro tespitinden sonra davalı ...'in çekişmeli taşınmazı kayden oğlu ...'a sattığı, kayıt maliki ..'ın diğer davalı ...'...
Diğer yandan, tutanak bilirkişişi ... ... 2014 tarihli keşifte, buralarda geline nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmesinin adetten olduğunu, dolayısıyla davalıya da nişan hediyesi olarak taşınmaz verilmiş olabileceğini, davacı ...’e de nişan hediyesi olarak Sindilli mevkisinden taşınmaz verildiğini ifade etmiş olup, mahallinde yapılan keşifte dava konusu 138 ada 10 parselin Sindilli mevkisinde yer aldığının belirtildiği, komşu 138 ada 6 parselin murisin oğlu davacı ..., komşu 138 ada 7 parselin ise murisin oğlu davacı ... adına tespit ve tescil edildiği dosya arasına getirtilen tutanak suretlerinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazların muris ......
SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/10/2019 NUMARASI : 2017/444 2019/1085 DAVA KONUSU : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti KARAR : İskenderun 1....
Temyiz Nedenleri Davacılar vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davalının zilyetliğinin söz konusu olmadığını, bu bölüm üzerinde müvekkillerinin zilyetliğinin geçmişten bugüne devam ettiğini, kadastro çalışmaları esnasında müvekkillerinin başka yerde yaşıyor olmalarından faydalanan davalının çekişmeli bölümü kendisine ait komşu parsele eklettiğini, bu hususun dinlenen tüm kişilerce doğrulandığını ve Mahkemece dinlenen kişilerin beyanlarına aykırı şekilde ret kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/1256 Esas, 2021/1748 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3.2....
Keşifte mahalli bilirkişi, zilyetlik tanıkları ve 01.01.1990 tarihli senet tanıklarına davacının zilyetliğinin hangi tarihte başladığı hususu maddi olgulara dayalı olarak açıklattırılmalı, davacı dayanağı 01.01.1990 tarihli senet yöntemince uygulanmalı, tespit tarihi itibarı ile taşınmaz üzerinde davacının zilyet olup olmadığı tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli; davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tespit tarihinden sonra başladığı sonucuna varıldığı takdirde zilyetliğe hukuken değer verilip verilmeyeceği tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, zilyetliğin başlangıcına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....