Davacı dava konusu taşınmaz bölümünü satın aldığını, davalıların bu bölümde haklarının bulunmadığın ileri sürmüş, buna karşılık davalı taraf ise, dava konusu taşınmaz bölümünün davacı ile birlikte satın alındığını ve tarafların birlikte kullandığını savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı, tapu kaydı, kadastro paftası getirtilerek taşınmaz başında yerel bilirkişiler, tespit bilirkişi ve senet tanığı ile teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmıştır. Keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporları dosyasına ibraz edilmiştir. Dinlenen yerel bilirkişiler, tespit bilirkişisi ve senet tanığı dava konusu edilen taşınmaz bölümünün davacı ve davalılar tarafından ortak kullanıldığını beyan etmişlerdir....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; dosya içeriğine, mahkemece yapılan keşif, yerel bilirkişiler ve davacı tanıkların beyanları, teknik bilirkişi raporları, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, dava konusu 122 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacı tarafın ekonomik amaca uygun bir zilyetliğinin olmadığı, dava konusu edilen taşınmaza ilişkin olarak zilyetliğinin kadastro tespitinden önce 20 yıllık bir kullanıma dayanmadığı, malik sıfatıyla zilyetliğini ispat edemediği, kadastro tespit tutanağının aksinin sabit olmadığı ve kadastro tespitinin doğru yapıldığı sonucuna varıldığından mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı T1’in istinaf başvurusunun esastan reddine dair ve temyiz yolu açık olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Zilyetliğin tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada ... 5. Asliye Hukuk ve ... 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak tescili yapılan parselde davacının zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, 6100 Sayılı HMK'nin 4. maddesi uyarınca taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin olan davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Davacı vekili 21.06.2010 tarihli dilekçesi ile davacının yaşlı olması ve taşınmaz miktarını davadan önce net olarak tespit ettirememiş olması nedeniyle taşınmazın yüzölçümünü 3.000 m² olarak açıklayarak dava ettiklerini, taşınmazın yözölçümünün 13.287,93 m² olduğunu açıklayarak, ıslah suretiyle 13.287,93 m²'lik taşınmazın davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı Hazine vekili, davacının ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmazın 2004 yılından itibaren kullanılmaya başlandığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur. III. MAHKEME KARARI Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi sonucu yargılamaya devam eden Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/03/2012 tarihli ve 2011/356 E., 2012/136 K. sayılı kararıyla; davacının 135 ada, 79 parselde zilyetliğinin olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ 1....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı nedenlerle davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.11.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi'nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Dava konusu taşınmaz okul alanı olarak ayrılmış ise de; mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre, taşınmazlara davalı idarece fiilen el atılmadığı anlaşıldığından, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddi yerine, yazılı gerekçelerle reddedilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, dava dilekçesinin reddi yerine,husumet yokluğu nedeniyle red kararı verilmesi sonucu itibariyle doğrudur. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....