Dava konusu 410 ada 3 parsel sayılı taşınmazın muris...tarafından ölüm tarihi olan 10.10.1976 tarihinden önce; üzerinde ev olan güney bölümü ayrılarak, dava konusu taşınmazın kuzey bölümünü oluşturan kısmının kızı Kadriye Vardaroğlu’na bağışlandığı, Kadriye Vardaroğlu’nun da 24.03.1980 tarihli gayrımenkul satış senedi ile davalı ...’e satarak zilyetliğini devrettiği, taşınmazın güneyini oluşturan, üzerinde ev bulunan, taşınmaz bölümünün muris...tarafından 1961 yılında tarla satış senedi ile davalı ...’e satılarak zilyetliğinin devir ve teslim edildiği taşınmaz üzerinde davacının terekeden gelen bir hakkının kalmadığı, davalının kız kardeşi Kadriye’den satın alınan bölüm ile muris ...’den alınan bölümler üzerinde her iki satışın yapıldığı tarihten tespitin yapıldığı 2006 tarihine kadar 20 yılı aşkın süredir davalının zilyetliğinin devam ettiği, tespit gününde davalı ... lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme...
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden, davanın reddedilmesi doğrudur. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. (Yargıtay 8 Hukuk 2016/18089E-2020/3321K) Davacı dava dilekçesinde hakka dayalı zilyetliğinin tespitini ileri sürmekle öncelikle mahkemece davanın hakka dayalı zilyetliğin tespiti olarak incelenmesi gerekirken davanın yanılgılı olarak muhtesatın aidiyet tespiti davası olarak incelenerek sonuçlandırılması isabetsizdir. Davacının davası hakka dayalı zilyetliğin tespiti davası olarak görülmeli buna göre delilleri toplanılmalı ve toplanılacak delilleri tartışıldıktan sonra istemi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi gereklidir....
hangi tarihte, ne şekilde ve hangi nedene dayalı olarak (taksim, satış, bağış vs.) intikal ettiği, taşınmazların öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı hususları ayrıntılarıyla sorulup saptanmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri, komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazların niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazların her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğrafları çektirilip, fen bilirkişisine sınırları, fotoğraflar üzerinde kabaca işaretlettirilmeli ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli; dava konusu taşınmazlarda davacının bağımsız olarak zilyetliğinin 20 yıla ulaştığının tespiti halinde eklemeli zilyetlikten söz edilmeyeceği göz önüne alınmalı; bağımsız zilyetlik süresinin 20 yıla ulaşmaması halinde ise, davacının babası tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla belgesizden edinilen taşınmaz bulunup bulunmadığına dair (davacının babası...
Temyiz Nedenleri Davacı vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacının zilyetliğinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla kanıtlandığını ve Mahkemece verilen ret kararının hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir. 6. Gerekçe 6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. 6.2. İlgili Hukuk 6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." 6.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır....
Temyiz Nedenleri Davacı vekili, temyiz dilekçesinde, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacının zilyetliğinin mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarıyla kanıtlandığını ve Mahkemece verilen ret kararının hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir. 6. Gerekçe 6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. 6.2. İlgili Hukuk 6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." 6.2.2. Tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır....
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına göre 105 ada 484 ve 587 sayılı parseller üzerinde davacı ...’in zilyetliğinin bulunmadığı, 485 sayılı parselin ise 1982 yılında davacı ...’in babası tarafından satılıp zilyetliğinin devredildiği, bu parselde de zilyetliğinin bulunmadığı anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda ... onama harcının temyiz edene yükletilmesine 29/11/2012 gününde oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada ... ... 20. Sulh Hukuk ve ... ... 10. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için ... ... 15....
e satıldığı senet tanıkları ve dosya kapsamından anlaşılmakta ise de; satılan bölümün zilyetliğinin devredildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığı gibi, senette geçen satış tarihinden itibaren, 1985 tarihindeki ölümüne kadar taşınmazın tamamının muris ... tarafından kullanıldığı, taşınmazın bir bölümünü çocukları ... ve ... ile birlikte ağaçlandırdığı anlaşılmaktadır. Tapusuz taşınmazların devri menkul mal hükümlerine tabi olup, zilyetliğin devri zorunludur. Somut olayda, murisin sağlığında zilyetliğin devredilmediğine ve davacı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, muris ...'in ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyedliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, davacı ...'in taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir....