"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti .... ile ... aralarındaki taşınmaz zilyetliğinin tespiti davasının reddine dair.......
Zira bu tür bir yorum, TMK' nun 2. maddesine aykırı olacak şekilde bir hakkın açıkça kötüye kullanılması durumunun hukuk düzenince korunması sonucunu doğuracaktır. Tüm bu nedenlerle somut olayda, taşınmazı önceki zilyedinden zilyetlik hakları ile birlikte devir ve teslim alan davacı ...'i n taşınmazın senet içeriğine göre devir ve teslim alındığı 01.04.2002 tarihi itibariyle başlayan zilyetliğinin de korunması gerekmektedir. Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişmeli taşınmazların kullanıcısının davacı ... olduğunun, ancak üzerinde bulunan muhdesat niteliğindeki ağaçların (limon ve zeytin) ise davalılar ... ve ...'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Zilyetliğin tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada ... 5. Asliye Hukuk ve ... 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak tescili yapılan parselde davacının zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, 6100 Sayılı HMK'nin 4. maddesi uyarınca taşınır ve taşınmaz mallarda sadece zilyetliğin korunmasına ilişkin olan davaların sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAŞINMAZ ZİLYETLİĞİNİN TESPİTİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; taşınmaz zilyetliğinin tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2015 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, 2797 Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 8. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 21.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın 2/B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine, uzun zamandır zilyetliği bulunmasına rağmen davacının adının zilyet olarak yazılmadığı belirtilerek taşınmazda davacının zilyetliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Davanın 18.10.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11.maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Dosya kapsamından, davaya konu taşınmazın 2/B niteliğine sahip olduğu, yapılan zilyetlik tespiti çalışmalarında bu taşınmazın beyanlar hanesine, uzun zamandır zilyetliği bulunmasına rağmen davacının adının zilyet olarak yazılmadığı belirtilerek taşınmazda davacının zilyetliğinin tespitine karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Davanın 18.10.2012 tarihinde açılmasına ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 11.maddesinde öngörülen 30 günlük askı ilanı süresinin geçmiş olduğunun anlaşılmasına göre, salt zilyetliğin korunması ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 23. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 26.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz Zilyetliğinin Korunması İsteğine İlişkin Eda Davası KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık, şahsi hakka dayalı müdahalenin meni istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 14/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın kabulü ile 38 parsel sayılı taşınmazda 14/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 53.299,00 m2'lik alanda davacının zilyet olduğunun tespiti ile davalının müdahalesinin önlenmesine, davacının zilyetliğinin korunması ile davacıya bu yerin teslimine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosya arasında bulunan dava konusu 38 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydına göre, taraflar taşınmazda paydaş olup, davacı taraf mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve zilyetliğin korunması isteğinde bulunmuştur.TMK'nin 981, 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile zilyet, zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğin korunmasını ve müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Oysa somut olayda davacı hakka dayanarak dava açmıştır....
Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından, davanın hakka dayalı olduğu ve salt zilyetliğin korunması davalarından olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/8- 518 Esas, 2009/573 Karar sayılı İçtihadında “TMK 981, 982 ve 983. maddeleri mal üzerinde zilyetlikten başka hiçbir hakkı bulunmayan kişilerin zilyetliğinin korunması için konulmuş hükümleri ihtiva etmektedir. TMK'nin 973. maddesinde zilyetlik "bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir" biçiminde tanımlanmıştır. TMK'nin 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır....
O halde, bu davada öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus, davacının somut olayda, davalıya karşı üstün ve korunmaya değer zilyetliğinin bulunup bulunmadığıdır. Çözümlenmesi gereken sorun bu olunca, zilyetlik kavramı, niteliği, hukuki fonksiyonları üzerinde kısaca durulmasında yarar vardır. Zilyetlik eşya ile şahıs arasında eylemli (fiili) bir bağ, yani ilişki olup ve buna bağlı olarak da fiili hakimiyet altında bulundurmaktan doğan hukuki yetki ve vecibeleri de gösteren ve düzenleyen hukuki bir müessesedir. Kanunda sözü edilen fiili hakimiyetin meydana geliş şekli önemli değildir. Bunun bir gasp ve tecavüz sonucunda elde edilmiş olması da mümkündür. Bu bakımdan hakka dayanmayan zilyetlik (hırsızın zilyetliği) hukuk nizamınca korunmaktadır. Ne var ki; bu korumanın hırsızın yararını (menfaatini) korumak için değil, sosyal huzur ve sükunun korunması ve sağlanması için kabul edilmiş olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Zira hukuk düzeninin yanında birde barış düzeni vardır....