Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin celp edilen taşınmaz satış akit senedinin incelenmesinden; taşınmaz maliki davalının bizzat dava konusu bağımsız bağımsız bölümü alıcı davacıya ipoteği bilerek, bütün hukuki vecibelerini kabul ederek, taşınmaz üzerinde işlem anında bulunan tüm takyidatlar ile birlikte bu satışı aynı bedelle kabul ettiği, taşınmaz satış bedelinin 3.000,00 TL olduğu, davalının satış bedelini nakden ve tamamen aldığının beyan edildiği, senet içeriğinden ipoteğe konu borç bedelinin satış bedeli olarak mahsup edildiği yönünde herhangi bir açıklayıcı beyan olmadığı, bilakis davalının, davacıdan satış bedelini nakden ve tamamen aldığını beyan ettiği anlaşılmıştır....

Somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin düzenleme şeklinde noterde yapıldığı, sözleşme içeriğinde taşınmaz bedelinin nakden ödendiğinin ifade edildiği görülmüştür. Dolayısıyla taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin yasal maddi unsurları ihtiva ettiği ve geçerli olduğu noktasında bir tereddüt yoktur....

Bu durumda dosya içeriğine, temyizin kapsamına, uyuşmazlığın taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı olup, Yargıtay (kapanan) 14. Hukuk Dairesi kararına yönelik ilk derece mahkemesince verilen direnme kararının temyizi istmeine ilişkin olup, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 7. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Daire belirlenmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 04.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24/02/2020 gün ve 2020/305 Esas, 2020/2079 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde bir kısım davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunmuş, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak karar onanmıştır. Dairemizin onama ilamında düzeltilmesi gereken bir yön bulunmadığından, HUMK'nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....

      Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun (2797 sayılı Kanun) 40 ncı ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 18 nci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklı olup, yasal 1 aylık ön inceleme süresinden çok sonra dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 07.01.2023 tarihli ve 2023/1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanunun 60 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Dosyanın YARGITAY HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        Dava, kira sözleşmesinden kaynaklı edimlerin geç ve eksik ifasından kaynaklı uğranılan zararın tazimini istemine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 4. Maddesinin " (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler." şeklindedir....

          Maddelerinde düzenlenen komisyon sözleşmesinden kaynaklı alacakların mutlak ticari dava olması sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemesinin davada görevli olduğunu, satış sözleşmesinin mücbir sebeple gerçekleşmediğini, covid salgını nedeniyle randevu alınmasına rağmen tapuda satış işleminin gerçekleştirilemediğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın vekaleten sözleşmeyi imzaladığını, davacının tapu iş ve işlemlerinde kullanmak üzere geçerli bir vekaletinin bulunmadığını, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava; adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağına ilişkin başlatılan icra takibinden kaynaklı itirazın iptali davasıdır....

          TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2020 NUMARASI : 2019/478 E - 2020/638 K DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı inşaat şirketi ile 05.05.2015 tarihinde "Satış Vaadi Sözleşmesi" başlıklı ve konu itibari ile taşınmaz satış vaadi niteliğinde olan sözleşmeyi akdettiğini, bu sözleşmenin 6. maddesi uyarınca davalı inşaat şirketinin sözleşmede nitelikleri belirtilen konutu 31.12.2016 tarihinde teslim edeceğinin taraflarca kararlaştırıldığını, konut satış bedeli olarak 685.000 TL kararlaştırıldığını, sözleşme uyarınca davalı inşaat şirketine müvekkili tarafından verilen senetlerden peşinata ilişkin 10.08.2015 vadeli 150.000 TL bedelli senedin ciro edildiğini ve müvekkilininde bu şahsa karşı senet bedellerini ödediğini, müvekkilinin sözleşmenin imza...

          Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır.Rehinle temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacize gerek yoktur. Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir. Somut olayda, taraflar arasında gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklı oluştuğu iddia edilen alacak nedeniyle ihtiyati haciz talep edilmiştir. Talep eden tarafça ibraz edilen 01.09.2021 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesinde her iki tarafa karşılıklı edimlerin yüklendiği görülmüştür. Buna göre tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri yargılamayı gerektirmekte olup, ihtiyati haciz için gerekli olan muaccel bir borcun varlığı için yaklaşık ispat şu aşamada bulunmamaktadır....

            DELİLLER : Tüm dosya kapsamı DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasındaki taşınmaz vaadi satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. Taşınmaz mülkiyetini devir borcunu doğuran akitler resmi şekilde yapılmadıkça muteber olmaz (TMK 634/1), BK 213 (TBK 237) maddede de; taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmi şekil şartı, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür....

            UYAP Entegrasyonu