Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, dava ve takip konusu bonoda keşideci olarak dava dışı şirketin yer aldığını, şirket kaşesi üzerine atılan imzaların şirket yetkilisi sıfatıyla ve şirket adına borçlanma iradesiyle atıldığını iddia etmektedir. Uyuşmazlık, takip konusu senette şirket kaşesi üzerine atılan ikinci imzanın davacının aval veren sıfatıyla şahsen sorumluluğunu gerektirip gerektirmeyeceği hususundadır. Aval, 6102 sayılı TTK'nın 700 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Yasanın 701/3. maddesi uyarınca muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Ancak somut olayda keşideci tüzel kişi olup bonoda şirket kaşesi ve üzerine atılmış iki imza bulunmaktadır. Davacı şirket yetkilisinin aval veren olarak şahsen sorumluluğunun bulunması için senede atılan ikinci imzanın şirket kaşesi üzerinde atılmaması gerekmektedir. Aynı kişi tarafından kaşe üzerine atılan ikinci imza aval hükmünde değildir....

    Davacı şirketin; ... ve ... tarafından iki ortaklı olarak kurulduğu ve şirket temsilcisinin ... olduğu ticaret sicil kaydından anlaşılmaktadır. Davacı şirket ve davalı şirket arasında imzalanan 25.03.2009 tarihli yazılı şekilde vekalet sözleşmesinde davalı şirket, gümrük işlemlerini yapmak üzere ..., ..., ...'ı vekil olarak tayin etmiş ve ayrıca davalı şirket 25.03.2009 tarih 12120 yevmiye numaralı noterlikçe düzenlenen vekaletname ile yukarıda isimleri belirtilen kişilere ve bazı şahıslara gümrük işlemleri için yetki verdiği görülmüştür. Bu durumda, mahkemece TBK'nın 547 ve 551 madde hükümleri üzerinde durulup, tartışılarak davalı şirket tarafından ... ve ...'...

      Somut olayda, davacı tarafça, şirket hesaplarından 39 ayrı işlem ile toplam 441.533,65 TL çekildiği ve para çekim işlemlerinde kullanılan talimatların davacı şirket temsilcisine ait olmadığı iddia edilmiş, davalı banka ise, davacı şirket müdürü tarafından bankaya verilen 20.11.2007 tarihli yazı ile şirket adına İ. Hakkı Akgün’ün banka hesapları üzerinde her türlü işlemi yapmaya yetkili kılındığının bildirildiğini, tüm ödemelerin adı geçen şirket çalışanına yapıldığını, çekilen paraların davacı şirketin diğer bankalardaki kredi borçlarına yatırıldığını, bir kısım çekilen paraların yine davacı şirketin bayilerinin hesaplarına yatırıldığını, diğer bir kısım çekilen paraların da davacı şirket hesaplarına yatırıldığını, tüm para çekim işlemlerinden davacı şirketin haberinin olduğunu savunmuştur....

        ın şirketteki paylarını devrettikleri, borçlu şirket kurucusu ... ile 3. kişi şirketin kurucu ve ortaklarının akraba olduklarının kanıtlanamadığı, haciz mahallinde borçlu şirket ortak ve yetkilileri ile borçlu şirkete ait herhangi bir evrakın bulunamadığı, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında örtülü işyeri devri yapıldığının belirlenemediği dikkate alındığında davalı 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın kanıtlanamadığının kabulü gerekir. Bu nedenle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi davalı 3.kişi şirket yararına olup bu yasal karinenin aksi davacı alacaklı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur....

          Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması, atanacak kayyıma davalı şirketin yasal yönetiminin oluşturulması konusunda yetki verilmesi, kayyım atanma istemi yerinde görülmediği taktirde, şirket müdürünün tek başına temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak şirket ortaklarının tamamının birlikte hareket ile şirketi temsil ve ilzam etmek üzere yetkili ve görevli kılınması istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile TTK'nın 623-630/2. maddeleri uyarınca şirket genel kurulu tarafından müdür - müdürler atanıncaya kadar şirketin kazandırıcı ve borçlandırıcı işlemler dahil olmak üzere şirketin, tüm hukuki işlerinde şirket ortakları olan ..., ..., ... tarafından temsil edilmesine karar verilmiştir....

            Kollektif şirket, tüzel kişiliğe sahip olmakla birlikte şirket ortakları gelir vergisi mükellefi olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle kollektif şirket ortaklarının sorumluluğunun şahsi işletme sahibi olan mükelleflerden farkı bulunmamaktadır. Bu durumda kollektif şirket adına bir tarhiyat yapıldığında verginin muhatabı ortaklar, cezanın muhatabı ise şirket tüzel kişiliği olmaktadır. Anılan 372 inci madde hükmüne göre ölen kimsenin fiilinden doğmuş olan suçlara ilişkin olarak kesilen cezanın kalkacağı sonucuna varılmaktadır. Bu cezanın şahsiliği ilkesinin sonucudur. Oysa kollektif şirkette ceza şirket ortakları adına değil, şirket tüzel kişiliğine aittir....

              ASLİYE TİCARET MAHKEMESİBAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2019/781 Esas KARAR NO : 2021/116 DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 30/12/2019 KARAR TARİHİ : 18/02/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/06/2021 DAVA:Davacılar müşterek vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin 09/03/2016 tarihinden bu güne kadar davalı şirketin ortakları olduğunu, 2018 yılından sonra müvekkili davacılara şirketin diğer ortağı tarafından bilgilendirme yapılıp, şirket bilançosunun gösterilmediğini, şirket borçlarına ilişkin müvekkilleri aleyhine icra takiplerinin başlaması üzerine Ankara .......

                nın davalının 25.000 TL nominal bedelli şirket hisselerini 22.08.2014 tarihinde noterden limited şirket pay devri sözleşmesi ile satın aldığını, tarafların şirket kayıtlarına işlenmemiş ve resmi bilançolarında gözükmeyen borçları işbu devir sözleşmesinin haricinde tuttuklarını, devir sözleşmesi öncesi ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/509 E. sayılı dosyası ile görülen ve nizalı olup şirket kayıt ve bilançolarına yansımayan 2012 yılından kalma borca yönelik dava nedeni ile müvekkillinin o davanın alacaklısı ... Tekstil San. ve Tic....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/956 Esas KARAR NO: 2021/640 DAVA: Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 17/12/2020 KARAR TARİHİ : 07/07/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirketin şimdiki yetkilisi ----- olduğunu, --- derecede bidiğini, --- davalı/borçlu --- tanışarak ---- davalı---adına yapıldığını, davalı --- müvekkili olan şirketin ortağı ------- işlerinde kullanmak üzere şirketin paraya ihtiyacı olduğunu belirttiğini ve şirket ortağından kendi hesabına ayrı zamanlarda toplamda ---tahsil ettiğini şirket ortağı------- hesabına aktarılmak ve şirket işlerinde kullanılmak üzere göndermiş olduğu ödemelerin akıbetini davalıdan sorduğunu ancak davalıdan olumlu bir yanıt alamadığını, şirket adına şirket ortağından tahsil ettiği paraları kendi harcamalarına kullanan davalı hakkında gerek müvekkili olan şirket gerekse şirket...

                    nun münferiden temsil ve izama yetkili kılındığını, şirket sözleşmesinin incelenmesinde şirket ortakları veya şirket müdürleri yönünden rekabet yasağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmıştır. 11/03/2021 tarihinde yapılan şirketin 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının davaya konu 4. maddesinde ''Şirket müdürlerinin (veya tüm ortakların) şirketin faaliyet alanı ile benzer işleri görebileceklerine, bu iş görme şeklinin tahdidi olarak sayılmayan ve gerek şahsi, gerekse şirket ortaklığı, sahipliği, müdürlüğü gerekse de çalışan olarak da gerçekleşebileceğine ve bu durumun ne şirket ne de diğer ortaklar açısından haksız rekabet oluşturmayacağına oy çokluğu ile karar verilmiştir.'' kararı yer almakta olup davacı tarafından muhalefet şerhi verilmiştir. TTK 613. maddesinde; ''(1)Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz....

                      UYAP Entegrasyonu