Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların, davalı şirketin imzaladığı kredi sözleşmesinin kefili olup 1/2 hisseyle malik oldukları taşınmazlarını şirket lehine ipotek verdikleri, davacı ...'ın aynı zamanda şirket ortağı olduğu, davacıların davalı şirketin kullandığı 350.000 TL'lik kredinin 07.05.2012 tarihinde faiziyle birlikte 357.460,25 TL olarak davacı ortağın hissesini devretmesinden önce kapatıldığı, hisse devrine ilişkin yapılan protokolde hisse devrinden önce, kefaleten yapılmış ödemelerin davalı şirket tarafından ödeneceği yönünde açık hüküm olmadığı, bu nedenle davacı şirket ortağı ...'ın protokole dayanarak yaptığı ödemenin tahsilini isteyemeyeceği, davacı ...'...

    Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, TMK anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre 3. kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından sermaye alacağının haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, 3. kişi şirket ortağı nezdinde sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çerilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....

      Dairemiz; şirket ortağının, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından dolayı şirket ortağına 89/... haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği görüşünde iken, HGK'nun ....05.2016 tarih ve 2014/...-1078 Esas numaralı içtihadı doğrultusunda ve yukarıda açıklanan olgular karşısında içtihat değişikliğine gitmiş olup, Dairemizin değişen içtihadına göre; şirket ortağı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından, şirket ortağı olan şikayetçiye 89/... haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır. O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Şirket ortağı, ortağı olduğu şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu anlamında gerçek kişi olduğundan şirkete göre üçüncü kişi sayılır. TTK'nun yukarıda açıklanan maddeleri uyarınca; şirket ortakları, şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettikleri sermayeden dolayı şirkete karşı borçlu olduklarından ve borçlu şirketin, şirket ortağındaki sermaye alacağının haczine engel yasal bir düzenleme de bulunmadığından anılan alacağın haczi mümkündür. Kaldı ki, borçlu şirketin, üçüncü kişi şirket ortağı nezdinde, sermaye borcu dışında tamamen özel hukuktan kaynaklanan ve paraya çevrilmesi mümkün, İİK'nun 89. maddesi kapsamında haczedilebilecek nitelikte başkaca hak ve alacaklarının bulunabileceği de kuşkusuzdur....

          ın farklı tarihlerde diğer davalı bankanın davacı şirkete ait hesabından toplamda 178.900,00 TL parayı çektiği ve bunun 124.900,00 TL'sini davacı şirket hesabına kullanıldığı, bakiye kalan kısmının nereye kullanıldığının tespit edilemediği, davalının davacı şirkete ait şirket hesabından vekaletsiz işgören olarak para çekerek kullandığı, davacı şirket hesabına çalışan ve davacı şirket müdürünün oğlunun çektiği paralardan haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi davacı şirket temsilcisinin para çekilmesine zımnen icazet verdiği, davalı ... tarafından çekilen paraların büyük bir kısmının davacı şirket adına kullanıldığı ve şirket hesabına girdiği sabit olup ayrıca davalı tarafından çekilen bedellerin 27/04/2012 ile 30/05/2013 tarihleri arasındaki uzun bir süreçte kullanıldığı, davacı şirketin bu bedellerin davalı tarafından çekildiğini bilmemesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

            atmadığı, başka bir anlatımla şirket temsilcisinin ...'...

              . - KARAR - Davacı vekili, şirket kurucularından ... davacı şirket yetkilisi olduğunu, ... ise bazı konularda vekil tayin edilmekle birlikte 17.10.2014 tarihinde azledildiğini, İş Bankasına ciro edilen senetten ihtarname üzerine haberdar olunduğunu, senetteki imzanın şirket yetkilisi ... ait olmadığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu senetteki imzanın davacı şirketin diğer ortağı olan ve şirket yetkilisi tarafından vekil tayin edilmiş olan ... ait olduğunu, davacı şirketin ... imzalamış olduğu başkaca senetlerin bedellerini ödediğini, ticari teamül haline geldiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davacı şirket ortağı ... şirket adına kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmadığı, kambiyo senedi düzenleme yetkisinin davacı şirket yetkili müdürü ... ait olduğu, ......

                ın ölümü üzerine davalı ... ve eşinin miras yoluyla şirket ortağı olduğunu ve muris eşi ...'ün payını diğer davalı ... devrettiğini, davacının ....11.2003 tarihine kadar şirket müdürlüğünü yürüttüğünü, bu tarihte davacının yokluğunda usulsüz bir karar ile müdürlük görevinden azledildiğini ve sonrasında kendisine hiç bir kâr payı ödemesi yapılmadığını, şirket hesaplarından bilgi verilmediğini, şirket parasının diğer ortakların şahsi harcamalarında kullanıldığını, taraflar arasında karşılıklı ceza ve hukuk davalarının derdest olduğunu, davacı tarafından işe alındığı iddiasıyla şirket çalışanlarının işten çıkarıldığını ve bu yönden şirketin ... primleri nedeniyle zarara uğratıldığını, tüm bu nedenlerin ...'nın 551/...'nci maddesinde öngörülen haklı nedenleri oluşturduğunu ileri sürerek, davacının şirketten çıkmasına, sermaye ve kâr payının tespiti ile fazlası saklı kalmak üzere 100.000 TL sermaye payı, ....000 TL kâr payının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

                  Haciz 3. kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapılmış olup, haciz sırasında borçlu şirket ortakları hazır olmadığı gibi borçluya ait herhangi bir belge de bulunmamıştır. Bunun yanında, borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirket borcun doğumundan çok önce kurulmuştur. Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirketlerin belli bir dönem aynı adreste faaliyet gösterdiği anlaşılmakta ise de, davacı 3. kişi şirket 2004 yılında adresini....’ya nakil etmiş olup, bu tarih itibari ile borçlu şirket İstanbul’da faaliyetine devam ederken, davacı 3.kişi şirket....'da faaliyet göstermiştir. Öte yandan, borçlu şirket ortaklarından.... 16.12.2009 tarihinde 3.kişi şirketteki hisselerini devretmiş olup, takip tarihi itibari ile borçlu şirket ile davacı 3.kişi şirketlerin ortakları farklıdır....

                    Haciz 3. kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapılmış olup, haciz sırasında borçlu şirket ortakları hazır olmadığı gibi borçluya ait herhangi bir belge de bulunmamıştır. Bunun yanında, borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirket borcun doğumundan çok önce kurulmuştur. Dosya içerisinde yer alan ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirketlerin belli bir dönem aynı adreste faaliyet gösterdiği anlaşılmakta ise de, davacı 3. kişi şirket 2004 yılında adresini ...’ya nakil etmiş olup, bu tarih itibari ile borçlu şirket ...’da faaliyetine devam ederken davacı 3.kişi şirket ...'da faaliyet göstermiştir. Öte yandan, borçlu şirket ortaklarından .... 16.12.2009 tarihinde 3. kişi şirketteki hisselerini devretmiş olup, 2009 yılı itibari ile borçlu şirket ile davacı 3. kişi şirketlerin ortakları farklıdır....

                      UYAP Entegrasyonu