Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin tasfiye sürecine ilişkin belgelerin incelenmesinde, tasfiye sürecinde 1., 2. ve 3. ilanların sırasıyla 02/01/2014, 09/01/2014 ve 16/01/2014 tarihli ticaret sicil gazetelerinde yayınlandığı ve 02/05/2016 tarihinde de tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin ilan edildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre şirket tasfiyesi, şirket mal varlığının paraya çevrilerek alacaklı 3. kişilerle şirket arasındaki ilişkilerin sona erdirilmesi, varsa artan kısmın şirket ortakları arasında paylaştırılması ve şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi sürecini ifade eder. Tasfiye sürecini genel olarak yürütmeye yetkili kişiler ise tasfiye memurlarıdır....

nin tasfiye sürecine ilişkin belgelerin incelenmesinde, tasfiye sürecinde 1., 2. ve 3. ilanların sırasıyla 02/01/2014, 09/01/2014 ve 16/01/2014 tarihli ticaret sicil gazetelerinde yayınlandığı ve 02/05/2016 tarihinde de tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin ilan edildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre şirket tasfiyesi, şirket mal varlığının paraya çevrilerek alacaklı 3. kişilerle şirket arasındaki ilişkilerin sona erdirilmesi, varsa artan kısmın şirket ortakları arasında paylaştırılması ve şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesi sürecini ifade eder. Tasfiye sürecini genel olarak yürütmeye yetkili kişiler ise tasfiye memurlarıdır....

    Şti. ' nin son sicil kaydının istenmesi, adı geçen davalının faaliyette olup olmadığının, sicilden terkin edilip edilmediğinin sorularak yazı cevabı eklendikten, a) Ticaret Sicil Memurluğunca davalının sicilden terkin edilmediğinin bildirilmesi halinde, gerekçeli kararın ve davalı şirket vekilinin vekillikten çekilme dilekçesinin adı geçen davalının ticaret sicilinde kayıtlı en son adresine yöntemince tebliğ edildikten, b) Adı geçen davalının tasfiye halinde olduğu bildirildiği takdirde tasfiye işlemi tamamlanmamışsa, tasfiye memurunun kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve gerekçeli kararın ve davalı şirket vekilinin vekillikten çekilme dilekçesinin tespit edilen tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten, c) Tasfiye işlemi tamamlanmış ve tasfiye sonu kararı ile davalı ticaret sicilinden terkin edilmiş, tüzel kişiliği son bulmuşsa adı geçen davalının ihyasının sağlanması ve tasfiye memurunun atanması için davacıya uygun süre verilerek ihya olunduktan sonra gerekçeli kararın ve...

      İş Mahkemesinin 2018/711 Esas sayılı dosyası, şirket tasfiye karar tarihi olan 31/08/2019 tarihinden önce açılmıştır. Yapılan açıklamadan anlaşılacağı üzere, tasfiye kararı alındığı tarihte ihyası talep olunan şirketin davalı olarak yer aldığı tazminat davası bulunmaktadır. Şirket tasfiye memuru olan dahili davalının açılan davadan haberdar olmadığına ilişkin itirazı yerinde değildir. Hal böyle olunca mahkemece, yapılan tasfiye işleminin usul ve yasaya uygun olarak yapılmadığı, tasfiye memurunun tasfiye edilen şirket hakkında derdest dava bulunduğu halde tasfiye kararı alıp, tasfiyeye devam ederek tasfiye kapanışı yapılmak suretiyle şirketin ticaret sicilinden terkinine sebep olduğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

      Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün TTK md. 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği md. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetk ive sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye sürecini erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Tasfiye memuru ... dosyaya sunmuş olduğu 09/12/2021 tarihli dilekçesi ve duruşmadaki beyanında; ...Ltd. Şti.'nin tasfiye sürecinde tasfiye memuru olarak görev aldığını, tasfiye işleminin TTK 529 vd....

        Davacının iş bu davayı açmasında, terkin olan şirketle ilgili devam eden icra takibi kapsamında yasal işlemlerin yapılabilmesi için yeniden tescilini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır Mahkemece, TTK'nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, anılan madde hükmü uyarınca son tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında da yasa ve usule aykırılık bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle davalı tasfiye memurunun aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memurunun istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir....

          Mahkememizce ---- kararı doğrultusunda ihyası talep edilen, "Tasfiye halinde ---------cevap dilekçesindeki beyanları doğrultusunda dosya incelenmiş, davalı tasfiye memuru------ şirketinde sigortalı olarak çalıştığı tasfiye memurunun çalışmasına ilişkin ------ sigortalı işe giriş bildirgesinin dosya içerisinde mevcut olduğu, bu nedenle davalı tasfiye memurunun işverene bağlılık hükümlülüğü nedeniyle tasfiye görevi yapamayacağını, başka birinin tasfiye memuru olarak atanmasını talep etmiştir....

            bir kimsenin çatışmalı olduğu kişilik hakkında tasfiye işlemlerini yürütmeye yetkili olmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından her ne kadar kanun boşluğu olduğu ileri sürülerek TMK hükümleri uygulanmışsa da tasfiye memurunun atanması hakkında Türk Ticaret Kanununda açıkça düzenleme bulunmakla TTK'nın "tasfiye memurlarının ataması usulünün düzenlenmiş olduğu" 536. maddesinde tasfiye memurunun ne şekilde atanacağı, kim tarafından atanacağı vs. hususlar açıkça kanuni düzenleme altına alındığını, İlgili kanun maddesi gereğince tasfiye memurunun öncelikli atanması usulü esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atama olup, tasfiye memurunun atanması usulünde mahkemece atama yapılması şeklinde genel bir hukuki düzenleme bulunmadığını, özel nitelikte ve koşullu bir düzenleme olduğunu, mahkeme kararıyla tasfiye memurunun atanmasına karar verilebilmesi için öncelikle şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki Asliye Ticaret Mahkemesi'nin de tasfiye memurunun atanmasına...

            TTK. 547/2 Maddesinde;'' Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir,'' hükmü düzenlenmiş olup somut olayda ihyası istenilen şirketin son tasfiye memurunun davalı ... olduğu, mahkemece davalı tasfiye memuruna tebligat yapıldığı halde davalı tarafın duruşmalara katılmadığı, yargılama aşamasında davalı tasfiye memurunun tasfiye memuru olmak istemediğine yönelik itirazlarını içerir bir beyanında olmadığı, buna göre mahkemece TTK. 547/2 Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin müvekkilinin rızası alınmadan tasfiye memuru olarak atandığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir....

              Kaldı ki somut olayda söz konusu dava zaten tasfiyenin tamamlandığı belirtilen tarihten önce açılmıştır.Davalı tasfiye memuru şirket hakkında devam eden dava olmasına rağmen şirketi ticaret sicilinden terkin ettirmiştir. Bu nedenle davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden ve davacının vekalet ücretinden sorumludur. ------Sayılı ilamında ".-----İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir." belirtmiştir.HMK'nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir....

                UYAP Entegrasyonu