A.Ş tasfiye memurlarının, temlik sözleşmesi yapılan tüm mudiler için hesabı sıfırlamakta, sanki ödeme yapılmış gibi gösterdiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, tasfiye memurlarının sorumluluğuna dayalı tazminat ve kar ve zarara katılma sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, dava dışı T.Halinde ... A.Ş. nezdinde Kar ve Zarara Katılma Hesabının bulunduğunu, faaliyet izni kaldırılan ......
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ---------- 6102 Sayılı TTK m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu ve tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılması memurların sorumluluğunda olduğunu, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerinin müvekkilince tespit edilemeyeceğini, TTK m.545/1'de düzenlemeye göre müvekkilinin tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzerine işlem yaptığını, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, tasfiye memurlarının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde şirkete ve şirketin alacaklarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiğini, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan tasfiye sürecinin eksik/ erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet...
ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerinin, müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü'nün tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yapmış olup, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, nitekim tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiğini, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan; tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağın...
nin karar defterinden de anlaşılacağı üzere usule ve yasaya uygun şekilde tasfiye edildiğini, tasfiye edilme nedeninin ise 2009 yılındaki ekonomik kriz sonucunda aynı faaliyet alanında hizmet veren şirketlerin çoğalması sonucu artan rekabet ortamı ve şirketin ekonomik durumunun kötüleşmesinden kaynaklandığını, şirketin tasfiye halinde dahi iyiniyetli hareket ederek alacaklılara çağrıda bulunduğu ve en son çağrı üzerinden 1 yıl geçtikten sonra tasfiye kararı alındığını, her ne kadar davacı vekili şirketin tasfiye memuru olan davalı müvekkilinin tazminat sorumluluğundan kurtulmak için usul ve yasaya aykırı şekilde tasfiye işlemi yapmak ile itham etse de tüm dosya kapsamı ve bu dilekçe ekinde sundukları şirket karar defterlerinde davacının iddiasını destekleyecek tek bir işlem dahi bulunmadığını, davacı şirketin ihya edilmesi halinde dahi tazminatın tahsil edilemeyeceğini, şirket bünyesinde herhangi bir mal varlığının bulunmadığını bildiğini; bu davanın öncelikle davacıların ihya davası açmakta...
ın tasfiye memurluğu görevine devam etmesine de karar verildiğini, tasfiye memuru olan davalının ihya kararını infaz ettirmemesi nedeniyle kendilerinin ihyayı gerçekleştirdiklerini, tasfiye memuru olan davalının şirketin tasfiyesi ve borçlarının ödenmesi konusunda her hangi bir girişimde bulunmadığını, geçmişte de şirketin tasfiye işlemlerini sağlıklı bir şekilde yapmadığından ihya davası açmak durumunda kaldıklarını, TTK'nın 541 ve 553.maddeleri gereğince usulsüz tasfiye işlemi yapan tasfiye memurlarının sorumlu olduklarını, ilamlı takibe konu alacaklarını davalının sorumsuz ve kusurlu tutum ve davranışları yüzünden tahsil edemediklerinden müvekkilinin zarara uğradığını, borçlarını ödeyemez noktaya geldiğini, değişik icra takiplerine maruz kaldığından ve davalının kötü niyetli olarak müvekkilinin alacağına kavuşmasına hile ve oyunlarla engel olduğunu ve üzerine düşen hukuki sorumlulukları yerine getirmeyerek müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak...
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket tasfiye memuru ...’ın HUMK'nın 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen sair karar düzeltme isteğinin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket tasfiye memuru ...’ın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 20.11.20013 gün ve 2013/16604-20996 karar sayılı ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının anılan nedenle BOZULMASINA, ödedikleri karar düzeltme harcının istekleri halinde karar düzeltme isteyen davalı şirkete atanan tasfiye memuru ...'a iadesine, 29/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/283 KARAR NO : 2024/160 DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 23/04/2023 KARAR TARİHİ : 01/03/2024 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ----Şirketi'ni------ ile birlikte 03/07/2012 tarihli ve de-----sayılı----- ilan edilmek suretiyle şirketi kurduğunu, kuruluşundan 2016 yılına kadar yüksek karlılık elde ettiğini ve iştigal ettiği inşaat sektöründe oldukça başarılı işlerin gerçekleştirildiğini, ... ve müvekkilinin ----müştereken atacakları imza ile temsil etmesine karar verildiğini, davalının -----dahil olmasına kadar yüksek karlılık gösteren şirketin davalı yüzünden bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde batma noktasına geldiğini, davalının ----- adına kayıtlı aracı müvekkilinin rızası olmadan üçüncü kişilere sattığını ve satış...
ün atanmasına, mahkememizce atanan tasfiye memuruna aylık 2.500,00 TL ücret takdirine, karar kesinleştiğinde tasfiye işlemine başlanmadan önce davacı tarafça 1 yıllık tasfiye ücreti olan 30.000,00 TL'nin ve 5.000,00 TL tasfiye gider masrafının ileride şirket varlıklarından karşılanmak üzere peşin olarak depo edilmesine, 3-TTK'nun 537/2 maddesi uyarınca tasfiye memurlarının görevden alınması ve tasfiye memuru olarak Mali Müşavir ...'...
Sicil Müdürlüğü vekili; müvekkilinin TTK m. 32 ve yönetmelik çerçevesinde işlem yaptığını, sicilin tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki dahilinde değerlendirip ve sonuca bağladığını; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini,yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verildiği aksi halde tescil talebini gerekçe göstererek reddedeceğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu,tasfiye prosedürünün eksik bırakılmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini,tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, TTK nın 545/1’maddesi gereğince tasfiye memurlarının başvurusu üzere işlem yaptığını,ek tasfiye kapsamındaki işlemlerin gerçekleştirilmesi maksadıyla atanacak tasfiye memurununTTK nın 536'da düzenlenen şartları haiz olması gerektiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargı gideri ve vekâlet ücretinden...
Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. İhya davalarında davalı taraf ise şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Tasfiyenin kapatılabilmesi için, tüm tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması, tüm borçların ödenmiş olması, şirket aleyhindeki tüm dava ve takiplerin sonuçlanmış olması gereklidir. Bu zorunluluğa uyulmadan tasfiyenin kapatılması halinde ihya talebi haklıdır. İhya kararı ile birlikte, ihyası istenen şirket tüzel kişilik kazanacaktır. Somut olayda, tasfiye halinde kooperatif ile davacılar arasında Küçükçekmece 4....