Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Dava , İtirazın İptali ve tazminat (Bankacılık işlemlerinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Davaya konu------ esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya --------- şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere; 2004 Sayılı İİK.'nın 67.maddesinde "(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.)...

    Eserin ayıbı halinde iş sahibi ayıba karşı tekeffülden doğan hakları olan; eseri kabulden kaçınma, ayıplı işten uygun bir bedel indirimini veya ayıpların giderilmesini isteme yetkisine sahiptir. Kuşkusuz eserin açık veya gizli ayıplı olması durumunda Borçlar Kanununun 359 ve 362. maddelerinde öngörülen ayıp ihbarının iş sahibi tarafından yapılması gerekir. Bu genel anlatımlardan sonra somut olaya gelince; Mahkemece, hükmün gerekçesinde "...davalı vekilinden ayıpla ilgili delillerini sunması istendiği, davalı vekilinin bu yönde delil sunmadığı..." belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Halbu ki; dosya arasındaki 16.09.2010 tarihli delil dilekçesinde davalı on ayrı başlık halinde delillerini sunmuş, bu deliller arasında ihtarname ve iade faturaları ile numune örnekleri de yer almıştır. Söz konusu deliller bir klasör halinde dosya içerisinde yer almaktadır....

      Davalı vekili, müvekkilinin herhangi bir satış sözleşmesi imzalamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 18.02.2011 tarihinde son bulduğunu, ayıba karşı tekeffülden doğan dava zamanaşımı süresinin malın tesliminden itibaren 6 ay olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sattığı ürünlerde ayıp ve kusur olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....

        Anılan yasal düzenleme karşısında davacının TBK’nın 214 ve devamı maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davalı gerçek kişilerden ve TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tazminat isteme hakkı bulunmakta olup, davacının zararından Hazine ve davalı gerçek kişiler TBK’nın 61. maddesi uyarınca müteselsilen sorumludur. Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(TBK 163/2). Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(TBK163/1). Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (TBK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur....

          nin dava konusu aracın satılmasında sadece aracılık hizmeti gördüğü anlaşılmış olup, zapta karşı tekeffül nedeniyle sorumluluğu bulunmadığı, davalı ... AŞ.'nin dava konusu aracın haricen satışını gerçekleştirdiği, satışın Işık Alparslan'a yapıldığı ve sigorta şirketi hesabına alıcı tarafından para aktarıldığı sabit olduğundan, BK'nun 189 ve devamı maddeleri gereğince satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davalı... Oto Bilgi İşlem Ltd.Şti. aleyhine açılmış olan davanın husumet yönünden reddine, davalı ... AŞ aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... AŞ. vekili tarafından temyiz edilmişitir....

            ın kovuşturma aşamasında talimatla alınan 23.03.2011 tarihli beyanında,davaya katılmak isteyip istemediği sorulduğunda; ''sanıktan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum'' şeklinde beyanının zapta geçirildiği, ifadesinin son cümlesinde ise,''karşılanması istediğim maddi ve manevi zararım yoktur, şikayetçi ve davacı değilim, uzlaşılsın istiyorum '' şeklinde beyanının zapta geçirildiği gözetildiğinde, katılanın sanıktan şikayetçi olup olmadığı hususunda tereddüt oluştuğu gözetilerek, katılanın şikayetçi olup olmadığı hususunun katılandan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulup, şikayet durumuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, katılanın şikayetçi olduğunun kabulüyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, Mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 1-Sanık hakkında 01/12/2004 tarihinde tutulan zapta dayanılarak açılan davada verilen hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanığın savunmasının alındığı 31/01/2005 tarihi ile inceleme tarihi arasında 765 sayılı TCK’nun 102/4 maddesinde öngörülen asli zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş katılan temsilcisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA ve gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle sanık hakkında açılan kamu davasının CMUK’nun. 322/1. ve CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 2-Sanık hakkında 04/07/2006 tarihinde tutulan zapta dayanılarak açılan davada verilen hükme yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen 30.05.2005...

                Bir de listede yer alan 323 tl yi elden aldığımı hatırlıyorum.” şeklindeki beyanıyla bir takım tutarları nakit olarak aldığını ifade etmiş olduğunu, davacı asilin beyanının “Birde listede yer alan 323 TL tutarı elden aldığımı hatırlıyorum.” şeklinde duruşma zaptına geçmiş ise de, sundukları yemin metninde yer alan ödeme listesinde 323 TL tutarında bir ödeme bulunmadığını, 2.323,40 TL tutarında elden ödemenin mevcut olduğunu, davacı asilin bu ödemenin kendisi tarafından elden alındığını ifade etmesine rağmen sehven zapta 323 TL olarak geçtiğini, davacı asilin kastettiği ancak sehven zapta yanlış geçen tutarın 2.323,40 TL olduğu dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, davacı asilin aldığı tutarın zapta yanlış geçmesinden kaynaklanan bu durumun resen dikkate alınmasını yahut davacı asilin isticvabına karar verilerek listede yer alan 323 TL ile kastetmiş olduğu tutarın 2.323,40 TL olup olmadığı hususunun sorulmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

                Davacı ile davalı arasında Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanmalıdır. Borçlar Kanununun 192. maddesi uyarınca aracın tamamen zaptolunması halinde satım münfesih addolunur ve alıcı satıcıdan bu madde uyarınca belirtilen taleplerde bulunabilir. Aracın halen davacının elinde olup olmadığı, başka bir deyişle aracın zaptolunup olunmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, öncelikle aracın zaptedilip edilmediği, davacının elinde olup olmadığı araştırılmalı, zaptedildiğinin anlaşılması halinde Borçlar Kanununun az yukarıda belirtilen maddeleri gözetilerek satımın feshi ile bilirkişi marifetiyle alacağın belirlenerek davacı talebi ile bağlı kalınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

                  talebinin yeni bir makine alınmaması, 10.000 TL portföy tazminatının ise müşteri kaybının ispatlanamaması, 10.000 TL manevi tazminat talebinin ise davacının satın aldığı makinenin ayıplı olmasının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmaması nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 178.808,00 TL yoksul kalınan karın 10.000 TL'sine dava tarihi 16.04.2008 tarihinden, bakiyesine ise ıslah tarihi 06.04.2011 tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının diğer maddi tazminat talepleri ile manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesine göre “Hakim, Türk hukukunu re'sen uygular.”...

                    UYAP Entegrasyonu