Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı zapta karşı tekeffül hükümlerine göre rayiç değerden sorumlu olup, mahkemece davalının taşınmazın rayiç değerinden sorumlu tutulması gerekir. Aksi düşünce ile verilen hükmün davacı yararına bozulması gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluk kararına katılamıyoruz....
Davacı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, taraflar arasındaki geçerli satıştan kaynaklanan 6098 sayılı TBK'nun 214. vd. maddeleri kapsamında zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde satıcıya karşı açılmış alacak talebine ilişkindir. Yargıtay 13. HD'nin 2016/18060 E.-2019/4333 K.; 2012/16091 E.-2012/22763 K. sayılı kararları vb. yerleşik uygulamalarına göre özetle, "...Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 214. (mülga 818 sayılı BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....
Öncelikli olarak davalının icra dairesi ve mahkeme yetkisine karşı itirazının değerlendirilmesi gerekir. HMK 10. maddesine göre sözleşmenin ifa yeri, HMK 16. maddesine göre ise haksız fiilde zararın meydana geldiği yer mahkemesi yetkili olduğu düzenlemesi dikkate alındığında sözleşmenin ifa yerinin ve zararın meydana geldiği yerin mahkememizin yetki alanı içerisinde olduğu belirlenmiş, davalının yetki itirazına itibar edilmemiştir. İkinci olarak incelenmesi gereken husus ise, BK'nın 214. ve devamı maddelerinde düzenlenen zapta karşı sorumluluk hükümlerine göre davalının davacıya karşı sorumluluğunun ne olduğu hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir....
in Borçlar Yasasının 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu tutulduğu, Hazinenin ise Medeni Yasanın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumlu tutulduğu, tazminat alacağının farklı nedenlerden kaynaklandığı için, Hazine ve ...'in davacı şirketlerin zararlarından müteselsil olarak sorumlu olduğuna karar verilemeyeceği gibi, Hazine hem davacı şirketlere hem de davalı ve karşı davacı ...'e aynı anda tazminat ödemeye mahkum edilemez. Mahkemece, davalı ...'in zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olup olmadığı araştırılarak, sorumluluğu var ise, tapu maliki şirketlerin zararının bu kişiden alınarak davacı şirketlere verilmesine, ... ödemesine karar verilen zararın miktarına, alım satım işlemi nedeniyle ödedikleri ve edindiklerine göre tapu sicilinin tutulması nedeniyle oluşan zararı söz konusu ise bu miktarın Hazineden alınarak davalı ve karşı davacı ......
BK’nun 360.maddesinde iş sahibinin ayıba karşı tekeffülden doğan hakları sayılmıştır. Bunlar iş sahibine, eseri kabulden kaçınma (sözleşmeden dönme), ücretin indirilmesi, eserin tamiri (onarımı) ve tazminat talep etme haklarını tanımaktadır. Bunlardan ilk üçü seçimlik talepler olup, iş sahibi bunlardan birini kullanabilir; ancak, iş sahibinin seçim hakkı, bu olanakların herbiri için BK. m.360’da öngörülen koşulların gerçekleşmesiyle sınırlıdır. Buna karşın, ayıbı takip eden zararlara ilişkin tazminat talebi, seçilen diğer olanaklarla (eseri kabulden kaçınma, ücretin indirilmesi veya onarım) birlikte kullanılabilir. Ayıba karşı tekeffülden doğan seçimlik hakların (eseri kabulden kaçınma, ücretin indirilmesi veya eserin tamiri) kullanılması için yüklenicinin kusurlu olması şart değildir; bunlardan dolayı yüklenici kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, hukuki ayıplı mal satan davalıya (zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak) yöneltilen alacak talebine ilişkindir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 25.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, zapta karşı tekeffül hükümleri çerçevesinde sözleşme bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı dava konusu makinelerin haczedilmesi nedeniyle siparişleri yetiştiremediğini ve bu sebeple müşterilerine tazminat ödemek zorunda kaldığını belirterek tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre talebin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; alınan bilirkişi raporunda, makinelerin haczi sonrasında benzer makinelerin piyasadan temin edilip, siparişlerin kalan sürede yetiştirilip yetiştirilemeyeceği, bu kapsamda davacının da müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı bu nedenle tazminat miktarının indirilmesi veya kaldırılması gerekip gerekmediği üzerinde durulmamıştır....
a satıldığı ve 23.11.2008 tarihinde araca Emniyet tarafından change oto olması nedeniyle el konulduğu, taraflar arasındaki sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi satıcının kanundan kaynaklanan ayıba ve zapta karşı tekeffül sorumluluğunun bulunduğu ve bunun kusura dayanmayan bir sorumluluk türü olduğundan satıcının, aracın alıcının elinden alınmasından kaynaklanan zararını karşılamakla yükümlü olduğu, birleşen 2011/292 E. sayılı dosya davalısı .....'nin satım sözleşmesinde taraf olduğuna dair herhangi bir belge ya da bilgisinin olmadığı, sözleşmesel garantisinin de bulunmadığı gerekçeleriyle asıl ve birleşen 2009/327 E. sayılı davaların kabulüne; birleşen 2011/292 E. sayılı dosyada davacının davalı ... ....'ye karşı açtığı davanın husumetten reddine, davalı ...'a karşı açtığı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl davada davacı ..., davalı ....'nden satın aldığı araca Emniyet tarafından el konulması sonucu .....'...