Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

BK.nun 192.maddesi gereğince davalı satıcı, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacı alıcıya karşı sorumludur. Mahkemece, taraf delilleri toplanıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 17.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 3.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava, hukuki niteliği itibariyle zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece, " ...Dava konusu araç her ne kadar 2011 yılında satılarak teslim edilmiş ise de, aracın gümrük vergilerinin eksik ödenmesi nedeniyle 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'n 3. maddesi uyarınca ilgililer hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmakla, TKHK'nun 12.maddesi (satış tarihi itibariyle 4077 sayılı Yasa'nın 4/4 maddesi) hükmü uyarınca, ayıbın ağır kusur ile tüketiciden gizlenmiş olduğu sonucuna varılmakla, zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilmiştir. ......

    Somut olayda; davacı vekilinin maddi tazminat bedeli için istinafa getirdiği kısım 1.000,00 TL olup hüküm tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL'nin altında olduğundan HMK'nın 341 ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin maddi tazminat yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin manevi tazminatın reddine dair ilk derece mahkemesi kararına ilişkin ileri sürdüğü istinaf itirazlarının HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen TBK.'...

    Şti. hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle, diğer davalılar hakkındaki davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekili, davalı şirket tarafından müvekkiline satılan aracın trafikten men edildiğini ve ayrıca başka bir dava sebebiyle verilen ihtiyati tedbir kararına istinaden aracın müvekkili elinden alındığını ve aracı tasarruf edemediği dönem yönünden zarara uğradığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesindeki bu açıklamalara göre, davacı Borçlar Kanunu’nun satımda zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanmaktadır....

      Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, üretici firmanın ayıba karşı tekeffülden alıcıya karşı sorumluğunun bulunmadığı, olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu hükümlerine göre ayıptan alıcıya karşı satıcının sorumlu olduğu, dava konusu traktörün satışının dava dışı ve ayrı bir tüzel kişiliği olan Hema Endüstri AŞ tarafından yapıldığı, davalıların bu anlamda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı, kaldı ki traktörün mülkiyetinin dava dışı ...Finansal Kiralama Şirketine ait olduğu ve davacının mülkiyetin devri için yükümlülüklerini yerine getirmediği ve HMK'da atiye bırakma müessesesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur....

        Yani taraflar arasında yapılmış bulunan satım akdi BK 19-20 maddeleri gereğince mutlak butlanla batıl olup, baştan beri geçersizdir.Geçersiz sözleşmelerde, taşınmazın hukuka uygun yollarla tescil edilmiş olması BK 192 maddesindeki satıcının zapta karşı tekeffül borcunu doğurmaz. Çünkü bu madde, sadece hukuken geçerli sözleşmelerde ileri sürülebilir. Davacı geçersiz sözleşmeye dayanarak taşınmazın değerini tazminat olarak isteyemez; sadece geçersiz sözleşme nedeniyle ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet kurallarına göre isteyebilir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını aynı anda iade ile yükümlü ise de, taşınmaz davacının kusuru olmaksızın elinden çıkmış olduğundan onun iade mükellefiyeti yoktur....

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, dava konusu aracın hukuki anlamda ayıplı olmadığı, bu nedenle de davalının ayıba karşı tekeffülden sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            K A R A R Davacı, Mayıs 2007 tarihinde davalıdan noter satış sözleşmesi ile bir araç alıp adına tescil yaptırdığını, 18.5.2010 tarihinde çalıntı olduğu gerekçesiyle araca el konulduğunu,satın aldığı tarihten itibaren aracın vergilerini ödediğini,maddi zarara uğradığını, zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince satıcının,alıcının ödediği para ve diğer her türlü zararlarını ödemesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, kendisinin de aracı resmi yollardan satın Aldığını,kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

              Somut olayda çözülmesi gereken uyuşmazlık tarafların bilmemesine rağmen satım anında aslında var olan bir tehlikeye karşı davalı satıcının sorumlu olup olmayacağı ve bu sorumluluğun zapta karşı tekeffül hükümleri doğrultusunda çözülüp çözülemeyeceğidir. Araç halen davacıda olup yapılan yargılama sonucunda müsadere kararı verilip verilmeyeceği belli değildir. Öyle olunca, davacının bu aşamada zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak dava açmakta hukuki yararı yok ise de ihtiyati tedbir konulmakla araç hukuki ayıplı hale gelmiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında çözümlenmelidir....

                Üretici firmanın ayıba karşı tekeffülden alıcıya karşı sorumluluğu bulunmamaktadır. Borçlar Kanununa göre ayıptan alıcıya karşı satıcı sorumludur. Mahkemece bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." 3. Değerlendirme 1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2....

                  UYAP Entegrasyonu