Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, dava konusu aracın hukuki anlamda ayıplı olmadığı, bu nedenle de davalının ayıba karşı tekeffülden sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 03.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    K A R A R Davacı, Mayıs 2007 tarihinde davalıdan noter satış sözleşmesi ile bir araç alıp adına tescil yaptırdığını, 18.5.2010 tarihinde çalıntı olduğu gerekçesiyle araca el konulduğunu,satın aldığı tarihten itibaren aracın vergilerini ödediğini,maddi zarara uğradığını, zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince satıcının,alıcının ödediği para ve diğer her türlü zararlarını ödemesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, kendisinin de aracı resmi yollardan satın Aldığını,kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 189. ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

      Somut olayda çözülmesi gereken uyuşmazlık tarafların bilmemesine rağmen satım anında aslında var olan bir tehlikeye karşı davalı satıcının sorumlu olup olmayacağı ve bu sorumluluğun zapta karşı tekeffül hükümleri doğrultusunda çözülüp çözülemeyeceğidir. Araç halen davacıda olup yapılan yargılama sonucunda müsadere kararı verilip verilmeyeceği belli değildir. Öyle olunca, davacının bu aşamada zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanarak dava açmakta hukuki yararı yok ise de ihtiyati tedbir konulmakla araç hukuki ayıplı hale gelmiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 194 (T.B.K.nun 219 md.) ve devamı maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında çözümlenmelidir....

        Anılan yasa maddeleri hükmünce satıcı kusursuz olsa dahi aracın zaptedilmesinden dolayı alıcı (davacı)ya karşı sorumludur. Somut olayda, davacının 10.05.2010 tarihinde davalıdan noter satış sözleşmesi ile satın alıp adına tescil ettirdiği aracın, motor numarasının değiştirilmesi nedeniyle zapt edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Açıklanan ilkeler doğrultusunda zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davacı uğradığı zararları akidi olan davalıdan isteyebilir. Hal böyle olunca; mahkemece Borçlar Kanununun 217 maddesi (eski BK 192) hükmüde dikkate alınmak suretiyle yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

          da meydana geldiğini, kaza esnasında davacının aracını kullanan ... isimli şahsın ehliyetsiz olduğunun kolluk kuvvetlerince zapta geçirildiğini, bu halde müvekkilinin ödeme yapmayacağını bilen davacının aracı çekici ile ...'ya götürerek sahte bir kaza tutanağı düzenlediğini, kazaya karıştığı iddia edilen diğer araçta hiçbir maddi hasarın bulunmadığını, bu durumun kendi iddialarını desteklediğini, davacının gerçekte kazaya karıştığı aracın ... plakalı araç olduğunu ve bu araca ilişkin kaza kayıtlarının da mevcut olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 27/08/2010 tarihli kaza tespit tutanağında adları geçen davacıya ait aracın dava dışı sürücüsü ... ile karşı aracın dava dışı sürücüsü ... hakkında, .......

            Üretici firmanın ayıba karşı tekeffülden alıcıya karşı sorumluluğu bulunmamaktadır. Borçlar Kanununa göre ayıptan alıcıya karşı satıcı sorumludur. Mahkemece bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." 3. Değerlendirme 1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2....

              Ayrıca aynı Kanunun 253. maddesinde kiralayanın zapta karşı sorumluluğu düzenlenmiştir. "Davalı kiralayan bir üçüncü kişinin kiralananda kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, kiracının bildirimi üzerine davayı üstlenmek ve kiracının uğradığı her türlü zararı gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Nitekim yeni Türk Borçlar Kanununda 309. maddesinde paralel bir düzenleme getirilmiştir. Olayımızda davalılar sözleşmeyi tek taraflı olarak fesh ederek kiralanana el koymuşlardır. Davalıların zapta karşı tekeffül borcu bulunduğundan haksız fesh edilen sözleşmeden dolayı davacı kiracının zararlarının tazmin edilmesi gerekir. Mahkemece fesih tarihinden itibaren dönem sonuna kadar mahrum kalınan kâr'a hükmetmiştir....

                Aynı kararda Yargıtay hukuk daireleri arasındaki işbölümü de düzenlenmiş ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili hüküm ve kararların temyiz incelemesinin Yargıtay 5. Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı kararlaştırılmıştır. 14. Somut olayda yargılama faaliyetine konu asıl dava Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine ilişkindir. Yukarıdaki açıklamalar kapsamında bu tür davalarda verilecek hüküm ve kararların temyiz inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesine aittir. Dolayısıyla Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinden kaynaklanan uyuşmazlık sırasında hâkimin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine açılan eldeki tazminat davasının da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Hukuk Dairesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. 15....

                  in Borçlar Kanunun 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu tutulduğu, Hazinenin ise Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumlu tutulduğu, iddiaya göre tazminat alacağı farklı nedenlerden kaynaklandığı için, Hazine ve ...'in, davacı şirketlerin zararlarından müteselsil olarak sorumlu olduğuna karar verilemeyeceği gibi, Hazine hem davacı şirketlere hem de davalı ... karşı davacı ...'e aynı anda tazminat ödemeye mahkum edilemez. Mahkemece, davalı ...'in zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olup olmadığı araştırılarak, sorumluluğu var ise, tapu maliki şirketlerin zararının bu kişiden alınarak davacı şirketlere verilmesine, ...'in ödemesine karar verilen zararın miktarına, alım satım işlemi nedeniyle ödedikleri ve edindiklerine göre tapu sicilinin tutulması nedeniyle oluşan zararı söz konusu ise, bu miktarın Hazineden alınarak, davalı ... karşı davacı ...'...

                    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : Davanın reddi, temyiz isteminin reddi Davacının tazminat talebinin ve temyiz isteminin reddine ilişkin hüküm ve ek karar davacı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Hükmün davacının 23.10.2013 tarihli duruşmada bildirdiği ve zapta geçilen adresine Tebligat Kanunun 21. maddesine göre usulüne uygun olarak 04.01.2014 tarihinde tebliğ edilip, davacı tarafından 30.01.2014 tarihinde, yasal süreden sonra temyiz edilmesi sebebiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2014 gün ve 2013/234-2013/261 sayılı ek kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, verilen ret kararının isteme uygun olarak ONANMASINA, 18.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu