Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak davalı satıcının onarım süresince ikame araç sağlamasına ilişkin bir yasal düzenleme ve taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığından davacı tarafından hasar gören araçla aynı nitelikte ikame araç verilmediği iddiası nedeniyle maddi ve manevi zarar gördüğüne ilişkin olarak davalının sorumluluğundan söz etmek mümkün değildir. Davalı tarafın, yükümlülüğü bulunmamasına rağmen, davacı tarafa ikame araç vermiş, ilk araçtan davacının memnun kalmaması üzerine ikinci araç verilmiştir. Her iki araç davacı tarafça kullanılmış, ikinci aracın lastikleri davacı tarafça değiştirilerek davalı satıcıya fatura edilmiştir. Her ne kadar davacı tanıkları tarafından ikame araçlar nedeniyle kaza tehlikesi geçirildiği dile getirilmiş ve davacı tarafça bu yönde iddiada bulunulmuşsa da bu konuda doğmuş bir zarar bulunmadığından bu nedenle tazminat talep edilebilmesinin zarar yönünden yasal koşulu oluşmamıştır....

    İcra Müdürlüğünce araç üzerinde ve davalı asil huzurunda 24 Ekim 2016 tarihinde gerçekleştirilen işlemle "...” yazısının halen aracın arkasında bulunduğunun tespit edildiğini ve davalıya bu hareketin son vermesi için aynı gün saat 17.00’e kadar süre tanındığını; davalının ise icra memurunca düzenlenen tutanağı imzadan kaçınıp olay yerinden ayrıldığını, davalının aracı bu şekilde kullanmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, davacıların ticari itibarını zedelediğini,bu eylemin olağan hak arama yolu olarak değerlendirilemeyeceğini davalının aracı trafikte bu şekilde kullanmasının eleştiri ve şikayet sınırlarını aşan, abartılı-haksız kullanım olduğunu, her iki davacının da ticari itibarını ağır surette sarsacak nitelikte olduğunu ve müşteri kaybına sebebiyet vermek suretiyle maddi zarara sebep olduğunu; davalının eyleminin aynı marka araç kullanan birçok kullanıcının da itibarını sarstığını, 3. kişilerin de zarara uğramasına sebebiyet verecek nitelikte olduğunu belirterek, TTK m. 56 uyarınca...

      Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle, somut olayda davacıya ait hasarlı araç davalı tarafça tamir ettirilmiş ve davacıya davalı tarafından 12.000,00-TL ödeme yapılmış ise de; aracın tamiri sırasında sağ arka taşıyıcı kolunun değiştirilmediği, sağ arka aksının kaynak ile birleştirildiği anlaşılmakla, araçta oluşan ikinci hasarın aracın layıkıyla tamir edilmemesinden kaynaklandığının bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olmasına; davaya konu olayda hatalı (ayıplı) tamir söz konusu olup, davacının gerçek zararının giderilmemiş olmasına, süresinde tesbit yaptıran ve dava açan davacının BK.198.maddesine göre, aracı ayıplı haliyle kabulünün de söz konusu olmamasına( Bkz....

        Fıkrası gereği dava konusu motosikletin ayıplı olduğu, aynı Kanunun 11. madde 1. fıkra c bendinde belirtilen seçimlik hakkının kullanıldığı, ayıplı hususla ilgili sorunun 39 gün sonra giderildiği, davacı yanın ayıplı aracın onarım süresi boyunca kazanç kaybının 3.120,00TL olduğu belirtilmiştir. GEREKÇE : Dava, davacı tarafından davalıdan satın alınan motosikletin ayıplı çıkmış olduğu iddiasına dayalı sözleşmeden dönme ile motosiklet bedeli olan 12.200,00TL'nin ve kazanç kaybı olarak 100,00TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi istemine ilişkindir....

          Öncelikle davacının gerçek kişi tacir olduğu iddia edilmekle birlikte öncelikle gerçek kişi tacirin bütün işlerinin ticari olduğuna dair bir karine veya kanun hükmü mevcut değildir. Bu kategorideki sayılan tacirin ticari işletmesini ilgilendiren işlerin diğer koşulları mevcutsa işin ticari iş olduğu kabul edilebilir. Eldeki davada da davacı adına kayıtlı hususi nitelikteki bir araç için alınan parçanın ayıplı olduğu ileri sürüldüğüne ve söz konusu aracın davacının ticari işi için kullandığı araç olduğuna dair bir tespit bulunmadığına göre davacının 6502 Sayılı Kanun kapsamında tüketici vasfında olduğu üreticiye karşı açılan davanın da tüketici işlemi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Satın alınan parçanın faturasının davacının ticari işletmesi ünvanı adına kesilmesinin işin tüketici işlemi niteliğini de değiştirmez....

          Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir....

            davacıya verilmesine; somut olayda kişilik haklarını zedeler nitelikte veya bedensel bütünlüğü zedeler nitelikte bir hususun söz konusu olmadığı, manevi olarak zarar uğrandığı hususunun davacı tarafça ispatlanamadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....

            Davacı, dava konusu aracın ayıplı olduğunun sabit olduğunu, bu nedenle taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçeleriyle istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı, 30/11/2017 tarihinde davalıdan satın aldığı aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek aracın misliyle değiştirilmesinin, mümkün olmadığı taktirde bedelinin tahsilini, ayıplı olarak satılan aracın tamiri için ödediği 649,00 TL masraf bedelinin davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır....

            D.iş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit ile aracın gizli ayıplı olduğu ve 23.137,80 TL değer kaybı oluştuğunun tespit edildiğini, davalılara aracın gizli ayıplı olduğu ve seçimlik haklardan birini kullanmamız gerektiği konusunda ihtarname keşide edildiğini, davalılardan ... A.Ş'nin ihtara cevap vererek ayıpı kabul etmediklerini bildirdiğini, diğer davalının cevap vermediğini, ve açıkladığı nedenlerle ayıplı mal niteliği taşıyan 2016 model ... marka siyah renkli ... motor numaralı ... şasi numaralı ... plakalı araçtaki değer kaybı bedeli olan 23.137,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ......

              Noterliğinde Araç Satış Sözleşmesi ile davalı T3 tarafından davacı T1 satılmış olduğu diğer davalı T5 araç satışında herhangi bir tarafının söz konusu olmadığı, dolayısıyla davacı T1 ile davalı T3 arasında ki hukuki ilişkin Tüketici İşlemi sayılamayacağı 6502 sayılı Kanun'da tanımı yapılan Tüketici vasfına sahip olmadıkları görüldüğünden davaya genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerince bakılması gerektiği, mahkemelerin görev durumunun kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce resen dikkate alınabileceği, bütün bunlardan dolayı mahkememizin görevsiz olduğu görülmekle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklinde karar uyarınca görevsizlik kararı vermiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ayıplı araç satışından kaynaklı maddi tazminat talebine ilişkindir....

              UYAP Entegrasyonu