takılması neticesinde yerinden çıkarak yağın boşalmasına ve motorun arızalanmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle aracın tamiri için gerçekleştirdiği fatura karşılığı masrafların ve bu süreçte araçtan mahrum kalması nedeniyle uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir, davalı vekili ise aracın arızası ile müvekkilinin eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davalının bakım faaliyetini kusursuz bir şekilde icra ettiğini, araç arızasının kendilerinden kaynaklanmadığını ve faturalardaki miktarlara itiraz ettiklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir....
Mahkememizce alınan heyet raporunda da alınan ilk rapordaki gibi davalının ayıplı bir onarım yapıldığı belirtilmiştir. Raporlar bu açıdan birbiri ile uyumludur ve raporlar arasında mübayenet olmadığı gibi delil tespiti dosyasında alınan rapor ile de uyum olduğu görülmektedir. Heyet raporunda; davacının davalıya ödediği 36.363,47 TL'nin, aracın yeniden çalışır vaziyete getirilmesi için yapılması gereken 36.689,00 TL araç onarım bedelinin ve 5.609,00 TL araç mahrumiyet zararının davalıdan talep edilebileceği belirtilmiştir. Mahkememizce alınan son raporun ayrıntılı ve denetime elverişli olması ile davacının tazminat kalemlerinin ayrıntılı olarak hesaplanması nedeniyle hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu kabul edilmiştir. Davacı, davasını ikame ederken, eser sözleşmesinin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı olarak tazminat talebinde bulunmuş ve tazminat kalemlerini dava dilekçesinde açıklamıştır....
araç olması nedeniyle ticari ilişki olduğu ve bu nedenle davanın Ticaret Mahkemesinin görev sınırları içerisinde kaldığı ve bu yönüyle de taraflar arasında Borçlar Kanunun ayıba ilişkin 227 ve devamı maddelerinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla her ne kadar davacı taraf araçta meydana gelen hasarın ayıptan kaynaklandığından bahisle aracın misli ile değişimi olmadığı takdirde bedelin iadesini talep etmiş ise de alınan bilirkişi raporlarında aracın üretim kaynaklı ayıbının bulunmadığı, araçta meydana gelen hasarın araca LPG kiti katılması nedeniyle oluşan arızaların garanti kapsamında davalı tarafından tamiri sırasında meydana gelen motor tamir hatasından kaynaklandığı, bu nedenle davacının BK 227....
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1. bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1)....
Somut olayda anlaşmazlık konusunun; davalı tarafından 12.06.2020 tarihinde satılan ... plakalı, *...* şasi numaralı, ... motor numaralı, ... marka, ... tipi, 2020 model aracın gizli ayıplı olduğunun tespiti, ticari satıma konu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, aracın misli ile değiştirilmesinin mümkün olmaması halinde aracın satış bedeli üzerinden değil sıfır km misli fiyatı üzerinden bedel iadesi, gizli ayıp nedeni ile davacının uğradığı zarar kapsamında şimdilik 52.021,05 TL araç kiralama ve araç kiralama nedeni ile ödenen ek bedellerin davalıdan ticari işlerde uygulanan avans faizi ile birlikte tahsili, gizli ayıp ve davalının kusuru nedeni ile davacının uğradığı zarar kapsamında şimdilik 56.499,36 TL araç tamir bedelinin davalıdan ticari işlerde uygulanan avans faizi ile birlikte tahsili taleplerinin hukuki şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin ayıbın nedeni ve niteliği noktasında toplandığı görülmüştür....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının davalıdan almış olduğu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, ayıplı ise davacının seçimlik haklarını kullanıp kullanamayacağı, aracın misli ile değişiminin mümkün olup olmadığı, aracın misli ile değişimi mümkün olmaz ise aracın satış bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığı, bu da mümkün değil ise araçtaki, ayıptan dolayı değer kaybı tazminat talebinin mümkün olup olmadığı, aracın serviste kaldığı süre boyunca tazminat talep edip edemeyeceği ve tazminat miktarı hususlarında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir....
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tazminat talebine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun'un 3. maddesi (L) bendinde "gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanun'un 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin tüketici görevli olduğu belirlenmiştir. 6502 sayılı Kanun'un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilin de hissedarı olduğu taşınmaz üzerine, davalı şirketin bina inşa etmesi amacıyla 01.12.2011 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, eksik ve ayıplı imalat bulunduğu gibi, zamanında da teslim edilmediğini ileri sürerek, şimdilik 2.975,00 TL gecikme tazminatı, 47.025,00 TL eksik ve ayıplı imalat bedeli olmak üzere toplam 50.000,00 TL'nin temerrüt faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacının “tüketici”, davalının ise “sağlayıcı” olduğu,... İlçesinin Büyükşehir sınırları içerisinde olduğu ve dolayısıyla......
Eldeki davada, davacıya ait aracın kasko sigortası ile davalı şirket nezdinde sigortalandığı, kaza geçiren araç tamirinin davalı sigorta şirketi tarafından diğer davalılara yaptırıldığı, ancak ayıplı ve eksik tamir nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili her ne kadar davacının "Tüketici" olmadığını beyan etmişse de, kaza geçiren araç davacının ticari ve mesleki faaliyetlerinde kullandığı bir araç değil özel aracıdır. Aracın trafik kayıtlarında "Hususi" araç olduğu yazılıdır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın hem eser, hem de kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın açıldığı 13/01/2015 tarihi itibarıyla 6502 sayılı kanunun yürürlükte olduğu ve bu sözleşmeler 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığından, tüketici işlemi niteliğindeki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1....
Davaya konu araç her ne kadar ticari nitelikte olmasa da araç tüzel kişi tacir sıfatını haiz davacı şirketin mülkiyetinde ve kullanımındadır.TTK'nun 19.maddesi gereğince tacirin işlerinin ticari olması esas olduğundan somut olayda görevli mahkeme aynı Kanun'un 5.maddesi gereğince Ticaret Mahkemesi'dir. Mahkemece bu husus gözetilmeden anılan kanun hükmüne aykırı şekilde Tüketici Mahkemesi tarafından hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....