WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

;Hangi zarar kalemlerinin menfi zarar kabul edilebileceğinin YHGK'nun emsal nitelikteki 12.05.2010 tarihli 2010/14-244 E. 2010/260 K numaralı ilamında ifade edildiğini, gerçekleştiği iddia edilen menfi zarar miktarının belirlenmesinin uyandırılan güven olgusuyla uygun nedensellik bağı içinde bulunan malvarlığı kayıplarının tespitine bağlı olduğunu, bu kapsamda amaçlanan sözleşmenin hüküm ifade edeceği yönünde uyandırılan güvenle bağlantısı bulunmadığı anlaşılan zararların menfi zarar kapsamına dahil olmadığını;Bu tarzdaki kayıpların karşılanması, menfi zararı tazmin yükümlülüğünün var oluş sebebine aykırı olduğunu, bu nedenle menfi zararın miktarını hesaplarken, tazminat yükümlüsünü, yol açmadığı zararlardan da sorumlu tutacak bir eğilimden kaçınmak gerektiğini, aksi hâlde menfi zararın, sorumluluk hukukuna hâkim olan zararı giderme gayesinin çok ötesine giden ucu bucağı açık bir sorumluluk rejimine dönüşmüş olacağını, (ERGÜNE, Mehmet Serkan, Olumsuz Zarar, Beta Yayınları, İstanbul, 2008...

    Akdi fesheden taraf 6098 sayılı TBK. nun 125. maddesi gereği menfi zararını talep edebilir. Menfi zarar; yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zarardır. Bu bağlamda, sözleşme yapılması için yapılan giderler (harç, noter masrafı vs.), sözleşmenin yerine getirilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması gibi zararlar menfi zararlar kapsamına girer. Konutun zamanında teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan kira kaybı tazminatı müspet zarar olup, sözleşmenin ayakta tutulduğu durumlarda istenebilir.Sözleşmenin feshi halinde davacı tarafça kira kaybına ilişkin talepte bulunulamaz. Somut olayda, sözleşme davacı tarafça feshedildiğine göre, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken müspet zarar olan kira kaybına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/762 Esas KARAR NO : 2022/776 DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/08/2022 KARAR TARİHİ : 07/10/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında davalıya ait işyerinde üretilip kendi personeline sunulmak üzere yerine yemek hizmeti verilmesi hususunda anlaşılmış olduğunu, davalı tarafça ihtiyacın acil olduğu belirtildiğinden 28/02/2022 tarihinden itibaren kuruluma başlanmış ve 04/03/2022 tarihinden itibaren müvekkilince hizmet verilmeye başlanmış olduğunu, sözleşmenin imza sürecinin ise ancak 01/04/2022 tarihinde tamamlanmış olup 28/02/2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 01/04/2022 tarihli Yerinde Üretim Yemek Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, müvekkili tarafından da bu sözleşme...

        Ürünlerin Pazarlaması Ve Satılması İle Oluşacak Tanınma, Reklam Ve Pazar Payının Kaybından Kaynaklı Zararlarından Dolayı Şimdilik 5.000 TL hakkında; davacının talep etmiş olduğu masraflar, müspet karın elde edilmesi için yapılması gereken zorunlu menfi giderler olduklarından, bir başka deyişle bu giderler yapılmadan kar elde edilmesi ve faaliyette bulunulması mümkün olmadığından, davacının yoksun kalınan kar tazminatı gibi müsbet zarar talepleri bulunduğundan, aynı anda hem müsbet hem menfi zarar talep edilemeyeceğinden, davacının sözleşmenin feshinden sonra oluşabilecek masraflara ilişkin tazminat talebi verinde olmadığı değerlendirilmiştir....

          Bu durumda dosya içeriğine temyizin kapsamına, uyuşmazlığın sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile sözleşmenin feshinden kaynaklanan zarar ziyanın tazmini istemine ilişkin bulunmasına göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Kanununun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararı uyarınca Yargıtay 13 Hukuk Dairesi'ne aittir. Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında, dosyanın görevli Yargıtay 13 Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 19/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet (olumlu) zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Bilirkişilerce menfi zararın yukarıda belirtilen şekilde tanımlanması ve buna bağlı olarak zarar hesabının belirtilen yöntemle yapılması Dairemizin yerleşik uygulamasına aykırıdır. Menfi zarar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih 1989/13-392 Esas 1990/1 Karar sayılı ilâmında da açıklandığı gibi, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi dolayısıyla ortaya çıkar. Sözleşmenin uygulanacağına güvenilerek yapılan ve sözleşmenin geçersizliği ya da ifa edilmemesi sonucu mal varlığını eksilten harcama ve giderler menfi zararları oluşturmaktadır. Bu kapsamda sözleşmenin taraflarının ifa olunmayan sözleşmeye güvenerek kaçırmış olduğu fırsattan kaynaklanan zararları da menfi zarardır....

                  Karşı davada, karşı davalı yüklenicinin karşı davaya yönelik temyizi bakımından ise, karşı davada davacının menfi zarar talebinin kabulüne karar verilmiş ise de; karşı davacı arsa sahibi tarafından dosyaya sunulan gider belgelerinin çoğunun arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinden sonra olduğu bu giderlerin taraflar arasında sözleşmenin devamına istinaden yapıldığı konusunda dosyada yeterli delil bulunmadığı halde hüküm altına alınması doğru değildir. Bu durumda mahkemece sözleşmenin devamı sırasında, sözleşmenin devam edeceği inancı ile yapılan masrafların belirlenip bu masrafların hüküm altına alınması, taraflar arasındaki sözleşme feshedildiği için sözleşme uyarınca yüklenici tarafından üstlenilen emlak vergilerinin istenemeyeceği hususu da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, bu hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur....

                    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine, istemle bağlı kalınarak 500,00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, davacının menfi zarar ve manevi tazminat istemlerinin reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, ... .... Hukuk Dairesinin 08.....2010 tarih 2009/4955 Esas, 2010/6747 Karar sayılı ilamıyla, davacıların tüm davalının diğer temyiz istemlerinin reddine karar verilerek, ifaya ekli cezai şart niteliğinde olan davacının cezai şart isteminin, sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek karar davalı yararına bozulmuş, bozmaya uyulmasına karar veren mahkemece, daha önce kesinleşen fesih ve manevi tazminat istemleri hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, menfi tazminat ve cezai şart isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu