Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı yanın istek kalemleri arasında yer alan menfi zararlarla ilgili gerek doktrin gerekse uygulamadan sözetmek gerekir. Menfi zarar uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden, sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıya ortaya çıkar (Tandoğan, Türk Mesuliye Hukuku. sh. 427). Bu husus, mülga 818 sayılı BK'nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklının, sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra, tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan sözedilemez, istenilecek zarar menfi zarardır....

    Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir....

      Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava taraflar arasında düzenlenen yetkili acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için taraflara gerekli uyarılara rağmen davacı tarafın defterlerini sunmadığı, davalı tarafın ticari defterlerinin yapılan incelemesinde usulüne uygun olduğu, lehine kanıt olma özelliğine sahip olduğu, yapılan inceleme neticesinde davalının davacı taraftan alacaklı olduğu, davacı tarafın borçlu olduğunun belirlendiği, yapılan sözleşmeye göre tarafların hak ve edimleri 4. ve 5. maddelerinde düzenlendiği, 8. maddesinde de " gerekli gördüğü hallerde tek taraflı olarak, işbu sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir." hükmü yer aldığı, davalı fesih bildirimi başlıklı belge ile, "...yükümlülüklere aykırı davranışın tespiti halinde meydana gelen zarar ve ziyana ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile sözleşmenin feshedileceği ve...

        Davada, kat adedinin düşürülmesi ve sair zararlar nedeniyle istemde bulunulmuş ise de, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra verilen 23.11.2007 tarihli dilekçe ile, davadaki tazminatın 02.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda muhtemel sözleşmeye göre hesaplanan zarar olan 348.000,00 TL'ye çıkarılması ve davanın bu yönde ıslah edilmesi istenilmiştir. Bu haliyle davacının sözleşmenin feshi sonucu uğradığı menfi zararını istediği anlaşılmaktadır. Mahkemenin de menfi zarar istemini kabulü yerindedir. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda menfi zarar hesabı Hukuk Genel Kurulu ve Dairemiz uygulamalarında belirtilen yönteme uygun yapılmamıştır. Hukuk Genel Kurulu'nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır....

          Sözleşmeden kaynaklanan zarar olumlu (müspet) zarar olacağı gibi, olumsuz (menfi) zarar da olabilir. Olumlu (müspet) zarar; borçlu edimi (edayı) gereği gibi ve süresinde yerine getirseydi alacaklının malvarlığı ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark olumlu (müspet) zarardır. Diğer bir anlatımla olumlu zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, direnime (temerrüde) düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifaden vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde çiğ-nenmesinde (ihlalinde), olumlu zararın giderimi söz konusu olur. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.)....

            Menfi zarar ise ; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar....

              Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla (gönderilen şeyin kaybolması gibi) uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir. Yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı alacağı talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerekir. Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına (15. HD, 06.12.2006 gün, 2006/4522 esas, 2006/7157 karar, 15. HD 26.05.2016 gün, 2016/1062 esas, 2016/3002 karar, 15....

                Yukarıda izah edildiği üzere sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan kâr kaybı müspet zarar kapsamında değerlendirilmektedir. Davaya konu sözleşme feshedildiğinden yüklenici ancak menfi zararını talep edebileceğinden müspet zarar kapsamındaki kâr kaybı mahiyetindeki ihalelere katılmaktan yasaklanma nedeniyle uğradığı zararını talep edemez. Mahkemenin bu talep hakkındaki ret kararının farklı gerekçe ile yerinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının sözleşmeye konu makine için alınan aracın ikinci el olarak kabul edileceğinden oluşan değer kaybına ilişkin talebi menfi zarar olarak değerlendirilebilir....

                  Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı 16.10.2014 tarihli dilekçe ile; 750 kişilik yurt binasının inşası yönünde davalı şirket ile eser sözleşmesi yaptıklarını, ancak yüklenicinin sözleşme şartlarını yerine getirmediğinden sözleşmenin feshedilip işin yapımının başka şirkete ihale edildiğini, bu sebeple menfi zararlarının oluştuğunu ileri sürerek tazminat istemiyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... 14. Asliye Hukuk Mahkemesi; "...Tarafların tacir oldukları, aralarındaki ilişkininde ticari nitelikte bulunduğu, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ... 6....

                    Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur....

                      UYAP Entegrasyonu