ve tartışılmayacağını, sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığının asıl olduğunu, munzam zarar alacaklısının munzam zarar nedeniyle tazminat isteminde bulunabilmesi için, kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu ve illiyet bağını, eş söyleyişle bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumunda olduğunu, alacaklının, borcun yerine getirilmemesinden, kısmen yerine getirilmesinden veya geç ifadan maddi bir zarar veya kazanç yoksunluğuna uğradığını ispat etmiş sayılması için, borçlunun borcunu zamanında gereği gibi yerine getirse idi, zarar ve kar yoksunluğunun önleneceğini kanıtlaması başka bir anlatımla illiyet bağını kurmasının da zorunlu olduğunu, somut davada davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savnumşutur....
Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....
Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir....
Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır.Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir....
sözleşme gereği bu zarardan sorumlu olduğu belirlenmekle davacının munzam zarara ilişkin maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne 237.376,11-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair munzam zarar maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davanın; trafik kazası sebebiyle davalının davacıya zamanında ödeme yapmaması iddiasına dayalı olarak munzam zararına ilişkin tazminata ilişkin olduğu görülmüştür. Mahkememizin 29/12/2023 tarihli duruşmasının 3 nolu ara kararı ile davacı vekiline temerrüt tarihinden tahsil tarihine kadar geçen sürede faizi aşan zarar iddiasına ilişkin davacının şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu açıklamak ve bu zarara ilişkin delillerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş ve verilen kesin süre içerisinde gereğini yerine getirilmemesi halinde iddia ve savunma ile dosyada mevcut deliller kapsamında değerlendirme yapılacağı ihtar edilmiştir....
Ayrıca, munzam zararının gerçekleşmiş, ölçülebilir ve somut (gerçek) bir zarar olması gerekir. Sadece, yüksek enflasyon, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu hususları alacaklıyı faizi aşan munzam zarara yönelik iddiasına ilişkin ispat yükünü ortadan kaldırmayacaktır. Burada davacının ispat külfeti altında olduğu husus, enflasyon ve yüksek faizler değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı gördüğü zarar olgusudur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasında munzam zarar istemine ilişkindir.Sigorta Tahkim Komisyonunun ---- esas sayılı dosyasının bir örneği celp edilmiştir.Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Davacının alacağının zamanında tahsil edememesinden kaynaklı munzam zararının olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık olduğu anlaşıldı....
munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla TBK nun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar...