Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalının kesinleşen menfi tespit ilamının infazını yerine getirmediğini bu nedenle bir çok defa davalı kuruma başvurduğunu, borçlu göründüğü için abone olunan taşınmazı için kamulaştırma yapacak idare ile uzlaşma yoluna gidemediğini, borç baskısı yaşadığını, her gittiğinde başka yere yönlendirildiğini iddia ederek, eldeki davayı açmış ise de; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri gereğince, davacının iddiasına konu teşkil eden hususların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı bu haliyle, manevi tazminat istem koşullarının oluşmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda ifade edilen açıklamalar ve yasa hükümleri dikkate alınmak suretiyle, davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği gözetilerek, davacının manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3 bendi uyarınca manevi tazminat davasının tamamen reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedileceği belirtilmiş olup, toplamda hükmedilecek vekalet ücreti 3.018 YTL olması gerekirken red edilen manevi tazminat tutarı için de nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekmekte ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK.’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
İcra Müdürlüğünün 2009/14516 E. sayılı takip başlatıldığını, takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti için davacı tarafça menfi tespit davası (13.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/509 E.) açılınca, davalı banka tarafından davacı yönünden icra takibinden vazgeçildiğini belirterek, davalı tarafça davacı hakkında kötüniyetli takip başlatıldığından menfi tesbit davası için 6.685 TL Avukatlık Ücreti, 48.30 TL yargılama gideri, toplam 6.733,30 TL maddi, 1000 TL manevi tazminatın, faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında davacıya isim benzerliği nedeniyle sehven yapılan icra takibinden vazgeçtiklerini, buna bağlı olarak Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın konusuz kaldığını, davacının takibe yasal süresi içinde itiraz etmeyip menfi tespit davası açtığını, sehven yapılan işlemden menfaat elde etmek istediğini, bir zararı olmadığını, davacının icra takibindeki kredi sözleşmesi kefil “Latif Coşkun” ile aynı adı taşıdığını, menfi tespit davacı açmadan, banka ile...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, haksız haciz nedeniyle menfi tespit ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, hüküm asliye hukuk mahkemesince verilmiştir.Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 4.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, icra takibine konu bono nedeniyle menfi tespit ve haksız hacizden dolayı manevi tazminat istemine ilişkindir....
Sayılı sözleşmenin feshi ve menfi tespit davasında verilen kararla bu husus tespit edilmiş olup, davacı yüklenici malzeme bedelinin tahsili istemli iş bu davayı 27/02/2017 tarihinde açmıştır. Sözleşmenin feshi tarihi ile dava tarihi arasında TBK 147/6. Maddesinde öngörülen zaman aşımı süresi dolmuş olup, davacı yüklenici zaman aşımının kesildiğini veya durduğunu da ispatlayamamıştır. ... ATM'de açılan dava sözleşmenin feshi ve menfi tespit davası olup iş bu dava malzeme bedellerine ilişkin talep yönünden zaman aşımını kesen bir dava değildir. Davalı iş sahibi süresinde zaman aşımı itirazında bulunduğundan " iş aletleri için istenilen tazminat talebi zaman aşımı nedeniyle reddedilmiştir. Manevi tazminat isteğinin yasal dayanağı, dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nın 58. maddesidir. Bu madde gereğince kişisel hakları (çıkarları) hâleldar olan kimse manevi tazminat isteyebilir....
Davacı, ödenmiş olan alacağa ilişkin olarak davalı tarafından ilamsız icra takibi başlatıldığını, nakliyecilik yaparak geçimini sağlamakta olduğu kamyonuna bu kapsamda haciz uygulandığını, bunun üzerine menfi tespit davası açtığını, açılan menfi tespit davasında lehine karar çıktığını ve kesinleştiğini belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, şoförler ve otomobilciler odasından davacının aracı ile aynı nitelikteki aracın yıllık geliri sorularak, bilirkişi raporunda bu cevabi yazı üzerinden belirlenen zarara hükmedilmiş ise de; bilirkişi tarafından rapora ve zarara esas alınan bahse konu cevabi yazıda kazanç kaybının hangi yıla ait olduğu ve bildirilen miktarın masraflar düşüldükten sonra kalan net tutar olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Şu durumda, davacının maddi zarar hesabı yönünden açıklanan hususlar da gözetilerek gerekli araştırma yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat-menfi tespit-manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
Davacı, borca kaynaklık eden kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmamasına rağmen davalı banka tarafından başlatılan haciz sonucunda 3 yıl süre ile aracını kullanamadığını belirterek bu süreçte meydana gelen maddi ve manevi zararların tazminini talep etmiştir. Davalı, tazminat alacağının zaman aşımına uğradığını söyleyerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin menfi tespit davasının kesinleşen ilama göre davacının iddiasının sübut bulduğu, haksız olarak haciz konulan aracın davacıya 29/11/2010 tarihinde teslim edildiği, davacının eldeki davayı 1 yıllık süre içerisinde açmadığı kabul edilerek davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir....
Davacı taraf, yüklenicinin ayıplı imalatı nedeniyle zarara uğradığını iddia etmiş ise de, 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 360. maddesi hükmünde belirtilen ayıplı imalâttan kaynaklanan zararın varlığı kanıtlanamadığı gibi, davacının dosyaya sunduğu belgelerdeki masrafların da ayıplı imalâtla bağlantısı bulunmadığından, mahkemece menfi zarar isteminin kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. Yine aynı Kanunun 49. madde hükmü uyarınca, manevi tazminat istemi için davacının kişilik haklarının hukuka aykırı şekilde ihlal edilmesi gerekir. Davacı bu hususu da kanıtlayamamıştır. Mahkemece sözleşme ilişkisinin ifa ile sonuçlanmamış olması gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....