İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Davalı yapı kooperatifi ana sözleşmesi gereğince üyelik yükümlülüklerini yerine getirmeyen üyeler hakkında üyelik yükümlülüklerinin neler olduğu, aidat asıl borçları ve varsa gecikme borcu belirlenerek borçların ana sözleşmenin 14. maddesi gereğince 30 gün geciktirilmesi üzerine yönetim kurulunca yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi üzerine aynı kurulca ikinci ihtarın yapılacağı, ikinci ihtarla da 30 gün içinde yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ihraç kararı verilebileceği hükmü olduğu görülmüştür. Ancak Kooperatifler Kanununun 27. maddesinde ihraç öncesi ikinci ihtarnamede yükümlülüklerin yerine getirilmesi bakımından verilecek süre bir ay olduğundan üstün norm olan yasa hükümlerinin uygulanacağı, yükümlülüklerin yerine getirilmesi için en az bir aylık sürenin verilmesi gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Dairemizin 18.01.2018 tarih ve 2016/26318 Esas, 2018/303 Karar sayılı ilamıyla; takip dayanağı ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının da gönderilmesi istendiği halde Dairemiz kararının bu kısmının mahalli mahkemece yerine getirilmediği görülmektedir. Dairemiz ilamının kısmen yerine getirilmemesi sorumluluk doğurabileceği gibi, işin uzamasına da neden olduğundan Dairemiz ilamında belirtildiği üzere, borçlu Seis ... ... Tar. Hayv. İnş. Ve Taah. Ltd. Şti.'...
Hukuk Dairesi verilen yerel mahkeme kararını açılan davanın 10 yıllık zamanaşımından sonra ıslah edildiği gerekçesiyle 2018/2749 E 2019/1677 karar sayılı ilamı ile bozduğunu, davalı tarafça açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılabilecek ve zamanaşımının bu sürede durmuş olacak iken davalının bu yolu izlemeyerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutma yoluyla kısmi davayı tercih ettiğini ve zamanaşımı süresini de kaçırarak davayı ıslah yoluna gittiğini bu doğrultuda hak kazanmış olduğu 54.103,21 TL maddi tazminatın vekalet görevinin gereği gibi yerine yerine getirilmemesinden kaynaklı olarak yalnızca 1.000 TL'sine hak kazanarak davanın özen yükümlülüğüne uymaması nedeniyle 53.103,21 TL zararı doğduğunu belirterek, vekalet ilişkisinin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeni ile uğramış olduğu 54.103,21TL maddi zararın kaza tarihi olan 13.06.2006'dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak tarafına verilmesini, vekalet ilişkisinin gereği gibi yerine getirilmemesi...
Yine Yasanın belirtilen maddesinde yer alan "Danıştay bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açılabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir..." yolundaki düzenlemeleri kararların uygulanmaması halinde davacının yalnızca tazminat davası açabileceği şeklinde yorumlamak Anayasa'nın belirtilen hükmü ile bağdaşmaz. Bir Hukuk Devletinde aslolan idarenin yargı kararını kendiliğinden uygulamasıdır. Ancak davacı da kararın uygulanması için idareye başvurabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 27/02/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin kısmen kabulüne dair verilen 16/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacının temyiz itirazlarına gelince; Dava, babalık görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde her ne kadar yukarıdaki gerekçeler ile davalı aleyhine trafik kazasından kaynaklı geçici ve sürekli iş göremezlik maluliyet sebebi ile tazminat davası açılmış ise de Adana CBS Uzlaştırma Bürosundan gelen yazı cevabına göre Mahkememiz davacısı ve dava dışı ...'ın söz konusu trafik kazasından kaynaklı olarak uzlaştıkları, her ne kadar davacı vekilince sadece araçtaki hasardan kaynaklı uzlaşıldığı belirtilmiş ise de uzlaşma teklifinde Mahkememiz davacısının bu kazadan kaynaklı maddi hasarının ve vücudunda meydana gelen hasarlar oluştuğu beyan edilerek dava dışı ... dan 2.000,00 TL tazminat talep edilmiş ise de şüphelinin teklifi doğrultusunda 1.000,00 TL üzerinden uzlaşıldığı, söz konusu uzlaşmada Mahkememiz davacısının herhangi bir itirazı kayıt ileri sürmediği, bu kapsamda her ne kadar davacı ile dava dışı şahıs arasındaki uzlaşmanın KTK'nın 111....
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece; “...davalının ölünceye kadar bakma akdinin düzenlenmesinden önce de bakım alacaklısı ... ile aynı evde yaşadığı, dolayısıyla davalının ...’e baktığı, akit düzenlendikten sonra da bakmayı sürdürdüğü, ancak davalının eşinin kanser hastalığına yakalanması üzerine eşinin tedavisi ile ilgilenmesinden dolayı bakım borcunu yerine getiremediği hem davacı hem de davalı tanık ifadeleri ile sabittir. Bu durumda bakım borcunun yerine getirilmemesi davalının kusurundan kaynaklı bir husus olmayıp, mücbir sebebe dayalıdır. Böylesi durumlarda, TBK 617/2. maddesi uyarınca bakım alacaklısına irat tahsis edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, davacı yargılama aşamasında öldüğünden artık irat tahsisi de imkansız hale gelmiştir....
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : 1) Davacı tarafından, dava konusu olayın yaşanmasında davalı idarelerden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının üzerine düşen koruma hizmetini yerine getirmemesinin de neden ve tesiri olduğu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da hizmet kusuru bulunduğu, bu idare yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddi yolunda hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir. 2) Davalı Adalet Bakanlığı tarafından, dava konusu olayda Mahkeme ve Savcılık tarafından yapılması gereken tüm hukuki işlemlerin gecikmeksizin ve eksiksiz olarak yerine getirildiği, idarelerinin herhangi bir ihmalinin ve kusurunun bulunmadığı, olay tarihi dikkate alınarak Mahkeme kararının geç uygulanması nedeniyle ortaya çıkan zarar nedeniyle idarelerine husumet yöneltilemeyeceği, davanın İçişleri Bakanlığının husumetiyle karara bağlanması gerektiği, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının zenginleşmeye sebebiyet verecek derecede yüksek olduğu ileri sürülmektedir...
ın sözleşmeye dayalı olarak davalıdan zarar talep edemeyeceği husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla davacı ... tarafından davalı aleyhine açılan sözleşmeden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı ......
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. 253/19. bendinde ise "... Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır." hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır....