Bilindiği gibi, görev kusuru, daha çok kamu görevlisinin görevinden ayrılamayan kişisel kusuru olarak kendini gösterir. Bu kişisel kusur, görev içinde ve dolayısıyla idarenin ajanına yüklediği ödev yetki ve araçlarla işlenmektedir. Kişisel kusurda ise; kamu görevlisinin eyleminde açıkça ve kolayca görevinden ayrılabilen tasarruf ve hatalar görülür. Bir başka deyişle, kişisel kusurda idare nam ve hesabına hareket eden bir kamu görevlisinin idareye atıf ve izafe olunacak yerde, doğrudan doğruya kendi şahsına isnat olunan ve kişisel sorumluluğunu intaç eden hukuka aykırı eylem ve işlemleri belirgindir ve burada kamu görevlisi zarar doğurucu eylemini kamusal görevin yerine getirilmesi saiki ile ancak salt kişisel kusuru ile işlemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/60 Esas, 2008/119 Karar sayılı ilamı ile kıyı kenar çizgisinde kalan kısmın tapudan terkini ile birlikte kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata hükmedildiği, dolayısıyla davacının bu kısım açısından zararının tazmin edildiği, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminata hükmedilmesi karşısında davacının 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci maddesine dayalı tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklı zararından söz edilemeyeceği, kamulaştırmasız el atma ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat taleplerinin her ne kadar hukuki sebepleri ayrı ise de 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat talebi açısından oluşan zararın başka şekilde giderilmemiş olması gerekmekte olduğu, davacının munzam zarara ilişkin olarak açmış olduğu dava da Üsküdar 2....
Dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; tapu memurlarının eylemi ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının mevcut olduğu kanaatiyle davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı, ihbar olunanlar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun istinaf etme hakları bulunmadığından reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı bir zarar söz konusu olmadığı gerekçesi ile TMK'nın 1007.maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nun 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 17/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-TL tazminat istemiyle dava açmıştır. Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; tapunun haksız iptali nedeniyle 198.150,00.TL tazminatın dava tarihi olan 22/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ...den alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, davacı tarafın kazanç ve kâr kaybına ilişkin 60,000.-TL maddi tazminat talebinin de reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı ...'...
bendinde tasarruf hakkını yasaklayan şerhlerden ihtiyatî tedbir için mahkeme kararı veya yazısı arandığının belirtildiği, eldeki dosyada taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için mahkemece Tapu Müdürlüğüne yazılan bir müzekkere bulunmadığı, uğranılan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı olmadığı anlaşılmakla; bu hali ile eldeki davada TMK'nın 1007. maddesinin yasal koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Maddesine dayalı , Tapu sicilinin hatalı tutulmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacıların da hissedarı olduğu taşınmaz tapu kaydının orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar ormanların özel mülkiyete konu olması mümkün değil ise de, tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu (bakz. Y. 20....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/972 Esas KARAR NO : 2021/1162 DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) DAVA TARİHİ : 20/12/2021 KARAR TARİHİ : 23/12/2021 Yukarıda tarafları yazılan ve mahkememizin yukarıdaki Esasına kaydı yapılan dosyanın incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili, mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; KONU :Fazlaya ilişkin dava ve alacak haklarımız saklı kalmak kaydı ile; müvekkili ...'...
Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, hukuk ve ceza davalarında yapılan incelemeler sonucunda satış işleminde kullanılan vekaletnamelerdeki imzaların tapu maliklerinin eli ürünü olmadığı, ancak, vekâletnamedeki fotoğrafların tapu maliklerine ait olup yardımcı bilgisayar programları kullanılmak suretiyle başka belgelerden elde edildikleri anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nın 38. maddesi “Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücû edilmek kaydıyla, Devletçe tazmin edilir.” hükmünü içermektedir. Yine aynı Kanunun 1007. maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddelerde düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, muhtar, nüfus veya tapu müdürü ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir....
Tapu sicil işleminin tutulmasından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazminine karar verilmesini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00.-TL'nin kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, tapu kaydı üzerinde ve taşınmazın beyanlar hanesinde kütükte kalan "39342,00 m2 kısımda yüzölçüm hatası nedeniyle fazlalık olduğunu, bu fazlalığın; Tapu beyanlar hanesinde gösterildiğini, aynı zamanda bu fazlalığın, 24/12/2012 tarih ve 17650 yevmiye nolu resmi satış senedi üzerinde de gösterilerek imza altına alındığını, davacının kötü niyetli olduğunu, bilerek, isteyerek taşınmazı satın aldığını, illiyet bağının kesildiğini ve zamanaşımı ve husumet itirazlarının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İcra müdürlüğünün 2018/2355 talimat sayılı dosyasına kıymet takdiri ve satış işlemleri için 7.800.00 TL bedelin yatırıldığı, talimat icra dairesince kıymet takdirinin yapıldığı, taşınmazın açık artırma ile satış ilanının da yapıldığı, ancak satış tarihinden önce Küçükçekmece Tapu müdürlüğünce kişinin kimlik bilgilerinin takbis sistemine girilmesi sırasında dava konusu taşınmazın T.C nolu Fatih Yılmaz adına sehven girildiği, taşınmazın gerçek tapu malikinin T.C.nolu Fatih Yılmaz olduğunun bildirilmesi üzerine davacı vekili tarafından tazminat talep hakları saklı tutularak satış talebinden vazgeçildiği ve icra müdürlüğünce talep doğrultusunda satışın düşürüldüğü, davacı tarafından takbis bilgilerinin yanlış girilmesi sonucu tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı olarak yapmış olduğu satış masraflarına ilişkin zararın giderilmesi istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır....