Davacı, davalılar tarafından Vizyon isimli gazetenin 04/05/2010 günlü sayısında yayınlanan haberin gerçeğe aykırı olduğunu, yapmadığı bir eylemle suclandığını, yayının kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulmaların istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece; haberin veriliş şeklinin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu, olayın gerçekten olmuş gibi haber yapıldığını, yayının davacının kişilik haklarını ihlal edici mahiyette olduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir....
Davaya konu olayda; yerel mahkemece ilk olarak davalının davacıya karşı, evli oldukları sürede eşi ile birlikte olduğu, evliliğinin bu nedenle sona erdiği gerekçesiyle manevi tazminat davası açıldığı ve davanın reddedildiği, açılan boşanma davasında boşanma sebebi olarak ileri sürülen sebeplerden hiçbirinin davacı ... ...la ilgili olmadığı, ayrıca basında yer alan haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı içerdiği gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davalı tarafından davacı aleyhine açılan manevi tazminat talebinin reddine dair kararın Yargıtay temyiz incelemesi sonucu davalı ... lehine bozulduğu, davalı ... ve eşi arasında devam eden boşanma davasında davalının da eşine yönelik tazminat taleplerini içerir karşı dava açtığı ve davacı-karşı davalı kocanın bu davaya konu olan ilişkisinden dolayı da evliliğin sona ermesinde kusurlu bulunduğu ve manevi tazminat ödemesine karar verildiği, anlaşılmaktadır....
Mahkemece; davalı tarafın böyle bir görüşmenin yapıldığını ispatlayamadığı, varlığı ispat edilemeyen bir görüşmeden bahsedilerek, davacı vakıf tarafından devreye girildiği ve para teklif edildiği iddiasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiştir. Anayasa'nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün getirdiği ayrıcalıklar sınırsız olmayıp basın özgürlüğünün özel hukuk alanındaki sınırı Medeni Yasa'nın 24 ve yayın tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 49. maddelerinde anlamını bulan kişilik haklarının korunmasına ilişkin düzenlemelerdir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ileri sürülen maddi vakıaların kişilik haklarına saldırı olarak nitelendirelemeyeceğini, müvekkili adına tescilli taşınmaz ile ilgili anlatımların bu davaya neden olmasının abesle iştigal olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek herhangi bir beyanın mevcut olmadığı, bu nedenle manevi tazminat talebi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/04/2014 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı ve davalı vekili dair verilen 13/05/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı; davalının, .........
Mahkemece, davalının dilekçe metninde kullanmış olduğu ifadelerin davacının kişilik hakkına saldırı içerdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TBK 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir....
KIŞILIK HAKLARINA SALDIRIMANEVI TAZMINATDINI INANÇLARA SAYGI "İçtihat Metni"Davacı Erol vekili Avukat Soysal tarafından, davalı Merkez A…… Televizyon Prodüksiyon A.Ş. aleyhine 03/02/2003 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/12/2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı şirkete ait televizyon kanalında yayınlanan "Z……" adlı dizide davacının anne ve babasının mezarları başında lanetler okuyan bir kadının görüntüsüne yer verildiğini, mezarların dizide kullanılması için izin alınmadığını, bu durumun davacının manevi değerlerini rencide ettiğini ileri sürmüştür....
Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresi içinde de davacının, diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanmamıştır. Davalı tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarıda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkek boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olsa da boşanmaya sebep olan fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Mahkemece kabul edilen ve davacı kadın tarafından da temyiz edilmeyen kusur durumuna göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda “Aile sorumluluklarını yerine getirmeyen , eşine ve çocuğuna yeterli zaman ayırmayan ” davalı erkek ağır kusurludur. Ne var ki mahkemece belirlenen bu kusur tek başına davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebi ile manevi tazminata hükmedilebilmesi için, boşanmaya sebep olan olayların tazminat talep eden tarafın, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir (TMK m. 174/2)....