Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, davacıların kira sözleşmesini okuyarak ve özgür iradeleriyle imzaladıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, kira sözleşmesinin iptali davasına bakmanın sulh hukuk Mahkemesinin görevi olduğu gerekçesiyle görevsizlki kararı verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. HUMK'nun 2/1.maddesinde "İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 inci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yakut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunları karşılık açılan davalar" da Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlanmıştır. Fesih davasında başlangıçta geçerli olarak yapılan bir kira 2010/1445-11767 sözleşmesinin sonradan ortaya çıkan nedenlerden dolayı feshedilmesi talep edilmesine rağmen, iptal davacında yapılan kira sözleşmesinin geçerli olmadığı, batıl oluduğu ileri sürülmektedir....

    Mahkemece; davalının ... ... ve Ortakları Kollektif şirketi olduğu gözetilerek, uyuşmazlığın kira ve işletme sözleşmesinin bir tarafının işletmesinden doğmuş olduğu ve talebin Türk Ticaret Kanununa göre ticari işe dayalı olduğu dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmiştir. HUMK'nun 8.maddesinin 11/1.fıkrasında; kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ile bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. Dava, HUMK.'nun 8.maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinin değerine bakılmaksızın bakmakla görevli bulunduğu kira tesbit davası olmakla, davaya bakmakla Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....

      HUMK 8/2 fıkrasında değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kalacağı belirtilmiştir. 2886 sayılı Yasa’nın 64. maddesi, kiralama sürelerine ilişkin sınırlamalar getirmiştir. Azami kira süresi 10 yılla sınırlı tutulmuş, turistik tesis kurulacak yerler ve turistik tesisler bu süreden ayrık bırakılmış, 3 yılı aşan kiraya verme işleri belli makam ve organların iznine tabi kılınmış, bu konuda özel idare ve belediyeler, kendi özel kanunlarında öngörülen organların denetimine bırakılmıştır. Bu sürelere uyulmadan ve aşan kira sözleşmelerinin, aşan bölümü bakımından geçersizliği yargı uygulamalarında kabul edilen bir olgudur. Bu kabul 2886 sayılı Yasa düzenlemesinin kamu düzeni ile ilgili bulunduğu gerekçesine dayalıdır....

        Tüm bu açıklamalar ışığında, davacı kiracının da kira tespit davası açmakta hakkı ve hukuki yararının bulunduğu kabul edilmek gerekir HUMK. mad. 8/11-1 'e göre: "kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davalarına, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık açılacak davalara" Sulh Mahkemeleri bakmakla görevli kılınmıştır. Öyle ise mahkemece, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.05. 2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Davalı vekili, mecurun vakıf taşınmazı olması nedeniyle 5737 sayılı yasaya tabi olduğu ve kira süresi sonunda sözleşmenin kendiliğinden yanilenmeyeceği böylece davacının mecuru tahliyesinin gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, vakıf taşınmazlarının kira sözleşmelerinde de 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun uygulanacağı, davacının kiracılık sıfatının sözleşme sonunda sona ermiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK'nun 8/2 fıkrasında değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içinde kalacağı belirtilmiştir. Kiracılığın tespiti ve muarazanın önlenmesi davası bunlar arasında sayılmamaıştır. Bu durumda görevli mahkemeyi belirlemede davanın değeri, bu bağlamda bir yıllık kira bedeli esas alınır....

            Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü : KARAR HUMK’nun 440/III-2 maddesine göre, aynı yasanın 8. maddesinde gösterilen davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin kararlara (8 inci maddenin II numaralı fıkrasının 6 nolu bendindeki davalar, bu fıkranın (1) numaralı bendindeki hüküm saklı kalmak koşuluyla; kira sözleşmesine dayanan tahliye ve akdin feshi davaları ile bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara (Kat Mülkiyeti Kanunundan doğan davalar hariç) karşı karar düzeltme yoluna başvuru olanağı yoktur . Somut olayda da; mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin temyizi üzerine kararın 1....

              Dava işyeri sigortası poliçesi kapsamındaki işyerinde meydana gelen hasar sebebi ile dava dışı sigortalısına ödenen tazminat bedelinin rücuen tahsili talebine ilişkindir. 1-Davacı, sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir....

                tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan kasko sigorta sözleşmesine dayanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu kaza 13.03.2011 tarihinde gerçekleşmiş, davacının sigortalısı dava dışı Menderes Demir'e davalı aracın trafik sigortacısı tarafından 25.05.2011 tarihinde 20.000 TL tazminat bedeli ödenmiştir. Buna rağmen dava dışı kasko sigortalısı kendi kasko sigortacısından da 24.08.2011 ve 19.10.2011 tarihlerinde ödeme alıp davacı kasko sigortacısı aleyhine sebepsiz zenginleşmiştir. Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK.nin 1472 (6762 sayılı TTK.nin 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuen tahsili isteminden ibarettir....

                  Nitekim somut olayda davalı müteahhide karşı hem haksız eylem, hem de kira sözleşmesine, davalı operatöre karşı ise haksız eyleme dayalı olarak rücu talebinde bulunulmuştur. Gerek kira sözleşmesinde gerekse taşeronluk sözleşmesinde davalı şirketin iş makinası zararından sorumlu olmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. TBK'nın 334. maddesi gereğince kiracı sözleşme süresi sonunda kiralananı ne durumda aldı ise o durumda geri vermekle yükümlüdür. O halde mahkemece davacının rucü talebinin kira sözleşmesine aykırılık ve haksız eylem sorumluluğu kapsamında değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, kendi içinde çelişki taşıyan bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Asliye Hukuk Mahkemesi de,davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan HMUK'nun8.maddesi gereğince kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye akdin feshi davaları ile bu davalarla birlikte kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağı, 6100 Sayılı HMK'nun 4.maddesinde de aynı yönde düzenleme bulunduğu davacının açıkça temerrüt nedeniyle tahliye talebinde bulunduğu mülkiyet hakkına dayalı bir ../... -2- 2012/5420 2102/11536 talebinin bulunmadığı bu nedenle davaya Sulh Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiğinden karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında yazılı veya sözlü kira sözleşmesi olduğunun kanıtlanamamasına göre uyuşmazlığın dava değerine Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21 ve 22. (HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Niğde 2....

                      UYAP Entegrasyonu