Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda davacının bağımsız bölümünün üstünde bulunan terasta anataşınmazın bütün bağımsız bölüm malikleri tarafından kullanılan imbisat deposunun bulunduğu, bu depodan bağlantıların davacının bağımsız bölümünden geçtiği, depo kapağının bulunduğu yerden davacının bağımsız bölümünün zarar gördüğü, dosya içerisinde bulunan ceza davasına ilişkin dosyada davacının imbisat deposunun borusunu kesmesi sebebiyle mala zarar vermekten hakkında 30/10/2009 suç tarihli dava açıldığı ve davacının mahkum olduğu, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/5 D.İş. sayılı dosyasıyla 21/01/2011 tarihinde davacının bağımsız bölümünde oluşan zararın tespiti doğrultusunda keşif ve akabinde rapor düzenlendiği, mahkemece de bilirkişi raporu alındığı anlaşılmaktadır. Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince ortak tesislerden kaynaklanan zararlardan, zarar görenin kusurunun bulunmaması halinde bütün bağımsız bölüm malikleri sorumludur....

    Mahkemece, davacının maddi tazminat isteminin reddine ( 01/09/2004 -01/10/2004 tarihleri arasında 528,00 TL gecici iş göremezlik ödeneği ödenmiştir.Adli Tıp kurumu Kararında davacının iyileşme süresinin 18 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş ise de davacının tedavisi 01/09/2004-01/10/2004 tarihleri arasında devam etmiş ve daha sonra çalışmaya başlamıştır.Adli Tıp Kurumu kararı esas alındığından ise gecici iş göremezlik ödeneği miktarı aynı dönem zararından büyük olduğundan karşılanmış olduğu gerekçesiyle), 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 46/1 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54.maddesine göre bedensel zarara uğrayan kişi tamamen veya kısmen çalışamamasından kaynaklanan zararını isteyebilir. Sigortalının bedensel zarar sonucu işgücü kaybı geçici veya sürekli olabilir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2015/943 Esas KARAR NO : 2022/229 DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) DAVA TARİHİ : 24/12/2015 KARAR TARİHİ : 22/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının ----davalı ---- araç ile ------sevk ve idaresinde ---- plakalı aracın çarpması ve sonra da yaya olan davacının --- sonucu yaralanmış ve sakat kaldığını, kaza sebebiyle--------- dosyasından ceza ----yapıldığını, kaza sonrası davacının -----tedavi gördüğünü, kazada davacının bir kusurunu bulunmadığını bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiğini, kaza sonrası tedavi gördüğünü iş göremezlik ve kalıcı sakatlık dolayısı ile meslekte kazanma gücünü kaybettiğini gelir kaybı yaşadığını bu nedenlerle maddi zararlarının tazminini dava ve talep ettiği görülmüştür....

        Mahkemece, davacının maluliyetinin bulunmaması nedeniyle maddi tazminat isteminin reddine, davacı yararına 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. İş kazalarından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe ... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, mahkemece, davacı sigortalının dava konusu iş kazası nedeniyle bir süre çalışamadığı, davacının istirahatli kaldığı bu süreler bakımından ücret kaybının doğduğu hususu göz ardı edilerek neticeye varıldığı anlaşılmaktadır. Sigortalıya, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle geçici iş göremez durumda bulunduğu sürece, Kurum tarafından 5510 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca geçici iş göremezlik ödeneği ödenir. Bu ödenek iş kazalarında olay, meslek hastalığında da tedavinin başladığı tarihten itibaren çalışmaz durumda kaldığı (raporlu olduğu) sürece ödenir....

          Bu işlemin öğrenilmesinden sonra davacı mahkemeye sunduğu 27.10.2009 tarihli dilekçesinde mülkiyet aktarımı isteminden vazgeçerek taşınmaz değerinin tazminat olarak davalılardan tahsili talebinde bulunmuştur. Yapılan bu işlemin dayanağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 186. maddesidir. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca davanın açılmasından sonra iki taraftan birinin müddeabihi üçüncü bir kişiye temlik etmesi halinde diğer tarafa seçimlik hak tanınmıştır. Bunlardan ilki temellük edene (yeni malike) karşı davayı ayın davası olarak devam ettirmek, ikincisi ise davalıya karşı açılan davayı zarar ve ziyan (tazminat) davası olarak sürdürmektir. Davanın geldiği aşamaya ve davacının 27.10.2009 tarihli dilekçesine bakılırsa davacının Hukuku Usulü Muhakemeleri Kanununun 186. maddesindeki seçeneklerden ikincisini kullandığı, yani açılan davaya zarar ve ziyan (tazminat) davası olarak devam etme iradesini mahkemeye bildirdiği görülmektedir....

            Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.” Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz....

            G E R E K Ç E Uyuşmazlık, mala zarar vermekten kaynaklanan haksız eylem nedeniyle maddi tazminat isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bilindiği üzere; 6098 Sayılı TBK'nun 49 Maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.6098 Sayılı TBK 50/1 maddesine göre zarar gören zararını ve zarar görenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine, 6098 Sayılı TBK'nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemesince verilen kararlar hukuk hakimi bakımından bağlayıcı değildir....

            Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat, ceza vermekten vazgeçilmesine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanık ... hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara yönelik itirazın itiraz merciince incelendiği belirlenerek yapılan incelemede; 1) Sanık ... için mala zarar verme ve ...'a karşı yaralama, sanık ... için mala zarar verme ve ...'a karşı yaralama, sanık ... için mala zarar verme ve sanık ...'a karşı yaralama suçlarından verilen beraat hükümleri ile sanık ... için ...'a karşı yaralama ve sanık ... için ...'...

                Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır. Komşuluk hukuku kurallarına aykırı yapılar hakkında taşkın yapılara ilişkin hükümler uygulanır.” Bir kimsenin kendi taşınmazında yaptığı hafriyat veya inşaat nedeniyle komşusunun taşınmazına bir zarar vermiş veya onu zarara maruz bırakmışsa, bu zararın hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığını aramaya gerek yoktur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra varsa davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz....

                UYAP Entegrasyonu