Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir Trafik kazalarında sürücü kusurlarının olayın oluşuna uygun olarak belirlenmesi gerekir. Hükme esas alınan 10.11.2009 tarihli bilirkişi raporunda, davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsünün % 60, davacı taraf sürücüsü ...'ın ise % 40 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Aynı olayla ilgili olarak mahkemece daha önce alınan 27.02.2009 günlü bilirkişi raporunda da tüm kusurun davacı taraf sürücüsü ...'da olduğu bildirilmiş olup, bilirkişi raporları arasında çelişki ortaya çıkmıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, İTÜ Trafik Kürsüsünden veya Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi heyetinden kusura ilişkin olarak önceki raporlar arasındaki çelişki giderilecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınıp, sonucuna uygun karar vermekten ibarettir....

    Dosya içeriğine göre davalının işyerinde forklift şoförü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, 29.05.2008 tarihinde lokasyonda toplama yaparken taşıdığı ürüne zarar vermekten uyarı verildiği ve 31.07.2009 tarihinde de aynı eylemi tekrarlayarak zarara neden olduğu gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacının dikkatsizliği sonucu zarara neden olan davranışları iş akışını bozucu niteliktedir. Artık işverenden iş ilişkisini devam ettirmesi normal ölçülerde beklenemez. Fesih geçerli nedene dayanmaktadır. Davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir....

      Davacı her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de haksız eylem sonucu sadece binanın ortak alanında ve yapısal alanda maddi zarar oluştuğu, davacının olay nedeniyle bedensel bir zararının olmadığı, manevi olarak da bir zararının olmadığı anlaşılmakla sadece maddi zarar oluşumu nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden koşulları bulunmayan manevi tazminat isteminin reddine dair karar vermek gerekmiştir." şeklinde karar verilmiştir....

      Davacı her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de haksız eylem sonucu sadece binanın ortak alanında ve yapısal alanda maddi zarar oluştuğu, davacının olay nedeniyle bedensel bir zararının olmadığı, manevi olarak da bir zararının olmadığı anlaşılmakla sadece maddi zarar oluşumu nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden koşulları bulunmayan manevi tazminat isteminin reddine" şeklinde karar verilmiştir....

      Maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, Kanunun 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirilmesi ve tazminat davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. TMK’nın 738. maddesiyle, 737. maddeye benzer daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre "Malik, kazı ve yapı yaparken komşu taşınmazlara, onların topraklarını sarsmak veya tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorundadır....

      Noterliği’ nden 05264 yevmiye numarası ile ihtarname keşide edilerek davacıların zor durumda olduğu ve zararların giderilmesi gerektiği bildirildiğini, 09.03.2016 tarihinde ulaşan tebligata rağmen herhangi bir adım atılmadığını, davacıların komşu parselde yeterli inceleme ve kontrolleri gerçekleşmemiş inşaat yüzünden zarar gördüğünü, zor şartlarda evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını, Medeni Kanun md. 683, 738 ve 730. maddesi hükümlerine göre durumun eski hale getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava etme hakkı bulunduğunu, taşınmaz maliki kazı veya yapı yaparken, komşu taşınmazlara; onların topraklarını sarsmak, tehlikeye düşürmek, üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmak zorunda olduğunu aksine davranışlarda oluşan zarar, zarar veren tarafından karşılanması gerektiğini, zarar verenin gerekli önlemleri almaya zorlanacağını, gerekirse kazı ve yapı çalışması durdurulacağını, davalıların, müvekkillerinin taşınmazlarına zarar vermek...

      Sigorta İtiraz Hakem Heyetince, davalının itirazının reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir....

        Mahkemece, maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının %65,00 olduğu, mahkemece bilirkişi kusur raporu alınmadan aynı olaya ilişkin ceza dava dosyasında yaptırılan kusur incelemesinin hükme esas alındığı anlaşılmaktadır. İş kazalarında olay, İş Hukuku ve sosyal güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş aktinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur....

          No:23 D.10'da bulunan dubleks daire için 14/02/2013 günü alım satım ön anlaşmasını imzaladıkları, sözleşmenin 5. maddesinde alıcının ve satıcının %3'er komisyon ödeyeceği, 6. maddesinde ise anlaşmazlık halinde haksız olan tarafın diğer tarafın maruz kalacağı zarar ve ziyanı ödemekle yükümlü olduğunun kararlaştırıldığını, davalıların kendilerinden kaynaklanan nedenlerle taşınmazı almaktan vazgeçtiklerini bu nedenle alıcıdan ve satıcıdan talep edebileceği %3'er komisyonun (taşınmaz değeri olan 94.000,00 TL üzerinden 5.640,00 TL) tahsili için ... 5....

            Yapılacak iş, ibranameyi veren işçinin, ibranamenin verildiği tarihteki veriler esas alınarak, gerçek zararını saptamak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık ibraname ile alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığı denetlenmek, açık oransızlığın bulunmadığının tespiti halinde, geçerli bir ibranamenin söz konusu olduğunun kabulü ile maddi tazminat talebinin tümden reddine karar vermek, açık oransızlığın bulunması durumunda ise ibranameyi "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak, ödeme yapılan tarihe göre zararın karşılandığı oranda indirim yapmak, daha sonra kalan miktara hükmetmek, bütün bu maddi zarar hesaplamalarında davaya konu iş kazası nedeniyle davacıya kesin olarak ne miktarda geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini kurumdan sormak, hesaplamada kurumca bildirilen bu kesin miktarı dikkate almak ve sonuca göre bir karar vermekten ibarettir....

              UYAP Entegrasyonu