-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının irsen paydaşı olduğu çaplı taşınmaza davalının haksız ve taşkın bina yapmak suretiyle müdahalesi saptandığı, haricen satanlar İsmail ve Osman'ın kişisel hak sahibi murislerinin başka mirasçıları da olduğundan harici satışa değer verilemiyeceği, taşkın yapı bakımından TMK. 725. maddesinin koşullarının gerçekleşmediği, haksız inşaat bakımından da temliken tescilin savunma yoluyla ileri sürülemeyeceği, ancak müstakil bir davaya konu edilebileceği gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğuna göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.228.50.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun....
Davacı tarafın ecrimisil talebi kapsamında yapılan değerlendirmede ise, bilindiği üzere haksız işgal tazminatı, diğer bir deyişle ecrimisil, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08/03/1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır....
CEVAP Davalı, dava konusu taşınmazın bitişiğinde bulunan 83 parsel sayılı taşınmazın babasına ait olduğunu, duvarın da onun zamanında çevrildiğini, kendisinin bu duvarın sınırları içerisinde kalan bölüme iyi niyetli olarak inşaat yaptığını, duvarı geri çekmek suretiyle işgali sona erdirmeyi kabul ettiğini, inşaat nedeniyle oluşan işgalden dolayı uzlaşmak istediğini, davacı Hazinenin arazisine taşan kısmın bedelini ödemek veya kendi arazisinden bu yüzölçümdeki kısmın ifraz edilip davacıya temlik edilmesi sureti ile temliken tescil talebinde bulunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesince, dava konusu taşınmaza davalının hiç bir haklı nedene dayanmaksızın haksız müdahalede bulunduğunun keşfen saptandığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile müdahalenin men’ine, taşkın yapının kal’ine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF 1. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 2....
Asıl dava TMK'nun 725. maddesi uyarınca temliken tescil nedeniyle tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup dava değeri taşırılan kısmın dava tarihi itibariyle değeridir. Somut olayda mahkemece yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın keşfen saptanan değeri üzerinden harç tamamlanmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca eksik harcın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karşı dava mülkiyet hakkına dayalı taşkın inşaat nedeniyle el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemine ilişkindir. Müdahalenin men'i davalarında dava değeri 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca el atılan yerin değeridir....
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir....
(Objektif koşul) c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; 5312 sayılı parselin maliki davalı ..'nun inşaatı yaptığı sırada elatmanın önlenmesini isteyen davacı maliki olduğu .. sayılı parsele, 28.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda .. harfi ile gösterilen 2,59 m2 tecavüzlü inşaat yaptığı anlaşılmaktadır....
Somut uyuşmazlıkta; davacı, davalıların bayisi tarafından yapılan taşkın inşaat nedeniyle elatmanın önlenmesi ve kal talebi yanında davalılara ait binanın tecavüzlü kısmının ifrazı ile bedeli karşılığında davalılar adına tescilini de istemiştir. Belediye Başkanlığından alınan cevabi yazıya göre, 37 ada 77 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilmiş olan binanın, 37 ada 78 sayılı parsele taşkın bulunan 38,05 m2 lik kısmının bu parselden ifraz edilerek davalıların taşınmaz ile tevhidinde 3194 sayılı İmar Kanunun hükümlerine göre herhangi bir sakınca bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacının talebi doğrultusunda 37 ada 78 sayılı parsele taşkın bulunan 38,05 m2 lik bölümünün bu parselden ifrazı ve davalıların taşınmazı ile tevhit edilmek suretiyle tescili yönünde hüküm kurulmalıdır....
Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir....
Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....