Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Somut olayda; yukarıda değinilen ilkelere göre çapa bağlı taşınmaza inşaat yaparken gerekli özeni göstermeyen davalı-karşı davacının iyiniyetli olduğundan söz edilemez. Sübjektif koşul gerçekleşmediğinden diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştılmasına da gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki dosya içerisindeki inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre söz konusu yapı yarı açık depo olup kalıcı nitelikte bir yapı niteliğinde olmadığından temliken tescile konu edilemez....

    Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı haksız yapılanma sebebiyle temliken tescil isteklerinin müstakil bir davaya konu olması gerektiği halde, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesinden kaynaklanan taşkın yapı müstakilen temliken tescil davasına konu edilebileceği gibi taşkın inşaatı yapan kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesi davasında savunma yoluyla da talepte bulunulması olanaklıdır. Eldeki dosyada, davalı savunma yoluyla temliken tescile ilişkin talebini bildirmiş olmasına karşın, mahkemece bu istek üzerinde durulmamış, koşulların oluşup oluşmadığının belirlenmesi için araştırma ve inceleme yapılmamış ve taleple ilgili olumlu veya olumsuz bir karar oluşturulmamış olması yerinde değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat DURUŞMA İSTEMLİDİR K A R A R Asıl dava, 1985 yılından itibaren kullandığı tarlaya ekmiş olduğu mahsulü davalıların biçmesinden, haksız fiilden kaynaklanan 15.000 TL tazminatın faizi ile davalılardan tahsili isteği, birleşen dava ise davacının kullanımındaki tarlaya davalıların haksız elatmalarının önlenmesi isteğine ilişkin olup 13.11.2008 tarihli yargılama oturumunda davacı tarafından davadaki istek gerek ağaçlarının kesip götürülmesi gerekse tarlasının haksız ekilmesinden kaynaklanan ve bu şekilde oluşan zararın faizi ile birlikte tahsili, başka anlatımla tazminat olarak açıklandığına, mahkeme tarafından da asıl dava tazminat davası, birleşen dava ise haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat ve elatmanın önlenmesi davası olarak nitelendirildiğine...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.03.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal veya tazminat istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 08.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım, bu istem kabul edilmediği taktirde taşkın yapı mülkiyetinin bedeli karşılığında davacı yana verilmesi istemine ilişkindir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin reddine, taşkın yapı bedeli 11.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline dair verilen karar Yargıtay 4....

          "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacı, iştirak halinde maliki olduğu 1761 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafça taşkın inşaat yapıldığını, taşkın inşaatın taşınmaz üzerinde bulunan binada göçük meydana getirdiğini, bu sebeple binada oturan kiracıların tahliye edilmek zorunda kalındığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, eski hale iade ile binada meydana gelen hasar ve kira geliri kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.TL maddi tazminatın tahsili istemlerinde bulunmuştur. Davalı, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, inşaatın yasal mevzuata uygun olarak yapıldığını, temliken tescil istediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur....

            (Objektif koşul) c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir. d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Arsasına taşılan ve bu nedenle taşkın yapıdan zarar gören komşu, zamanında ve geçerli olarak itiraz etmişse, artık “iyi niyet” ve “halin icabı” koşullarının bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda, taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinden (tapu iptal ve tescil) yoksundur. Bu halde arsasına taşılan komşu, taşkın yapının kaldırılmasını her zaman sağlayabilir. Ancak itirazın yapılmaması, taşkın yapıya rıza göstermek anlamına gelmez. Nitekim susma bir hukuki işlem de değildir. Sınır taşkınlığının bilinmemesi nedeniyle itirazda bulunmamak, hiçbir zaman komşu arsa sahibi aleyhine sonuç doğurmaz....

            Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu, eşyaya bağlı bir borç olduğundan, inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda, taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir....

              Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu, eşyaya bağlı bir borç olduğundan, inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda, taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir. Asıl dava elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil; karşı dava ise temliken tescil talebine ilişkindir....

              Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davalı ... vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava dilekçesinde, davacıya ait 52 parsel sayılı taşınmaza davalıların taşkın inşaat yapmak suretiyle müdahalede bulundukları açıklanarak, haksız elatmanın önlenmesi ile yapıların taşkın bölümlerinin kal’i istenmiş, davalılar davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan ... vekilinin istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiş, davalı ... vekili temyiz talebinde bulunmuştur....

                tecavüzlü olduğu belirlenmiş ve bu hususun tapuya işlendiğinden bahisle davalının söz konusu taşınmaza haksız el atmasının önlenmesine, müvekkilimizin parseline haksız olarak inşa edilen taşkın yapının yıkımına karar verilmesini ve ayrıca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu