Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1) Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçuna ilişkin olarak kurulan hükme yönelik incelemede, Eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 2) Tazminata ilişkin olarak kurulan hükme yönelik incelemede, İcra dosyasından borçluya gönderilen ödeme emrinin 18.06.2008 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle yapılan icra takibinin birinci haciz ihbarnamesine itiraz tarihinde kesinleşmediği anlaşılmakla, ihtiyati haciz kararına istinaden gönderilen birinci haciz ihbarnamesine 11.06.2008 tarihinde verilen cevabının gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmayacağı, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu ile birlikte İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca talep edilen tazminat isteminin haksız fiile dayalı bir tazminat olduğu, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2021 NUMARASI : 2021/246 ESAS 2021/406 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haciz İhbarına Karşı Yalan Beyanda Bulunma Nedeniyle) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/66 D.İş Esas ve 2018/67 D.İş Karar sayılı ilamı uyarınca Kayıhan Yapı San ve Tic Ltd Şti ve Scon Yapı İnşaat Ltd Şti (Kayıhan-Scon Adi Ortaklığı) adına yapılacak ödemelerin yapılabilmesi için tevdii mahalli olarak davalı bankanın Kayseri Adliye Sarayı Şubesinin belirlendiğini, Kayseri 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, sahtecilik, yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığa yüklenen hırsızlık, sahtecilik ve yalan beyanda bulunma suçlarının gerektirdiği cezaların, türü ve süresine göre 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının, suç tarihi olan 21.03.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz talepleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddede düzenlenen suçta, fail, sadece kimliği hakkında yalan beyanda bulunmamakta, aynı zamanda başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermek suretiyle iftira suçunu işlemektedir. Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suretiyle gerçek bir kişiye ait olmayıp, tamamen uydurma bilgiler veren fail hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması değil, TCK'nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşacaktır....
Hastanesi’ne gelip kendisini abisi... olarak tanıtıp hastaneye yatış yaptığı bu şekilde üzerine atılı resmi belgesi düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın tüm aşamalarda “bizzat kendisinin giderek diğer sanık doktorlara muayene olduğuna” ilişkin istikrarlı savunmaları ile üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmaksızın suçta kullanılan abisine ait sağlık karnesinin başkasına ait olduğunun görevlilerce basit bir denetim sonucunda kolaylıkla tespit edilmesinin mümkün olduğu, sanığın eyleminin aldatma özelliğinden yoksun olması nedeniyle hile boyutuna ulaşmadığı, ayrıca siroz hastası olan sanığın ağır ve muhakkak bir tehlikeden korumak amacıyla, başkasına ait sağlık karnesini kullandığının anlaşılması karşısında, unsurları itibariyle oluşmayan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan bu gerekçeyle verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir....
uyarınca talep edilen tazminat isteminin haksız fiile dayalı bir tazminat olduğu, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşmaması durumunda, ortada bir haksız fiil bulunmadığından tazminat isteminin de reddi gerektiğinin anlaşılması karşısında, bu gerekçe ile tazminat talebinin reddi kararı verilmesi gerekirken, tazminat koşullarının oluşmaması gerekçesiyle tazminat isteminin reddi kararı verilmiş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Şti.’ne 16.09.2010 tarihinde tebliğ edildiği, 89/1 haciz ihbarnamelerinin ise henüz takipler kesinleşmeden 21.09.2010 tarihinde üçüncü kişiye tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu haliyle yapılan icra takiplerinin birinci haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihlerinde kesinleşmediği anlaşılmakla, gönderilen birinci haciz ihbarnamelerine 27.09.2010 tarihinde verilen cevapların gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunu oluşturmayacağı, gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçu ile birlikte İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca talep edilen tazminat isteminin haksız fiile dayalı bir tazminat olduğu, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçunun oluşmaması durumunda, ortada bir haksız fiil bulunmadığından, tazminat istemlerinin de reddi gerektiğinden, asıl ve birleşen dosyalarda yazılı şekilde tazminatın kabulüne dair hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir. IV....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet 1-Gediz Asliye Ceza Mahkemesinin 05.03.2010 tarihli 2008/258 esas sayılı talimat yazısına istinaden Ümraniye 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, tanık sıfatıyla beyanının alınması için mağdur... adına davetiye çıkarıldığı, sanık ...'un olay tarihinde Ümraniye 2. Asliye Ceza Mahkemesine müracaat ederek kendisini ... olarak tanıttığı, beyanının alınması amacıyla celse açıldığı, kimlik tespiti sırasında memur tarafından sanıktan kimliğini ibraz etmesi istendiğinde sanığın kendisine ait kimliği ibraz etmesiyle gerçek kimliğinin anlaşıldığı ve bu şekilde sanığın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu işlediğinin iddia olunması, sanığın savunmasında suçlamayı kabul etmeyerek mağdur ...'ın arkadaşı olduğunu, evinin adliyeye yakın olması nedeniyle arkadaşı...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet 1- 5237 sayılı TCK'nun 206. maddesinde düzenlenen ve doktrinde "fikri sahtecilik" olarak adlandırılan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma" suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece kişinin (sanığın) beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise bu maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet Değişen suç vasfına göre sanığa yüklenen “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 25.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi...