- K A R A R - Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasındaki alım-satım sonucu malların teslim olunduğunu ve davalı tarafından kullanıldığını, borcunu ödemeyen davalı hakkında takip başlatıldığını ancak haksız olarak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkiline aralarındaki ticari alım-satım ilişkisini binaen müvekkiline gönderdiği boruların ayıplı olduğunu, boruları yenisiyle değiştirmek zorunda kaldıklarını, alım-satım sözleşmesinde davacı yanın borcunu ayıplı olarak ifa ettiğini, müvekkilinin işlerini geç teslim etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin zarara uğradığı bu nedenle müvekkilinin borçlu değil alacaklı olduğunu savunarak açılan davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir....
Dava, tacirler arası alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifaya dayalı alacak istemine ilişkindir. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7035 sayılı kanun İle değişik 35. maddesi uyarınca, ceza ve hukuk dairelerinin numaraları İle aralarındaki iş bölümünün belirlenmesine ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 06.07.2020 tarih 6102 sayılı kararı gereğince, Ticari nitelikteki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan her türlü davalar (ihtiyati haciz talebine ve ihtiyati hacze itiraza ilişkin davalar dâhil) sonunda verilen hüküm ve kararlara yönelik istinaf kanun yolu başvurularını İnceleme görevi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12,13,14 ve 43. Hukuk Dairesine verilmiştir....
Alışveriş Merkezi Dış Cephe Aydınlatma Projesi kapsamında kullanılmak üzere müvekkili şirketten 'Saha Montaj Adaptörü IP96' almış ve bu ürünleri bir proje kapmasında alışveriş merkezi cephesine montaj için kullandığını iddia ettiğini, davacı satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğu iddiasını e -posta göndererek müvekkiline bildirdiğini, müvekkili bu bildirim neticesinde herhangi bir tespit veya rapora gerek görmeksizin sırf taraflar arası devam eden ticari ilişkinin zarar görmemesi ve devam edebilmesi için ürünün ayıplı olup olmadığını kontrol dahi etmeksizin ve ayıba dair davacı yandan herhangi bir rapor dahi istemeksizin, salt davacının ayıplı iddiasına istinaden, davacının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri yenileriyle değiştirdiğini, ancak mahkemece davacının zararını hesaplarken ürünün ayıplı olmadığı değerlendirmemiş ürünün ayıplı olduğunu baştan kabul ederek karar tesis edildiğini, söz konusu kararın eksik ve hatalı incelemeler sonucunda oluştuğundan taraflarınca kabulünün mümkün...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece benimsenen kök ve iki ayrı ek rapora göre, taraflar arasındaki satım sözleşmesine göre, satım konusu bağımsız bölümlerin geç teslim edilmediği, bu nedenle davacının geç teslime dayalı kira parası zararının dayanağı olmadığı, ancak davalının eksik ve ayıplı imalatı nedeniyle davacının uğradığı zararın 223.756,91 TL olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur....
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; HMK'nun 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinden taraflar arasındaki satım sözleşmesinin ifa yeri itibariyle davanın yetkili mahkeme nezdinde açılmasına, davalının ayıplı olduğu belirtilerek iade edilen malları itirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim alması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde ve usulünce yapılmadığına ya da malların ayıplı olmadığına yönelik savunmaya itibar edilememesine, davacının ayıp uyarınca sözleşmeden dönerek menfi zarar babında (Ayıplı mallar için ödenen bedel, ayıplı malların iade masrafları ve sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması nedeniyle uğranılan zararlar) tazminat talebinde bulunabilecek olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka...
--gizli ayıplı ve üretim hatalı olduğunun belirlendiğini, dava ve ihtilaf konusu iş makinesinin sözleşme gereğince akit inikat ve makine teslim tarihi olan --- tarihinden itibaren geçerli olmak üzere----- olduğunu, belirtilen garanti süresinin dolmadığını belirterek davanın kabulüne sözleşmenin feshine, taraflar arasında akdedilen alım satım bedelinin iadesine, aksi takdirde misli ile değiştirilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tüketicinin satıcıya karşı açmış olduğu aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedel iadesi talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, davanın kabulü yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından dosya istinaf incelemesi aşamasındayken 23/12/2021 tarihinde açılmış bulunan davadan feragat edildiği yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin incelenen vekaletnamesi içeriğinde davadan feragate ilişkin yetkisinin bulunduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince verilen karar dairemizce henüz usul ve esas açısından incelenmeden davacı vekili tarafından davadan feragat edilmiş olup ilk derece mahkemesi kararının bu haliyle kesinleşmemiş olduğu sabittir. Davacının davadan feragat etmesi davaya son veren taraf işlemi olup yapıldığı anda hüküm ifade ettiğinden ve kesin hükmün sonuçlarını doğurduğundan, HMK’nın 307. vd maddeleri gereğince, İstanbul Anadolu 1....
Somut olayda, davacı ile davalı arasında araç satım sözleşmesi bulunduğu; davacı, satılan aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek tazminat talep etmiştir. Davalının ticari ve mesleki anlamda profesyonel mal ya da hizmet satan kişi tanımına uymadığı dosya kapsamından anlaşıldığından, uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamına girmemesi nedeniyle sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...1. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 02/10/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ayıplı koltuk takımı için ödenen 7.409,00TL fatura bedelinden davacının kullanım bedeli olarak takdir edilen 2.000,00TL nin mahsubu suretiyle bakiye 5.409,00TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, satın alınan koltuk takımının ayıplı olduğu iddiasına dayalı, ayıplı mal bedelinin iadesine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, ihtilaflı konuları değerlendirir mahiyet arz etmekte olup, davaya konu maldaki ayıpları üretimden kaynaklanan gizli ayıp olarak mütalaa etmiştir. Bu halde, tüketici sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, ayıp oranında bedel indirimi veya malın ücretsiz onarımını isteme şeklindeki seçimlik haklara sahiptir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki birleşen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 6.3.2007 tarihinde noter kati satış sözleşmesi ile satın aldığı aracın ayıplı olduğunu iddia ederek 34.500,00 TL araç bedeli ve 500.00 TL kazanç kaybının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, satım konusu araca yeni kupa takıldığından müvekkili hakkında başlatılan savcılık soruşturması sonucu öğrenildiğini, müvekkilinin davacı alıcıyı yanıltma durumunun söz konusu olmadığını, müvekkilinin ileri sürülen sebeplerden dolayı herhangi bir tazminat sorumluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....