Dava kira ve hizmet sözleşmesinin feshinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece belirli günlere ait incelenen seyahat raporlarının iki tanesinde hataya rastlandığı ancak her bir araç için günlük km raporlarının söz konusu araç takip sisteminden alınabildiği dikkate alındığında, günlük seyahat raporlarının km sütunlarında hata olmasının ayıp olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca 26.04.2011 tarihinden sonra sözleşmenin feshi sebebi olabilecek “durdurma problemi” yaşandığına dair bir iddia ya da tespitin de dosya kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla davacının sözleşmeyi fesh etmekte haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Dosya kapsamı itibariyle; davacı tarafından 28/03/2016 tarihinde bir adet 2016 model T9-Benz marka aracın 178.000,00- TL bedelle satın alındığı, aracın alındıktan iki gün sonra arıza verdiği, serviste tamir yapılmasına rağmen arızaların devam ettiği gerekçesiyle aracın ayıpsız misli ile değişimi, olmadığı takdirde bedel iadesi istemi ile terditli olarak davacı taraça eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 22/10/2019 tarihli karar ile; davanın kısmen kabulü ile aracın ayıplı olduğunun tespitine, aracın davalıya iadesi ile ödenen 178.000,00 TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, karara karşı davacı, fer'i müdahil ve davalı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 2020/115 Esas 2022/1342 Karar sayılı ilamı ile; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; çözümlenmesi gereken hukuki ihtilaf sıfır olarak satın alınan araçta meydana gelen arıza sebebiyle misli ile değişim koşullarının...
Maddesinde öngörülen ihbar süresine riayet etmediğini, bu hususun mahkemece nazara alınarak huzurdaki davanın, ayıp süresine riayet edilmemiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu araçta dava dilekçesinde iddia edildiği gibi sözleşmenin feshi ve aracın yenisi ile değiştirilmesine yol açacak herhangi bir ayıp ya da arıza bulunmadığını, Bursa 7....
Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde de “tüketicinin onarım hakkını kullanılmasına rağmen malın tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen ... süresi içerisinde kalmak kaydıyla bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen ... süresi içerisinde farklı arızaların toplamının 6’dan fazla olması unsurlarının yanı sıra bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması ve tamir için gereken azami sürenin aşılması durumunda tüketicinin bedel iadesi talep edebileceği” hükmü mevcuttur. Açıklanan bu kanun ve yönetmelik hükümleri ışığında dava konusu olay değerlendirildiğinde; davacının oluşan hasar nedeniyle seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığı ve hasarın tamamen giderildiği anlaşıldığından, sözleşmeden dönerek artık bedelin iadesini isteyemez....
Satıcı, Tüketiciyi bu haklardan herhangi birini kullanmaya zorlayamaz. dava konusu olayda davacı tercih hakkını sözleşmeden dönerek bedel iadesi yönünde kullanmış olup, satın alınan koltuklardaki ayıpların davacının kullanımından kaynaklanmayıp fabrika çıkışlı imalat hatası olduğu anlaşıldığına göre mahkemece davacının talebi doğrultusunda, davanın bedel iadesi yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 14.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesine göre iş sahibi yüklenici tarafından kendisine teslim edilen ayıplı ifada Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aynı anda da genel hükümler kapsamında tazminat isteme hakkında sahip olduğunu, Araçlardaki ayıp oranında bedel iadesi ve kazanç kaybı talep edilecek olup araçlardaki ayıbın ve kazanç kaybının tespit edilmesini talep etmekte olduğunu, davalıya teslim edilmiş ve ödenmiş çekler ve yapılmış olan ödemeler ile müvekkil sözleşmenin şartlarını yerine getirmesine karşılık davalının ayıplı hizmet vermesi sebebi ile ödenilen bedelin belirlenecek ayıp oranındaki kısmının iadesini ve araçların ayıplı tesliminden doğan kazanç kaybını talep etme zorunluluğu doğduğunu bildirerek şimdilik 10.000,00 TL' nin tahsilini talep ve dava etmiştir. CEVAP : Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir. DELİLLER : Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtları, Vergi dairesi kayıtları, ödeme belgeleri ile tüm dosya kapsamı....
Noterliğinin 47181 yevmiye 31.12.2018 tarih ile ihtara cevap verilse de taleplerimiz reddedildiğini, müvekkilinin görüşmelerden ve ihtarnameden sonuç alamayınca aracı tamir ettirmek ve eksikliklerini gidermek zorunda kaldığını ve aracın sıkıntıların artması sebebiyle toplam KDV dahil 6.149,99- TL masraf yaptığını, aracın davalılara geri iadesine, müvekkili tarafından araç bedeli olarak davalı firmaya ödenen 46.000- TL ve kapora için ödenen 100,00- TL bedelin müvekkili tarafından ödendiği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı müvekkiline ödenmesine, ayrıca 2000- TL kasko vc sigorta masrafları, 200- TL ekspertiz masrafı, acil olan tamiratlara ödenen ayrı ayrı 1.042,36- TL, 570- TL, 6.149,66- TL tamir masrafı, 281,56- TL araç muayene masrafı, 312,98- TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 56.656,56 TL nin ayrı ayrı müvekkil tarafından ödendiği tarihlerden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara...
Şirketinden 24.04.2012 tarihinde aracı satın aldığını, aracın ticari taksi olarak kullanıldığını, yağ eksiltmesi ve araçtan ses gelmesi şikayetleri sebebiyle bir kaç kez servise götürüldüğünü, servis tarafından yağ ilavesi yapılarak piston segman takımının değişmesi gerekliliğinin belirlendiğini, araçta yağ eksiltme sorununun giderilmediğini, kullanım aşamasında aynı sorunun tekrar ettiğini, tamirlere rağmen sorunun giderilmediğinin anlaşıldığını, alınan bilirkişi raporunda araçtaki ayıbın gizli ayıp olduğunun belirlendiğini, takım değişmesi ve bu sebeple bedel indirimi yönünde görüş bildirildiğini fakat, ayıbın aracın kullanılması anlamında esaslı ayıp sayılması gerektiğini basit tamir ile giderilebilecek ayıp sayılamayacağını, üretimden kaynaklanan hata sebebiyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi gerektiğini, davacının ... 37....
sayılı dosyası ile borcun ifasına izin, müdahalenin men-i, cebri tescil ve alacak davası açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini, inşaatta gizli ayıp olduğunu binalarda oturan kişilerin tehlike içinde olduklarını ileri sürerek, yargılamanın iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin feshi davasının 1999 yılı içinde kesinleştiğini, HMK'nın 377. maddesi uyarınca davanın reddi gerektiğini, davacının kendisine isabet eden dairelerin tümünü sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının yargılama iadesi talep ettiği, ,,, 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/948 E., 1999/260 K. sayılı hükmün Yargıtay denetiminden geçip 12.04.2000 tarihinde kesinleştiği, HMK'nın 377/1. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi davasının 10 yıl içinde açılması gerektiği nedeniyle, süre yönünden davacının talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE; Dava, araç satım sözleşmesinden kaynaklanan gizli ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi veya zarar tazmini isteğine ilişkindir. Dava dosyası mahkememize yetkisizlikle gelmiş olup, daha evvel dosya içerisinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara karar kurulmasına rağmen davacı tarafından aracın satılmış olması nedeniyle incelemeye hazır edilmediği anlaşılmıştır. Bu aşamada ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır....