Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 14/01/2022 tarih 2021/480 Esas 2022/27 Karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderildiği, eldeki davanın manevi tazminat davası olduğu, Samsun 3. Aile Mahkemesinin 14/01/2022 tarih 2021/480 Esas 2022/27 Karar sayılı kararı ile davacı erkeğin karşı ziynetler ile çocuğun doğumu için hastaneye ödenen ücretler ve çocuğun bakım masraflarından kaynaklı yönelik alacak istemi bağıştan rücu niteliğinde, davacı erkeğin davalı T5 ve T3 karşı talep ettiği manevi tazminat, TMK nın 174. maddesi kapsamında olmayıp, haksız fiil niteliğinde olup, Borçlar Kanunu'na dayandırarak dosyanın görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşılmış olup, davacının davalı T5'a karşı açmış olduğu manevi tazminat talebinin TMK 174....

KARŞI OY YAZISI Boşanmada maddi tazminat, boşanma sonucu mevcut veya beklenen menfaatlerde oluşan zararı (eksilmeyi) karşılayan bir kurumdur. Bu zararın matematiksel bir hesap ve ölçümü bulunmamaktadır. Maddi tazminat takdir edilirken; tarafların ekonomik ve sosyal durumu, yükümlünün ödeme gücü, alacaklının boşanmadan önceki yaşam standardı , eşlerin yaşı ve yeniden evlenme olasılıkları, evlilik süresi, kusurlu davranışların şiddet ve yoğunluğu gibi ögelerin birlikte değerlendirilmesi ve hakkaniyete uygun bir miktara hükmedilmesi gerekir. Bütün bu değerlendirme ögeleri göz önüne alındığında; kocanın boşanmadan sonra oluşabilecek sosyal statüsünün kadına göre olumsuz etkilenme olasılığının daha az olduğu; mevcut ve beklenen zarar olarak fazla etkilenmeyeceği anlaşılmaktadır. Bunun sonucu olarak koca yararına hükmedilen maddi tazminat fazla olmuştur....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi İnceleme konusu karar, boşanmadan kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup, dosyanın Yargıtay 2.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 10.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Boşanmanın, borcun doğumundan sonra anlaşmalı olarak yapılmış ve boşanmadan sonra 5 yıl gibi bir zaman geçmesine rağmen, borçlunun halen davacı eş ile birlikte oturduğu yönünde tevil yollu ikrar içeren muhtar beyanına göre danışıklı olduğu sabittir. Bu durumda malın borçlu ve 3.kişinin birlikte ellerinde bulundurduklarının kabulü gerekir. İİK’nun 97/a maddesi 1.fıkra 2.cümlesi gereğince borçlu ve 3.şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Anılan maddede geçen mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararınadır. Bu yasal karine aksinin davacı 3.kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekir. Davacı 3.kişi tarafından sunulan belgeler borcun, hatta takip tarihinden sonraki tarihli oldukları gibi dava konusu hayvanlara ilişkin olduğuna dair ayırt edici bir özellik de bulunmamaktadır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından boşanmadan sonra açılmış iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı erkeğin tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        Anlaşmalı boşanma davasında, mirasçılar sağ kalan eşin herhangi bir kusurunu kanıtlayamayacaktır. Bu tür boşanma davalarında sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışmaz ve dahi tartışmaya açmazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesi kabul edilemez. O halde mahkemece ölüm sebebiyle "boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sağ eşin kusurlu olduğunun tespitine de karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

          (Aile) Mahkemesinin 2012/156-174 E.K.sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuk ............'ın velayetinin kendisine verildiğini ancak nafakaya hükmedilmediğini, boşanmadan sonra şartların değiştiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını belirterek müşterek çocuk lehine aylık 300 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; ekonomik gücü olmadığından nafaka talebine ilişkin davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; boşanma davasında tarafların birbirlerinden nafaka taleplerinin bulunmadığını bildirdikleri, karar tarihi ile nafaka talep tarihi arasında beş aylık kısa bir süre geçtiği ve bu süre içinde tarafların ekonomik durumlarında fark edilir bir değişme olduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır (TMK nun 327/.... maddesi)....

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dilekçesinde; davalı ile Çeşme Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/69-63 E.K.sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocukları Tuğçe'nin velayetinin kendisine verildiğini, nafakaya hükmedilmediğini, boşanmadan sonra şartların değiştiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını belirterek, müşterek çocuk lehine aylık 600 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı dilekçesinde; boşanma davasındaki anlaşma protokolü gereği davacının nafaka isteyemeyeceğini, davacının nafaka talebinden protokol gereği ileriye dönük olarak vazgeçtiğini, asgari ücretle çalıştığını, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

              Aile Mahkemesi 2018/867 Esas sayılı dosya ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, anlaşma kapsamında davacının, kendi adına çekilen kredileri ödeme ve 2.000 TL nafaka miktarını ödemeyi kabul ettiğini, hiç bir şekilde ödeme yapmayarak kendisini mağdur ettiğini ve iyi niyetli olmadığını, boşanmadan bir hafta sonra evlendiğini, üzerine kayıtlı araç ve banka hesaplarındaki paraları eşinin üzerine yaptığını, çalıştığı iş yerinden evli iken başka kadınla olan ilişkisi ve iş yerinin konumunu kullanarak iş yerini maddi ve manevi zarara uğrattığı için çıkarıldığını, eşi ile yaşadığını, anne babasının yanında kaldığını söyleyerek kendisini mağdur göstermeye çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

              Tarafların Ortaca Asliye Hukuk Mahkemsinin 2016/415 esas 2026/417 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, kadının nafaka talebi bulunmadığı, müşterek çocukların velayetinin anneye verildiği anlaşılmaktadır. Boşanma kararı tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle artık yoksulluk nafakası talep etmesi mümkün değildir. Taraflar arasında anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmiş olması durumunda, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulü gerekir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra davacının yoksulluk nafakasının reddi doğru olamakla, yoksulluk nafakası yönüyle istinafı reddedilmiştir.(Yargıtay 2....

              UYAP Entegrasyonu