Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/321 Esas sayılı dosyası ile görüldüğünü, 27/07/2017 tarihinde anlaşmalı olarak gerçekleştiğini ve kararın tarafların temyiz etmemeleri üzerine kesinleştiğini, davalının, davacıyı anlaşmalı boşanma konusunda gerek evde huzursuzluk çıkartarak gerek alkol alarak aile konutuna gelerek davacıyı zor durumda bırakarak anlaşmalı boşanma hususunda baskı yaptığını ve zorladığını, mal rejiminin tasfiyesi davasının görülebilmesi için boşanma konusunda karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olmasının ön şart olduğunu, davayı açmakta hukuki yararın mevcut olduğunu, ülkemizde genellikle yapıldığı gibi davalının tasfiyeye konu olacak edinilmiş malvarlığı olan 34 XX 659 plakalı Toyota Corolla marka aracı müvekkilinin haklarına kavuşmasını engellemek amacıyla ''Davacıya hakkını vereceğim.'' vaadinde bulunarak 19/06/2017'de danışıklı olarak arkadaşına devrettiğini, arkadaşının da kısa bir süre sonra davalının babasına (Mustafa Urhan) devrettiğini, fakat aracı davalının kullanmaya...

olduğu 100.000 TL tazminat yanında, 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi olmak üzere 300.000 TL tazminat ve Mustafa Turaç için ödemiş olduğu bütün nafaka miktarının davalıdan alınarak davacı müvekkile verilmesini istemiştir....

Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde; nafakaya yönelik yeniden inceleme yönünde talepte bulunmuş, bu beyanı anlaşmadan dönme olarak değerlendirilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davacı kadının tazminat talepleri, anlaşmalı boşanma davasında taraflarca düzenlenen protokoldeki edimlerin yerine getirilmemesinden kaynaklı cezai şart olarak nitelendirilmiş ise de; protokolde cezai şart bulunmadığı, tarafların protokol şartlarını yerine getirmediği takdirde birbirlerinden maddi ve manevi zararlarını talep edebileceklerine dair hüküm bulunduğu, davacı kadının da dava dilekçesinde cezai şart olarak istediği tazminat talebini cevaba cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminat olarak açıkladığı ancak koşullarının oluşmaması sebebiyle talebin reddinde isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan...

    Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebe biyle (TMK md. 174/1,2) maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası istenemez. İlk derece mahkemesince de açıklanan gerekçe ile davacının tedbir- yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davacının açıklanan yönlere ilişkin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava anlaşmalı boşanmaya ilişkin olup davalı süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. HMK.nın 355. maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dava, TMK.nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmaya ilişkindir. Taraflar Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmışlar, hükme karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvuruda bulunulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir....

    Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra artık boşanma sebebiyle tazminat istenemez. Bu bakımdan dava reddedilmelidir. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır...” denildiği görülmüştür. Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2014/17704 Esas, 2015/14882 Karar sayılı ilamında, “...dosyaya ibraz ettikleri anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat konusunda karşılıklı anlaşmış olmaları nedeniyle anlaşmalı olarak boşanmalarına, birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmadığından bu konularda aralarında yaptıkları sulhun onanmasına karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat (Boşanmadan sonra açılan) K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası ve manevi tazminat talebine ilişkin bulunduğuna ve mahkemece uyuşmazlık bu şekilde nitelendirilerek çözüme kavuşturulduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 26.01.2012 tarih ve 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih 1 sayılı Kararı ile aynen kabul edilen ve 18.02.2012 tarih 28208 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (2.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 19.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde, sağ eş, ölen eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Ölen eşin mirasçılarının, Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesinde düzenlenen hakları kullanabilmeleri için en önemli koşul, murisin sağlığında açılmış ve ölümünden sonra da devam eden bir boşanma davasının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanına hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır....

        Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde, sağ eş, ölen eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Ölen eşin mirasçılarının, Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesinde düzenlenen hakları kullanabilmeleri için en önemli koşul, murisin sağlığında açılmış ve ölümünden sonra da devam eden bir boşanma davasının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanına hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır....

          UYAP Entegrasyonu