Hukuk Dairesi 2020/4025 Esas ve 2021/282 Karar sayılı ilamında, “Maddi Tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) yönünden açılan davanın kabulü ile müteveffa işçinin eşi T5 isteyebileceği maddi tazminat miktarının 373.002,44- TL, annesi T3 isteyebileceği maddi tazminat miktarının 81.529,61- TL, babası T4 ise 97.731,67- TL olduğu anlaşılmış ise de; taleple bağlı kalınarak davacı eş T5 için 5.000,00- TL, davacı anne T3 için 5.000,00 TL,davacı baba T4 için 5.000,00- TL, maddi tazminatın ölüm tarihi olan 29/09/2012 den itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı sayılan davacılara verilmesine” dair karar verildiği, davalı alacaklıların ise ilamda hüküm altına alınan alacak miktarı dışında anılan Mahkemece hesap yapılan ve taleple bağlılık ilkesi gereğince hükmedilmeyen kısım yönünden bakiye maddi tazminat alacağını ve işlemiş faizlerini takibe koyduğu, yani ilamda hükmedilen alacağın ilamsız takip konusu yapılmadığı anlaşılmakla...
Kanun metninin kaleme alınış şekli itibarı ile anlatım ve ifade yerleşiminin tam olmadığı görülse de “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” dava açılmadan önce denilmek sureti ile kriter olarak alacak ve tazminat talebi öngörülmüştür. Kanun alacak ve tazminat davası ibaresini bilinçli olarak tercih etmemiş bu tür taleplere ait dava türü ayırt etmeksizin arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. Gerekçeden ve metinden sadece alacak ve tazminat istemli davaların dava şartı arabuluculuk dava şartına bağlandığı sonuç çıkmamakta, alacak ve tazminat istemleri hakkındaki açılacak tüm davaların arabulucuk dava şartına bağlı olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabulucuğa ilişkin anılan düzenlemede yer almamaktadır. İİK.'na tabi menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır....
Kanun metninin kaleme alınış şekli itibarı ile anlatım ve ifade yerleşiminin tam olmadığı görülse de “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” dava açılmadan önce denilmek sureti ile kriter olarak alacak ve tazminat talebi öngörülmüştür. Kanun alacak ve tazminat davası ibaresini bilinçli olarak tercih etmemiş bu tür taleplere ait dava türü ayırt etmeksizin arabuluculuğa başvurmayı dava şartı olarak düzenlemiştir. Gerekçeden ve metinden sadece alacak ve tazminat istemli davaların dava şartı arabuluculuk dava şartına bağlandığı sonuç çıkmamakta, alacak ve tazminat istemleri hakkındaki açılacak tüm davaların arabulucuk dava şartına bağlı olduğunun hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Eda davası veya tespit davası ayrımı arabulucuğa ilişkin anılan düzenlemede yer almamaktadır. İİK.'na tabi menfi tespit davasının anılan düzenlemeden ayrı tutulduğuna dair gerek TTK’da gerekse İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat ve alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve alacak davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av. ... ve davalı ... A.Ş.yi temsilen Av. ... geldiler. Hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak ve tazminat davası üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda, alacak davasının kısmen kabulüne, kalan kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü....
aralarındaki alacak, elatmanın önlenmesi ve tazminat davasına dair Sarıyer 1.Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 02.12.2009 günlü ve 2008/106 E.-2009/992 K.sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 19.10.2010 günlü ve 2010/12178 E.-2010/16877 K.sayılı ilama karşı davalı (birleşen dosyada davacı) vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; alacak, ortak yerlere elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkin olup, hüküm Sulh Hukuk Mahkemesinden verilmiştir. H.U.M.K.nun 440.maddesi uyarınca Yargıtay’ın bu çeşit kararları hakkında karar düzeltilmesi yoluna gidilemez. Bu nedenle dilekçenin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 04.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit-Alacak-Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit, alacak ve tazminat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı vekili Av.... ve davalı vekili Av.... geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.100....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tazminat - Alacak Taraflar arasındaki davaların yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak ve tazminat istemine ilişkindir. Dosya Yargıtay 8. Hukuk Dairesine gelmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi görevi benimsemiş ancak eksiklik nedeniyle dosyayı mahkemesine iade etmiştir. Açıklanan nedenle görev Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. Ancak Yargıtay 8. Hukuk Dairesi dosya mahkemeden geri döndükten sonra 07.05.2013 tarihinde görevsizlik kararı vermiş olup, Daireler arasındaki görev uyuşmazlığı giderilmek üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....
Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...
Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...