"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat hukukuna ilişkin davada ... Asliye Hukuk ve 1. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, müessir fiil sonucu uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. H.Y.U.Y.'nın 3. maddesinde "müddeabih birden ziyade ise, miktar ve kıymetlerinin mecmuu esas ittihaz olunur" hükmü yer almaktadır....
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstinaf incelemesine konu alacak 3.447,00 TL olup, bu alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olup, HMK'nın 341/2. maddesi gereğince alacak miktarının karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (3.560,00 TL) altına kaldığından, kabul edilen miktar açısından karar kesin olduğundan HMK nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda davalı ......
alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur....
Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2020/237-805 E.K sayılı ilamı)....
Anılan maddeye göre; "Bu Kanunun 4'üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır". Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını "…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…" ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istendiği, menfi tespit davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmadığı, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2020/237-805 E.K sayılı ilamı)....
Davalı vekili, yaralanan şahsın davacının sigortalı çalışanı olmayıp zararın poliçe teminatına dahil olmadığını, işbu dava dayanağı olan icra takibinde 88.878,00 TL asıl alacak talebinde bulunulduğunu, hangi alacak kalemi bakımından müvekkilinden tazminat talep edildiğinin belirtilmediğini, müvekkilinin sorumluluğunda olan tazminat miktarının tamamı olan 57.997,00 TL nin 13/02/2014 tarihinde ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava dışı ......
Mahkemece davacıların maddi tazminat talepleri hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilmiş ise de ; Davacı tarafça dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup,01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanunu'nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak-tazminat davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava kira alacağı ve tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davalı kiracının 2006 yılına ait 1, 2 ve 3. Kira taksitlerini ödemediğini, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, toplam 4.233,00 TL kira alacağının vade tarihlerinden itibaren, ayrıca bir yıllık kira karşılığı olan 4.233,00 TL tazminatın da vade tarihi olarak 26.03.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir....
de temerrüd tarihi olan 24/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacılar ..., ... ve ... için maddi tazminat talebi, mütevvefa için defin cenaze yol masrafı olan 250,00 TL alacak talebi, davacı ... için çalışamamaktan kaynaklı 250,00 TL alacak talebi ile tüm aile bireylerinin tedavi, yol ve ilaç giderlerinden kaynaklı 250,00 TL alacak talebi yönünden feragat nedeniyle reddine, davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile davacı ... için 15.000,00 TL manevi tazminat, davacı ... için 15.000,00 TL manevi tazminat, davacı ... için 7.500,00 TL manevi tazminat, davacı ... için 7.500,00 TL manevi tazminat, davacı ... ... için 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.000,00 TL manevi tazminatı olay tarihi olan 02/08/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ... Turizm Ltd. Şti'den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiş, hüküm davacı vekili ile davalı ... Tur. Sey....
Davacı, ilk hükmün kesinleşmesinden sonra 03.08.2011 tarihli takip ile alacağın tahsilini istemiş, alacak eldeki davanın açılmasından sonra 13.09.2011 tarihinde kısmen tahsil edilmiştir. Asıl alacağa ilişkin davada dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğundan davacının faiz alacağına ilişkin hakkını saklı tuttuğunun kabulü gerekmektedir. Tazminat faizi, esas tazminat alacağının tabi olduğu zamanaşımına tabi olur. Faiz alacağı, asıl alacak ödenmedikçe her gün işleyen, yürüyen ve zaman geçtikçe doğan bir alacak olduğundan belli bir tarihte doğan bu alacağın dava tarihinden geriye doğru asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresine göre hesaplanması gerekir. Eldeki davanın açıldığı 23.08.2011 tarihinden geriye doğru hesaplanacak iki yıllık süre için davacının talep edebileceği faiz miktarının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir....