Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

payı dağıtımı ile ilgili olarak TTK'nın 470. maddesi uyarınca kar payı sadece safi kardan ve bu amaçla ayrılmış olan yedek akçelerden dağıtılabileceğinden 30.582.869,29 TL tutarındaki 2010 yılı karından TTK hükümleri doğrultusunda 39.592.181,64 TL tutarındaki 2009 yılı zararının mahsup edilmesi gerektiği, genel kurul kararının TTK hükümleri doğrultusunda uygulanması sonucu fiilen dağıtılacak kar bulunmadığından bu hususun ortaklara bildirilmesine" yönünde karar alındığını, genel kurul kararına rağmen yönetim kurulunun bu şekilde karar alamayacağını, kar payı dağıtımının genel kurulun yetkisinde olduğunu, kar payı dağıtımı kararı doğrultusunda müvekkilinin hissesine düşen kar payı alacağının tahsili için Ankara 26....

    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şirket ana sözleşmesinin ilk kurulduğu anda ki 58. maddesine göre kar payı ödenmesinde kurucu hisselere %5 kar payı ödeneceği düzenlenmiş, şirkette yapılan sermaye arttırımları sonucunda sermaye arttırımına katılmayan kurucu hissedarlara ödenecek %5 kar payının ödenmiş sermayenin tamamı olan 200.000 TL ile sınırlandırılması hususunda 27/05/1992 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan karar ile kabul edildiği, davacı tarafça söz konusu ana sözleşme değişikliğinin iptali ya da butlanına ilişkin 1996 yılından 2007 yılına kadar bir dava açılmadığı, 26/03/2013 tarihinde kar payı dağıtımına ilişkin alınan genel kurul kararının 27/05/1992 tarihinde yapılan ve o tarihte yürürlükte bulunan TTK 388. maddesi uyarınca değiştirilen 55. maddesine uygun olarak yapıldığı, davacı tarafın şirket tarafından yapılan sermaye arttırımlarına da katılmadığı, dolayısı ile sermaye arttırımlarına katılmayan hissedara ödenecek kar payının sınırlandırılmasında...

      Limited Şirketlerin kar dağıtılabilmesi için ortaklar kurulunun kar dağıtımına ilişkin karar alması gerektiği, TTK 508. maddesine göre yıllık kar bilançoya göre belirlenir. Aynı yasanın 507. maddesinde yer alan net dönem karı ifadesi birlikte değerlendirildiğinde ortaklara dağıtılabilecek kar dönem net karıdır. Nitekim TTK 509. maddesine göre de kar payı ancak dönem karından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir....

        Kar payı, pay sahibinin esas sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak hesaplanır. Net dönem karının geri kalan kısmı genel kurulun tespit edeceği şekil ve surette dağıtılır. Pay sahiplerine %5 oranında kar payı ödendikten sonra kardan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu genel kanuni yedek akçeye eklenir." şeklinde düzenleme mevcuttur. Her ticaret şirketi gibi anonim şirketin nihai amacı kar elde etmek ve bunu dağıtmak olup anonim şirketin kar elde etme ve dağıtma nihai amacından doğan pay sahibinin kar payı hakkı da bir vazgeçilmez haktır. Şirketin nihai amacının kâr elde edip ortaklara dağıtması esas olmakla birlikte anasözleşmeye konulacak hükümler yanında kanunda gösterilen nedenler bu genel ilkenin istisnalarını oluşturmaktadır. Bu istisnaların en önemlisi TTK’nın 523/2. maddesindeki düzenlemedir....

          Davalı asil duruşmadaki beyanında özetle; şirket kayıtlarında adına borç olarak görülen miktarın şirketin avans olarak kendisine verdiği kar payı olduğunu yani şirket kar etmeden şirketin kendilerine avans olarak kar payı verdiğini ayrıca kendisine şirketçe huzur hakkı olarak 50.000,00 TL civarında ödeme yapılacağını ancak şirkete kayyum atanınca huzur hakkı bedelini alamadığını beyan etmiştir. Taraflar arasında davacı şirketin davalı tarafa 37.141,02 TL verdiğine ilişkin bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık 37.141,02 TL'nin davalının duruşmadaki beyanına göre avans olarak verilen kar payı olup olmadığı ve davalının alması gerektiğini belirttiği 50.000,00 TL huzur hakkına ilişkin takas define ilişkindir. Takas borcu sona erdiren nedenlerden biridir. Takas karşı dava olarak ileri sürülebileceği gibi def'i olarak da ileri sürülebilir....

            Davacı vekili, müvekkili hakkında 2014/6863 E sayılı borç nedeni 188.298,00 TL(90.000,00 Amerikan Doları karşılığı) olan 17.12.2002 tarihli 2011, 2012, 2013 yılı kar payı alacağı konulu takiple ilgili olarak menfi tespit isteminde bulunmuştur. Dosyadaki belgelere göre takip konusu sözleşmede geçen şirketin 1996 yılında % 50'şer pay ile dava dışı ... ve ... tarafından kurulduğu, davacı ...'ın dışardan müdür olarak atandığı, sözleşme tarihinde ortak olmayan davacının 2004 yılında şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Takip konusu sözleşmede davalı ...'ün şirketin gizli ortağı, ... , davacı ve davalının % 25 oranında kar payı sahibi sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı, imzası bulunanların davalı ...'e yıllık asgari 30.000,00 USD kar payı adı altında ödeme yapmayı taahhüt ettiği hususlar yazılıdır....

              Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtayın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir. Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir....

                yıllarına ait genel kurul toplantılarında kar payının dağıtıma ilişkin genel kurul kararı alınmadığı, şirketin 2008 ve 2009 yıllarına ait genel kurullarının ise dava tarihi itibariyle yapılmadığı, kar payı dağıtımı konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı, dava yoluyla kar payı istemenin ise TTK ya uygun olmadığı, kaldı ki davalı şirketin 2008 ve 2009 yıllarında zarar ettiği, borca batık olduğu, karı bulunmadığı sabittir.Bu nedenle davacının istemi kabul edilmemiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Davalıların husumet itirazının reddine, 2-Davalı tarafın taraf sıfatı itirazının reddine, 3-Davacının kar dağıtımı isteminin reddine, 4-Davacının tazminat talebinin kabulü ile 50.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan alınıp davalı ......

                  nin kâr payı dağıtımına ilişkin taahhüdünün hisse devir bedeli kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, TTK'nın 408/d m. uyarınca kar payı dağıtımının genel kurulunun devredilmez görev ve yetkilerinden olduğu, kurucu ortak ve yönetim kurulu üyesi olan davacının temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu dönemlerde dahi kar payı dağıtılmamış olmasına rağmen şirket hisse devrinden ve temsil ve ilzam yetkisi kaldırıldıktan hemen sonra kar payının dağıtılmadığını ileri sürmesinin tek başına şirketin feshini gerektirmeyeceği, davacının azlık pay sahibi olarak TTK'nın 411. m. uyarınca kar payı dağıtımı için genel kurulun toplantıya çağrılması girişiminde bulunabileceği, şirket ortak ve yöneticisi olan davacının başta TTK'nın 392. m. olmak üzere TTK'nın 437. m. uyarınca bilgi alma hakkını kullanma imkanı bulunduğu, nitekim şirket muhasebecisinden şirketin bilanço ve kar ve zarar durumunu istemesi üzerine şirket yetkilisince talebin şirket yönetim kuruluna bildirileceğine dair cevap verildiği gözetildiğinde...

                    nin 100/400 hissesine sahip olduğunu, şirketin kurulduğu 1998 yılından bu yana kar payı dağıtılmadığı, davalı şirket kurulduğundan bu yana devamlı gelişme gösterdiği özvarlığı ve karlılığının devamlı arttığı, buna rağmen kar payı ödemediğini, ilk kez ... sayılı dosyasında açtığı dava ile kar payı ödenmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece talep haklı görülerek şirketin karlı olduğu belirlendiği, ancak sırf kar dağıtmamanın yeterli olmadığı, şirketin kar payı dağıtmamada direngen olmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği, ikinci kez.... sayılı dosyası ile davalı şirketin 30.08.2014 tarihli 2013 yılı Olağan Genel Kurulunun 3.maddesiyle davacının talebi doğrultusunda kar payı dağıtılması hususu görüşüldüğü ve davacının muhalefetine rağmen kar payı dağıtılmamasına karar verildiği, açılan dava bu kararın iptali talebine yönelik olduğu ve derdest olduğu, pay sahibinin kar payı hakkı bertaraf edilemez bir hak olup hiç kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararı müktesep hakkın ihlali...

                      UYAP Entegrasyonu