Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu ...'ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Antalya 2....

    CEZA MAHKEMESİ Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu ...'ın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Antalya 2....

      İcra Müdürlüğü 2017/8035 E sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız ve kötü niyetli olarak takipteki borca açıkça itiraz ederek takibin durmasına ve tahsilatın engellenmesine sebebiyet verdiğini iddia ederek davalının Ankara 23. İcra Müdürlüğü 2017/8035 E. sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile davalının kötü niyetli itirazları nedeniyle %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

        İcra Müdürlüğü'nün ... ve ... sayılı icra dosyalarında davacı taraf alacaklı sıfatıyla, terkin edilen şirket hakkında ilamsız takip yolu ile icra takibi yapmış, tasfiye memurunun İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı icra dosyasında terkin edilen şirketle birlikte borçlu sıfatıyla takip dosyası borçlusu olduğu, her iki dosyanın derdest olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ile; İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün ... ve ... sayılı icra dosyalarındaki takibin yürütülebilmesi ve sonuçlandırılabilmesi için terkin edilen borçlu şirketin ihyası zorunlu bulunup terkin edilen şirketin icra takibine konu edilen kredi ilişkisinin de tasfiyeye dahil edilerek çözümlenmemesi nedeniyle tasfiyenin eksik ve usulüne uygun yapılmadığı dikkate alınarak davanın kabulü ile şirketin ihyasına, davanın İstanbul 5....

          İcra Müdürlüğü'nün 2013/5281 Esas sayılı ve Ankara 27. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5496 Esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, borçlu şirketin 22/05/2012 tarihinde tasfiyeye girdiğinin ve davalının tasfiye memuru olarak atandığının, 30/05/2016 tarihli genel kurulda da şirketin tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin öğrenildiğini, TTK'nın 541 vd.maddeleri ile 553.maddesine göre davalı tasfiye memurunun icra takibine konu alacaklardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalı tasfiye memurunun haksız eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkilini uğrattığı zararlardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2013/5496 Esas sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, borçlu şirketin 22/05/2012 tarihinde tasfiyeye girdiğinin ve davalının tasfiye memuru olarak atandığının, 30/05/2016 tarihli genel kurulda da şirketin tasfiye kapanışının yapılarak sicil kaydının silindiğinin öğrenildiğini, TTK'nın 541 vd.maddeleri ile 553.maddesine göre davalı tasfiye memurunun icra takibine konu alacaklardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalı tasfiye memurunun haksız eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkilini uğrattığı zararlardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

            Davacının satın aldığı gayrimenkulle ilgili icra dosyasını satıştan önce incelemesinin dosyadaki bilgi ve belgeler doğrultusunda gayrimenkulün nitelikleriyle ilgili bilgi edinmesi ve yine tapu müdürlüğünden de bu yönde araştırma yapmasının önünde herhangi bir engel yoktur. Kaldı ki icra memurunun fırının inşaat ruhsatının bulunup bulunmadığını araştırma görev ve yükümlülüğü de yoktur. Bu açıklamalar doğrultusunda davacının, icra memurunun kusurundan dolayı zarara uğradığından bahsedilemez. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne hükmedilmesi doğru görülmemiş; kararın, bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 18/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Hal böyle iken, yerel mahkemece, nitelikli bir yaralanma olmadığından dolayı uygulanmayan TCK'nun 265/5. maddesine yanlış anlam yüklenerek dava dışı polis memurunun hiç yaralanmadığının kabul edilmesi doğru olmamıştır. Şu durumda, mahkemece yapılacak iş, haksız eylem tarihindeki veriler esas alınarak davalının ödemekle yükümlü olduğu tazminat kapsamını belirleyip hüküm altına almaktır. Yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve kendisine tazminat ödenen dava dışı polis memurunun yaralanmış olması gözetilmeden, karar yerinde yazılı bulunan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması yasaya aykırı olduğundan kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA 08/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Davacı bankanın 20.09.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibi amacıyla başlattığı icra takiplerinin devam ettiği, tasfiye memurunun tasfiye öncesinde şirketin tüm borçlarını tespit ederek tasfiyeyi tamamlaması gerektiği de gözetildiğinde usulünce yapılmış tasfiyeden söz edilemeyeceği, TTK'nın 547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası koşullarının oluştuğu, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle işbu ihya davasının açılmasına şirketin sebep olması ve tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memurunun sorumlu olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, tasfiye memurunun istinaf itirazları yerinde görülmemiştir....

                  Somut olayda, dava dışı icra memurunun yargılandığı ceza dosyasında, icra memurunun, davacının icra takibine itirazı doğrultusunda takibin durdurulmasına karar vermesi gerekirken sehven takibi kesinleştirip davacı hakkında haciz işlemleri yaptığı maddi olgu olarak tespit edilmiş olup icra memurunun kasıtlı bir eylemde bulunmadığı gözetilerek beraatine karar verilmiştir. Dolayısıyla, icra memuru hakkında verilen beraat kararı, icra memurunun kusurunun bulunmadığını değil kasıtlı bir eyleminin bulunmadığını tespit etmiştir. Eldeki dava dosyası ve ceza dosyası içeriğine göre, icra memurunun, davacının süresinde yaptığı itirazı gözden kaçırarak takibi kesinleştirdiği ve davacı hakkında haciz işlemleri uyguladığının sabit olduğu, icra memurunun kusurlu eylemi ile davacının zarar gördüğü anlaşılmakla davacının uğradığı maddi ve manevi zararlardan İcra ve İflas Kanunu’nun 5....

                  UYAP Entegrasyonu