TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tüzel kişilerin tasfiyeye girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki döneme ait sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağından davacı adına salınan cezalı verginin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir....
Tasfiyeye konu 2566 ada 11 parsel 15 nolu bağımsız bölüm eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 23.02.2001 tarihinde kat mülkiyeti tesisi yoluyla, .... araç da eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 11.05.1998 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179). Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tanık ve taraf beyanları, tapu kayıtları ile tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemece, evlenme tarihinden malların edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler ile davalının vitrin düzenleme işinden elde ettiği ek gelire ilişkin bir araştırma yapılmadan, ayrıca davacı ve davalı adına daha önce edinilen kooperatif hisselerine ilişkin kooperatif kayıtları getirtilmeden katkı payı oranı belirlenerek alacağa hükmedildiği anlaşılmıştır....
Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıkları (miras, ziynet, bağış vb.) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vb.) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. İhtiyaç duyulması halinde, değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Somut olayda, mahkemece, taşınmaz yönünden sadece katılma alacağının kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmamıştır....
Mahkemece, 16.04.2010 ve 25.06.2010 tarihli duruşmalarda, davacı vekiline hukukçu bilirkişiye ödenecek ücretin yatırılması için süre ve kesin süre verilmesine rağmen, süresinde bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, tarafların tasfiyeye konu taşınır ve taşınmazlar üzerindeki katkı payının kesin ve net olarak belirlenemediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 02.10.1995 tarihinde evlenmiş, 20.02.2006 tarihinde açılan kabule ilişkin boşanma davasının kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM. nin 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar (TMK.nun 225/2) yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (TMK. nun 202). Tasfiyeye konu taşınmazlar ve araç arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınmıştır....
Somut olaya gelince; eşler, 04.08.1988 tarihinde evlenmiş, 01.04.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu 13863 ada 3 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 27.09.2007 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalı eş taşınmazı 04.04.2011 tarihinde 3. kişiye satmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....
Somut uyuşmazlık incelendiğinde Mahkemece; tasfiyeye konu edilen araç için çekilen banka kredisinin tamamının evlilik birliği içinde ödendiği kabul edilerek yazılı şekilde katılma alacağına hükmedilmiş ise de, gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Taraflar 17.07.2011 tarihinde evlenmiş olup, 11.01.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 07.03.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Tasfiyeye konu edilen araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.10.2012 tarihinde davalı erkek adına satın alınmıştır. Araç alımında kullanıldığı tarafların kabulünde olan Vakıfbank kredi evrakları incelendiğinde, 15.10.2012 tarihinde davalı adına 20.000,00 TL tüketici kredisi çekildiği, 48 ay vadeli bu kredinin sadece iki taksitinin evlilik birliği içinde, geri kalan taksitlerin ise mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihinden sonraya tekabül ettiği anlaşılmaktadır....
Somut olaya gelince; eşler, 06.02.1974 tarihinde evlenmiş, 10.01.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu 5661 parsel 11 nolu bağımsız bölüm eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 11.12.2003 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179)....
Somut olayda davacı vekilinin genel kurul toplantısının durdurulmasına yönelik tedbir talebi mahkemece reddedilmiş, davacı vekili istinaf talebinde bu kez bundan sonra yapılacak genel kurul toplantılarında tasfiyeye yönelik karar alınmasının engellenmesi yönünde yeni bir tedbir kararı verilmesi talebinde bulunmuştur.HMK'nın 390/1 fıkrası uyarınca, davacı vekilinin, yapılacak genel kurul toplantılarında tasfiyeye yönelik bir karar bir karar alınmasının engellenmesine yönelik tedbir talebi hakkında karar verme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olduğundan, davacı vekilinin bu konudaki istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerekir....
Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vs) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. O halde; taraf delilleri usulüne uygun olarak toplanıp yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınarak, davacı kadının tasfiye alacağı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikat ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Tasfiyeye konu kooperatife evlilik birliğinden önce 13.11.2007 tarihinde üye olunmuş, evlilik birliği içinde bir miktar ödemelerin yapıldığı iddia edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; her ne kadar kooperatif üyeliği evlilik birliği öncesinde ise de davacı tarafça dava konusu taşınmaza ilişkin bir kısım kooperatif ödemelerinin evlilik birliği içinde yapıldığı iddia edildiği halde Mahkemece bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece ilgili kooperatiften ödemelere ilişkin tüm belgeler getirtilerek, yukarıdaki ilke ve uygulamalar doğrultusunda iddia, savunma, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu hasıl olacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....