"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... terekesi İflas Memuru tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğundan, feragata ilişkin bir karar verilmesi için kararın bozulması,ancak borçlunun terekesi iflas yoluyla tasfiyeye tabi tutulduğundan bu hususunda mahkemece değerlendirilip tasfiye memurunun beyanın alınması gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın feragat nedeniyle reddine , davalı ... terekesi mümessili iflas memurunun ayrıca dava açmakta muhtariyetine karar verilmiş, hüküm davalı ... terekesi iflas memuru tarafından temyiz edilmiştir....
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı (ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir. Somut olayda, mahkemece davacının davaya konu taşınmazın ediniminde kullanıldığını iddia ettiği, ziynetlere ilişkin açmış olduğu ziynet alacağı davasının kabul edilerek bu kararın kesinleştiği, davacının çalışarak elde ettiği gelirle katkısı da ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, eldeki davadan sonra açılan ziynet alacağına yönelik ... 1....
Taraflar 26.09.1996 tarihinde evlenmiş, 03.02.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM'nin m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK'nun m. 202/1). Tasfiyeye konu 34 DAR 46 plakalı araç, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 15.09.2000 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK'nun m. 179/)....
, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesi uyarınca; 1- Hükümden TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK'nun 53/1-2-3. madde ve fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi, 2- Hükmün 10. fıkrasında ''TCK 54/1'' ibaresi çıkarılarak yerine ''TCK'nun 54/4.'' ibaresinin eklenmesi, tasfiyeye ilişkin kısmın çıkarılması, 3- Nakil vasıtasının iadesine ilişkin kısmın hükümden çıkarılması ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı tarafından intikali istenen Niğde Merkez 1823 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların hissedarlarının Müftülük Dairesi Yardım Derneği ve ... olduğu böylece dava konusu derneğin varlığının tapu kayıtlarından anlaşıldığından, adı geçen derneğin daha sonra kendiliğinden sona erip ermediği, tasfiyeye tabi tutulup tutulmadığı ayrıca bu derneğe ait tüzük getirtilerek tasfiyeye ilişkin hükümleri değerlendirilip taraf delilleri de toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine hüküm tesisi, Doğru görülmemiştir....
DAVALI : HASIMSIZ DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) DAVA TARİHİ : 02/09/2021 KARAR TARİHİ : 06/09/2021 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : ... Mahkememizde görülen Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davası yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle;23/08/2018 tarihinde kurulan %60 ortağı olduğu .... Ltd. Şti. ' nin kriz ve pandemi sebebiyle iflas ettiğinden bahisle sicil numarasının Adana Ticaret Sicil Odasından düşürülmesini ve şirketin kapatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı 03/09/2021 tarihli dilekçesi ile açtığı davayı geri aldığını ve gereğinin yapılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; HMK 123. Maddesi gereğince: davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir....
Ancak mahkemece kesin süreye ilişkin verilmiş bir ara karar bulunmamaktadır. Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece verilen bir ara kararın olmadan davacıya yapılan ihtaratın hukuken geçerliliği olmadığı gibi, tasfiyeye konu malların mahkemece verilen sürede sonra sunulan 16.02.2015 tarihli dilekçede açıklandığına ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla alacak talebinde bulunulduğuna göre, mahkemece dava dilekçesi ve açıklama dilekçesinde sunulan tasfiyeye konu mallar yönünden, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre talep edilen miktar yönünden bir karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar olmadığından usulden karar verilmesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2016/638 Esas 2016/1205 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçtikten sonra tazminatların miktarları dışında kalan hususlarda 27.03.2017 kesinleştiği, tasfiyeye konu 125 ada 4 numaralı parsele ilişkin talebin istinafa konu edilmeyerek kesinleştiği, gönderme kararı doğrultusunda ihbar olunan ...'...
Somut olayda, mahkemece tasfiyeye konu 5599 ada 7 parsel 2 nolu bağımsız bölümün kişisel mal olduğu, davalı-davacı kadının edinilmiş mal olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle işbu taşınmaz yönünden davanın reddine karar verildiği, tasfiyeye konu 5599 ada 7 parsel 2 nolu bağımsız bölüm davacı-davalı erkeğin babası ... ... adına kayıtlı iken intifa hakkı üzerinde bırakılarak çıplak mülkiyetinin 10.03.2009 tarihine satış yoluyla davacı-davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmakla, tasfiyeye konu taşınmaz edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davacı-davalı erkek adına satın alındığından, kanuni karine gereğince edinilmiş mal olup aksinin ispat külfeti davacı-davalı erkektedir (TMK m. 6, HMK m. 190). O halde, mahkemece, taşınmazın kişisel mal olduğuna yönelik ispat külfeti davacı-davalı erkekte olmasına rağmen, hatalı değerlendirme ile ispat külfetinin davalı-davacı kadında olduğunun kabul edilerek karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tasfiyeye konu 2039 parsel 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydına göre davalı ... adına tescil edildiği 02.05.2003 tarihinde ..... Bankası lehine 20.000,00 TL borç karşılığında ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır. Sözkonusu ipoteğin tasfiyeye konu taşınmazın edinilmesine ilişkin olup olmadığı, ipoteğe esas borcun ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne kadarlık bölümün mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ödendiği, dosya arasındaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır. Talep hakkında karar verilebilmesi için söz konusu hususun açıklığa kavuşturulması gerekir....