Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tasfiye edilen şirket aleyhine dava bulunması nedeniyle tasfiyeyi kapatan tasfiye memurunun, iş bu ihya davasının açılmasına sebebiyet verdiği, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, ihya davasında yapılan yargılama giderlerinden yasal hasım olan ticaret sicili memurluğunun sorumluluğunun bulunmadığı, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, tasfiye memuru tarafından yapılacak yargılama giderlerinin tasfiyenin yeniden kapatılması sırasında tasfiye giderlerine eklenebileceği anlaşılmakla, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve kararı isabetli olmakla, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

    No : ----- D.------- olduğu ve Mahkememizin yargı alanı içinde kaldığı, tasfiye memurunun ------- olduğu ve UYAP'tan temin edilen nüfus kaydına göre ------ 29/05/2018 tarihinde vefat etmiş olduğu ve şirketin iki ortağından biri olan ve vefat eden tasfiye memurunun da eşi olduğu anlaşılan ------ hayatta olduğu belirlenmiştir.Şirket tasfiyeye bağlı olarak terkin edilmiş ise de tek tasfiye memurunun vefat etmiş olması nedeni ile davalı tarafta ticaret sicil müdürlüğünün bulunması yeterli görülmüş olup, tasfiye memurunun davalı tarafta yer alması yönünden Mahkememizce yapılacak bir işlem mümkün olmadığından sonuçta taraf teşkilinin sağlandığı, bu konuda bir eksiklik olmadığı sonucuna varılarak ön inceleme duruşması yapılıp tahkikata geçilerek yargılama bitirilmiştir.Gerekli kısımlarının örneği celp edilen ------ Esas sayılı dosyası üzerinden işlem gören davanın davacı tarafından söz konusu şirket aleyhine açılan dava olduğu ve 20/12/2022 tarihli duruşmada ihya davası açılması için süre verilmiş...

      Açılacak davada tasfiye memuru vefat eden şirket için TMK.nun 426.maddesine göre davada temsil kayyumu atanması, temsil kayyumu huzurunda atanacak tasfiye memuruna karşı İş mahkemesinde yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir. Tasfiye halindeki şirkete karşı dava görülmekte iken tasfiye memurunun ölümü nedeniyle alacaklının davalı şirkete tasfiye memuru atanması talebiyle ilgili bu davada davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün pasif husumeti olmayıp, davanın şirkete karşı açılması gerektiğinden davanın husumet yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

        Maddesinde öngörülen 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolmuş olduğunu, müvekkili tasfiye memurunun 25.05.2012 tarihinden itibaren Ticaret Sicil Gazetesinde alacaklıların başvurması için usulüne uygun ilanları yaptığı halde davacının herhangi bir başvuruda bulunmadığını, kaldı ki davacının Ankara 14. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5916 Esas sayılı dosyanın kendilerine tebliğ edilmediğini, tasfiye memurunun davacı alacağı yönünden kusurlu davranışı olmadığını, tasfiye memuru müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle davacının somut bir zararının doğduğunun ispatlanmadığını, tasfiye sürecinin usulüne uygun olarak sonuçlandırıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince iddia, savunma bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalı tasfiye memurunun 6102 sayılı yasanın 541....

        Maddesinde öngörülen 2 ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolmuş olduğunu, müvekkili tasfiye memurunun 25.05.2012 tarihinden itibaren Ticaret Sicil Gazetesinde alacaklıların başvurması için usulüne uygun ilanları yaptığı halde davacının herhangi bir başvuruda bulunmadığını, kaldı ki davacının Ankara 14. İcra Müdürlüğü'nün 2017/5916 Esas sayılı dosyanın kendilerine tebliğ edilmediğini, tasfiye memurunun davacı alacağı yönünden kusurlu davranışı olmadığını, tasfiye memuru müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle davacının somut bir zararının doğduğunun ispatlanmadığını, tasfiye sürecinin usulüne uygun olarak sonuçlandırıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince iddia, savunma bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalı tasfiye memurunun 6102 sayılı yasanın 541....

          Davalı tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalı tasfiye memurunun temyizi üzerine Dairemizce düzeltilerek onanmıştır. Bu kez, davalı tasfiye memuru karar karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı tasfiye memurunun HUMK’nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı tasfiye memurunun karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 50,45 TL karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan yeniden alınmasına yer olmadığına, 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK'nun 442/3. maddesi hükmü uyarınca, takdiren 219,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalı tasfiye memurundan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı tasfiye memurunun sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı tasfiye memurunun temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının hüküm bölümünde yer alan (6) nolu bendin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı tasfiye memuruna iadesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              nin 506 sayılı Kanun'un 26. maddesi gereği sorumluluğunun bulunduğunu, anonim şirketlerin tasfiyesinde TTK 434-454 maddeleri uyarınca tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılması gerektiğini, eksik işlemler neticesinde tasfiyenin hukuken sonuçlandığının kabul edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle ... Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin ihyasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı tasfiye memurunun temyizi üzerine Dairemizin 04.11.2015 tarihli ilamı ile onanmıştır. Davalı tasfiye memuru, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı tasfiye memurunun HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....

                Memurluğu’nun bu davada yasal hasım olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı, ancak davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı tasfiye memurunun istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davalı tasfiye memuru tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararında davalı tasfiye memurunun ayrıca karar başlığında aleyhinde açılmış bir dava bulunmadığı halde tekrar hasım olarak gösterilmesinin maddi hataya ilişkin ve mahallinde düzeltilebilir olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                  Şti’ne tasfiye memuru atanan Mali Müşavir ...'ın görevini kötüye kullandığını ve aynı zamanda şirket ortağı olan müvekkiline karşı hasmane bir tutum takındığını ileri sürerek tasfiye memuru Safiye Arkan'ın görevden azline ve yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; tasfiye memurunun yasa gereği görevini yerine getirdiği, tasfiye halindeki şirketle ilgili olarak hukuk davalarının derdest bulunduğu, yine ortaklar arasında ceza davasının görüldüğü, tasfiye memurunun değiştirilmesini gerektirir bir durumun tespit edilemediği, tasfiye memurunun ücretinin ne şekilde ödeneceğinin yargı kararı ile belirlenmiş olduğu gerekçesiyle 10.07.2015 tarihli ek karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Ek kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu