Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. Öncelikle yerel mahkemenin istinaf başvurusu için verdiği ek kararın yanlış olduğu, istinaf harçlarının süresinde yatırıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurunun esasının incelenmesine geçilmiştir. İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır....
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Yasanın 284.maddesi ise iptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer ,hükmünü içermektedir.Somut olayda iptali istenen 19.11.2004 tarihli tasarruf tarihinden itibaren beş yıllık hakdüşürücü süre geçirilerek 5.3.2010 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşıldığından davanın İİK 284.madde gereğince hakdüşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
Bu durumda 10.5.2001 tarihli tasarruf yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek bedel arasında misli fark bulunmasına rağmen anılan tasarruf yönünden İİK 278 maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiş olduğundan İİK 278/3-2 maddesi kapsamında tasarrufun iptali mümkün değildir. Ancak anılan taşınmaz borçlu şirketin ticari faaliyetlerini sürdürdüğü adrese ilişkin olup bilirkişi raporu ve dosya kapsamından taşınmazın işyeri olarak kullandığı anlaşıldığından anılan taşınmaz devrinin her iki satış yönünden de İİK 280.madde kapsamında ticari işletme devri mahiyetinde olup olmadığı, borçlunun alacaklılarına zarar verme kastının işlemin diğer farafının (davalılarca) bilinip bilinmediği yine ikinci satış yönünden davalı ...'ın borçlu şirketin kiracısı olduğu iddia edildiğinden bu durumda da araştırılarak tüm delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
Bu durumda 10.5.2001 tarihli tasarruf yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek bedel arasında misli fark bulunmasına rağmen anılan tasarruf yönünden İİK 278 maddesinde öngörülen iki yıllık süre geçmiş olduğundan İİK 278/3-2 maddesi kapsamında tasarrufun iptali mümkün değildir. Ancak anılan taşınmaz borçlu şirketin ticari faaliyetlerini sürdürdüğü adrese ilişkin olup bilirkişi raporu ve dosya kapsamından taşınmazın işyeri olarak kullandığı anlaşıldığından anılan taşınmaz devrinin her iki satış yönünden de İİK 280.madde kapsamında ticari işletme devri mahiyetinde olup olmadığı, borçlunun alacaklılarına zarar verme kastının işlemin diğer farafının (davalılarca) bilinip bilinmediği yine ikinci satış yönünden davalı ...'ın borçlu şirketin kiracısı olduğu iddia edildiğinden bu durumda da araştırılarak tüm delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir....
ile söz konusu taşınmazın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde İİK 283 maddesi gereğince tazminat istemi ve İİK 281/2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur....
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacı tarafın istemi bu şekilde değerlendirilmiş, karar gerekçesi buna göre oluşturulmuş ve davacı tarafça da bu yöne ilişkin bir itirazda bulunulmamıştır. İİK'nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekir. Somut olayda davacılar tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmemiştir. Mahkemece, borçlunun aciz halinin resen araştırılması gerektiği hususunda da bir tereddüt yoktur....
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Yerel mahkemece davanın İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilip karar verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde davanın İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olduğu yazılmış ise de doğru hukuki nitelendirme hakime aittir. Dava dilekçesi içeriğinden ve olayların anlatımından TBK 19. maddeye istinaden tasarrufun iptalinin istendiği anlaşılmaktadır. Tasarrufun iptalinin her iki kanuni düzenleme uyarınca (birlikte terditli olarak veya müstakilen) istenmesi de mümkündür. Dolayısıyla davanın İİK 277 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilip karar verilmesi isabetsizdir. Sonuç olarak; davanın esasına girilerek deliller toplanmalı, bekletici sorun yapılan dava dosyalarından çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
Bu nedenle davalılardan------ davalı şirketlerdeki hisselerini devretmesinin İİK. nun 278.maddesi kapsamında iptale tabi bir tasarruf olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Tasarrufun İptali davası için süre, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması nedeniyle acizden veya iflasın açılmasından başlamak üzere geriye doğru hesaplanır. Başlangıç tarihinden geriye doğru---- içinde yapılan tasarruflar iptale tabidir. Borçlu --- aleyhine verilen----------- tarihlidir. ---- tarihinde yapılmıştır. Davanın ------ yıllık süre içerisinde açıldığı ve bu yönüyle dava şartının oluştuğu anlaşılmıştır. Ayrıca İİK. nun 280.maddesinde borçlunun zarar verme kastından dolayı iptal davası düzenlenmiş olup, bunun için gereken süre iptal konusu hileli işlemin gerçekleşmesinden itibaren ---- borçlu aleyhine takip yapılmış olması şartına bağlıdır....
Maddesi kapsamında aciz vesikasına gerek olmadığı hususu dikkate alınmadan, doğrudan aciz vesikası sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, aciz vesikası eksikliği davanın her aşamasında, hatta temyiz aşamasında dahi tamamlanabilecek bir eksik olduğunu, taraflarına aciz vesikası sunulması için süre verilmeden, doğrudan davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemede görülmüş davanın sadece İİK hükümleri çerçevesinde açılmış bir tasarrufun iptali davası olmadığını, söz konusu davanın terditli olarak TBK 19. Maddesi hükümleri çerçevesinde de açıldığını, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: İncelemeye konu uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve/veya hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı, hükmün fer'ilerinde usul ve yasaya aykırılık bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 11/10/2022 NUMARASI : 2020/649 ESAS, 2022/327 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 ve devamı) ayrıca TBK 19 KARAR : Trabzon 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 11/10/2022 tarih, 2020/649 esas 2022/327 karar sayılı kararına karşı, davacı vekili ile davalılar vekili Av....