nın borçlunun oğlunun arkadaşı ve iş ortağı olduğu, İİK'nun 280/1.maddesine göre borçlunun durumunu bildiğinin çekişmesiz olduğu ancak davalı borçlunun diğer davalı aleyhine açtığı tapu iptali ve tescili davasının red edildiği ve kararın kesinleştiğinden, alacaklının bunun iptalinin isteyemeyeceğinden davanın husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının kabulünün aksine gerekçeye esas alınan tapu iptali ve tescili davasının tarafları başka olduğundan kesin hüküm oluşturmayacağı gibi bu davanın reddine gerekçe de olamayacağı, zira tasarrufun iptali davasının zaten geçerli ve gerçek işlemlerin iptaline yönelik olduğu, ancak bu tür davaların görülebilmesi için birinci ön koşul gerçek bir alacağa dayalı takibin bulunmasıdır....
Davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde İİK'nun 283/1. maddesi uyarınca iptal ve tescil olmaksızın, dava konusu gayrimenkule ilişkin hisselerin haciz ve satışına karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece dava konusu gayrimenkulün davalılar arasındaki satış işlemine ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya Niksar İcra Müdürlüğünün 2013/765 esas sayılı dosyasındaki alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değil resen bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece, davaya konu icra takiplerinin ve dayanak bonoların tarihlerinin haczedilen iş makinasının devir tarihinden sonra olduğu, satış ile birlikte mülkiyetin davacı şirkete geçtiği, sicil kaydındaki değişikliğin mülkiyetin geçişine engel olmayacağı, tescil işleminin idari bir işlem olduğu, satış bedelinin piyasa rayiç bedelinin altında gösterilmiş olmasının muvazaanın ispatı için yeterli olmadığı gerekçesi ile istihkak iddiasının kabulüne, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş, kararı davalı-karşı davacı alacaklı vekili tarafından temyiz etmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiası ile alacaklının karşı dava olarak İİK'nin 97/17, 277-280. maddeleri gereğince açtığı tasarrufun iptali talebine ilişkindir. 1....
Dava İİK’nın 277. vd. maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve 22.07.2013 tarihli haciz tutunağının İİK'nun 105.madde kapsamında aciz belgesi olmasına ve tasarrufun iptali davasından sonra açılan tasarrufun iptali davasının bekletici mesele yapılmasının mümkün olmamasına göre davalı ...'ın aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde harç ve vekalet ücreti, takip konusu alacak ile iptal edilen tasarruf konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hükmedilir. Somut olayda takip konusu alacak miktarı 51.488,89 TL olup iptaline karar verilen taşınmazın gerçek değeri 106.869,15 TL olarak belirlenmiş olduğundan, takip konusu alacak 51.488,89 TL üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Hacze dayanak yapılan tasarrufun iptali ilamında da anılan yasa hükmüne uygun olarak yalnızca satış işleminin iptaline karar verilmekle yetinilmiş olup; üçüncü kişi adına olan tapu kaydının iptali ile borçlu adına tesciline dair bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle, taşınmazın mülkiyeti şikayetçi 3. kişiye aittir. Somut olayda, alacaklı ...'in borçlu ...'dan olan alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibinde şikayet konusu taşınmazla ilgili olarak 04.10.2019 tarihinde tasarrufun iptali davası açtığı, Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.04.2022 tarih ve 2019/253 E. 2022/163 K. sayılı kararı ile ... tarafından davalı...'a 08.01.2019 tarihinde yapılan hisse satış işlemine yönelik tasarrufun iptaline, Gaziosmanpaşa 6....
Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Somut olayda davacı tarafından davalılar aleyhine yapılmış bir icra takibi bulunmamaktadır. Bundan dolayı davada İİK’nın belirttiği ve İİK 277 vd maddelerindeki davanın davalısı olan bir “borçlu” bulunmamaktadır. Açılmış bir davada doğacak olan hakka dayalı olarak İİK 277 vd maddelerindeki tasarrufun iptali davası açılamaz. Yukarıda açıklanan nedenlerle dava İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali değil BK 18. maddesine davayı muvazaanın iptali davasıdır....
Davacı vekili, müvekkilinin davalı T2'den ilam alacaklısı olduğu, takip öncesi davalı borçlunun adına kayıtlı bir adet aracını T4 alacaklıdan mal kaçırma kastı ile devrettiğini ileri sürerek tasarrufun iptali ile alacak miktarı ve ferileri yönünden cebri icra yetkisi verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı, istinaf aşamasında 13/10/2021 tarihinde yaşamını yitirmiştir. 6100 Sayılı HMK.'nun 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde gösterilen istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 1- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10/02/2016 gün ve 2014/17- 2389 esas, 2016/129 karar sayılı ilamı ile Yargıtay (Kapatılan) 17....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, dava dışı ...’tan bonoya dayalı alacağı olan davacının borçlu aleyhine icra takibi yaptığını ancak borcun doğumundan sonra borçlunun ..., ... Köyü 1020 parsel sayılı taşınmazı, davalı ...’ye düşük bedelle devrettiğini bu nedenle tapunun iptalini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın, muvazaa nedenine dayalı tapu iptali davası olması halinde tasarrufta bulunan borçlu ...’ın hayatta olması nedeniyle, İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası olması halinde de aciz belgesi olmaması nedeniyle reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava konusunun davacı şirket alacağının tahsili amacına yönelik olması gözetildiğinde, davanın muvazaa (TBK m.19) hukuki olgusuna dayalı tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davalarında kıyasen uygulanabilecek nitelikte olan İİK'nin 281/2'nci fıkrası uyarınca iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz düzenlenmiş ise de ihtiyati tedbir kararının uyuşmazlık konusu oluşturmayan malvarlığı hakkında verilmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir....
ya yapılan TASARRUFUN İPTALİ ile" ibarelerin hükümden çıkartılarak, yerine " davalılar ... ile ... arasında 03.11.2008 tarihinde yapılan dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 3/6 hissesinin devrine ilişkin tasarrufun iptali" ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 05.06.2018 günü oybirliğiyle karar verildi....